Hastalığa Razı Olan Allah’ın Rızasını Kazanır

By | 4 Kasım 2014

hasta2Hadislerde Allah’ın (c.c.) kuluna bela vermesinin onu sevdiğinin alameti olduğu ifade edilmiştir.

• Peygamberimiz -sallallâhu aleyhi vesellem- şöyle buyurmuştur:

“Sevabın büyüklüğü belanın büyüklüğü oranındadır. Allah (c.c.) bir topluluğu sevdiğinde onlara bela verir. Kim razı olursa ona rıza, kim öfkelenirse ona da gazap vardır.”

Hadisi İmam Buhârî şu ifadeyle rivayet etmiştir:

“Mü’minin hali yumuşak saplı bitkiye benzer. Rüzgâr nereden esse sallanır, durunca o da dimdik durur. Mü’min de böyledir; belayla sağa solla sallandırılır. Kâfirin hali ise dimdik duran çok sert yapıdaki Erz ağacına benzer. Allah (c.c.) dilediği bir vakitte belini kırana kadar o böyledir.”

Açıklama:

Bela Allah’ın bir lütuf ve ihsanı olduğuna göre buna en layık kimseler salih – itaatkâr mü’minlerdir. En çok Peygamberler, sonra derecelerine göre diğer mü’minlerdir. Onun için ikram ve ihsan olarak Allah’ın dostlarına musibetler ve hastalıklar kat kat verilir. Kul ne kadar takvalı ise belası o derece şiddetli olur.

Mühelleb der ki: “Hadisin manası şöyledir: Mü’min, kendisine Allah’ın (c.c.) emri nereden gelirse ona uyum gösterir. Nimet ulaşırsa sevinir ve şükreder, başına bir musibet gelirse sabreder ve onda başka hayırlar umar. Bela gidince tekrar şükre döner. Kafiri ise Allah (c.c.) bile bile fazla sıkıştırmaz. Bilakis onun dünyadaki işlerini kolaylaştırır ki ahirette durumu zorlaşsın. Nihayet Allah (c.c.) onu yok etmek istediğinde belini kırar; ölümü çok daha şiddetli, canının çıkışı esnasındaki acıları çok daha fazla olur .

İmam Nevevi (rh.a) şöyle demiştir: Alimler hadisi şöyle açıklamıştır: Mü’mine bedeni, aile efradı ve malı hususunda çok belalar verilir. Bunlaronun günahlarını siler, makamını yükseltir. Kafire ise belalar az verilir. Başına bir musibet gelse bu onun hiçbir günahını silmez. Aksine kıyamet günü bütün günahlarıyla gelir.” Peygamberler ve salihler Allah’ın (c.c.) en sevgili kulları olduklarından onlara verilen belalar da başkalarınkinden daha şiddetlidir. Sa’d b. Ebi Vakkas’tan -radıyallâhu anh- şöyle rivayet edilmiştir: Ben “Ya Rasulallah! İnsanlardan en çok bela verilenler kimlerdir?” diye sordum. “Peygamberler, sonra derecelerine göre diğerleri. Kişi dininin kuvveti oranında belalara maruz kalır. Dini sağlamsa belası şiddetlenir, dini zayıfsa ona göre bela verilir. Belalar kulun başına gelmeye devam eder ve nihayet o yeryüzünde, tamamen günahsız bir halde yürür.”

Onun için Peygamberimiz’in -sallallâhu aleyhi vesellem- başına başkalarından daha şiddetli musibetler gelir ve hastalığı herkesin hastalığından şiddetli olurdu. Hatta Aişe validemiz (rh. a): “Ağrısı Allah Rasulü’nden daha şiddetli olan birini görmedim” demiştir.