Haram Yemek

By | 24 Ağustos 2014

namaz-kildiran-seccade

 

Üzerine Gusl Etmeleri Farz Olanlara Haram Olan ŞeylerAllah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:

“Ey iman edenler bir ticarethanede, bir rızaya dayanmadan birbi­rinizin mallarını haksız olarak yemeyiniz.” (Nisa/29)

Ayette geçen batıl “haksızca” kelimesinde alimler ihtilafa düştüler. Fa­iz, kumar, hırsızlık, hıyanet, yalan şahitlikle kazanmak, fahiş fiyata mal sat­mak ve bunlardan biri veya hepsini düşünüp, bunların meşru olmadığını söyleyenler vardır.

İbni Abbas (r.a.) bu durumu şöyle açıklamıştır:

“— İnsanın malından habersiz ve hileli olarak almaktır.” demiştir.

“Size, evinizde veya babalarınızın evinde yemenizde bir sakınca yok­tur.” (Nur-61) ayeti inince şöyle dediler:

“—Bundan maksad, fasıd bir anlaşmayla elde edilen kazançtır.”

İbni Mesud:

“— Bu ayet muhkem ayettir, hükmü hiçbir zaman nesh edilmez. (Orta­dan kalkmaz). Batıl yemek “haksız kazanç yemek” haksızca elde edilen, hır­sızlık, gasp veya hıyanetle elde edilen kazançların hepsini içine almaktadır. Kişinin kendine ait mallarını da aynı şekilde haram yollarda harcaması da doğru değildir.

Kur’an şöyle buyurmaktadır:

“Ticaretle elde edilen hariç.” (Bakara/282)

Ayette ticaretle elde edilen kazancın batıl olmadığını belirtmektedir.

Ticarette, karşılıklı olarak anlaşma vardır ve tarafların haklı kazanmaları ve hakları korunur. Başka bir ayette şöyle buyrulmakta:

“Ey iman edenler, karşılıklı rızayla yapılan bir ticarete dayan­maksızın…” (Nisa/29)

Haksız yemekle ilgili Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:

“Onlar yetimlerin mallarını haksızca yiyorlar, yedikleri karınla­rında ateş parçası olacaktır!” (Nisa/10)

Bu haksız yemenin haram olduğunun delilidir. Bu konuda birçok hadi­si şerif varid olmuştur.

Müslim ve diğer hadis kitapları Ebu Hureyre (r.a.)’den Peygamber (s.a.v.)’in şöyle dediğini rivayet etmektedirler:

“— Allah temizdir, ancak temizleri sever. Allah peygamberlere emret­tiğini, inananlara da emretmiştir.”

Zira Allah-u Teâlâ şöyle buyurmaktadır:

“Ey peygamberler, temizlerden yiyiniz ve salih amel işleyiniz.”

(Mü’minun/51) Diğer bir ayette şöyle buyrulmaktadır:

“Ey inananlar, size temiz olarak verdiğimiz nzıklardan yiyiniz.”

(Bakara, /172)

Sonra peygamber (s.a.v.) şöyle devam etti:

“Uzun bir müddet yolculukta kalmış, elbiseleri, saçı sakalı dağınık bir adam düşünün. Ellerini kaldırarak “Ey Rabbim, ey Rabbim” diye Allah’a dua etmeye başlar.”

Halbuki yediği, içtiği giydiği, haramdır. Haramla büyüyen bu kişinin duası nasıl kabul edilir?

Taberani ve Beyhaki şu hadisi rivayet etmektedirler:

“Her müslümana helal rızkı aramak, farz ibadetlerden sonra gelen farz­dır.”

Tirmizi, sahihi hasen olarak şu hadisi rivayet etmektedir:

“Kim helâl kazançtan yer ve sünnetime uyarsa, diğer insanlar onun şer­rinden emin olursa, o kişi cennete gider.”

Oradaki sahabiler:

“— Ey Allah’ın Rasûlü, bu zamanda böyle insanlar çoktur. Rasûlüllah

(s.a.v.):

“— Bundan sonra da çok olacaktır” dedi.

İmam-ı Ahmed ve diğerleri hasen senetle şu hadisi rivayet ediyorlar:

Dört şeyi kendinde bulunduran iyidir (bahtiyardır).

1)                      Emaneti korumak.

2)                      Doğru söylemek.

3)                      Güzel ahlâk sahibi olmak.

4)                      Helal kazançla beslenmek.

Taberani şu hadisi rivayet ediyor:

“— Helalinden kazanan, içi dışı temiz ve insanlara zararı dokunma­yanlara ne mutlu. İlmiyle amel edene, malından yetim ve yoksullara yedire­ne, diliyle insanların gönüllerini alana müjdeler olsun!..”

Rivayet edildiğine göre Rasûlüllah:

“Ey Said, helal kazanıp beslenenlerin duası kabul edilir. Muhammed (s.a.v.)’in Rabbine yemin olsun ki, bir kişi, bir lokma haram yediği zaman kırk gün duası kabul edilmez. Gövdesi haram lokma ile beslenen vücuda ce­hennemde yanmak layıktır.”

Bezzar şöyle rivayet ediyor:

“Emanete riayet etmeyenin dini yoktur. Haram kazançla giyinen kişi­nin kıldığı namaz, verdiği zekat, haram kazançla elde ettiği elbiseyi soyun­madıkça hiçbir isteği kabul edilmez.”

İmam-ı Ahmet, Ömer (r.a.)’in oğlundan şöyle rivayet ediyor:

“Kim on dirheme bir elbise alırsa ve bu on dirhemin bir dirhemi haram olursa, Allah o elbiseyle yapılan ibadetleri kabul etmez.”

‘ Beyhaki şöyle rivayet etmektedir:

“Kim çalınmış bir malı bilerek satın alırsa, o günaha ortak olmuş olur.”

Hafız Munzirî ve İmam-ı Ahmed iyi bir senetle şu hadisi rivayet edi­yorlar:

“Allah’a yemin olsun ki, ipini alarak dağa çıkıp odun toplayarak satıp rızkını temin eden kişinin yiyeceği haramdan çok daha hayırlıdır.

İbn-i Huzeyme İbn-i Habban ve Hâkim şu hadisi rivayet ediyorlar:

__________________________________________________

“Kim haram kazançla mal biriktirdikten sonra onları dağıtsa, onlardan hiçbir sevap elde edemez.”

Taberanî şöyle rivayet ediyor:

“Kim haram kazançla köle azad edip, akrabaları ziyaret etse, hiçbir se­vap kazanamaz.”

İmam,ı Ahmed ve diğer hadis kitapları hasen olarak şöyle rivayet edi­yorlar:

“Allah rızıklarınızı bölüştürdüğü gibi, ahlakınızı ve huylarımızı da bö- lüştürmüştür. Allah sevdiği ve sevmediği kullarına dünyalık verir. Dini yan- lız sevdiği kişilere verir. Allah kime din vermişse onu sevmiştir. Allah’a ye­min olsun ki, kalbi ve dili bir olmadıkça gerçek müslüman olmak imkansız­dır. Komşusu şerrinden emin olmadıkça o kul gerçek bir mü’min olamaz.”

Oradaki sahabeler Rasûlüllah’a sordular:

“— Buradaki zarardan ne kast ediliyor?

Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki:

“Komşusuna yaptığı hile ve haksızlıktır… Haram kazançtan tasadduk eden hiç kimsenin, iyiliği kabul edilmez. Haram kazançdan yoksullara dağı­tan kimseye sevap yazılmaz ve onun hiçbir bereketi yoktur. Haram malı mi­ras olarak bırakanın, o mal cehennem azabını artırır. Allah yanlışı yanlışla bağışlamaz. Ancak yanlışı iyi amelle bağışlar. Pislik pisliği temizlemez. Pis­liği ancak temiz şeyler paklar…

Tirmizi hasen-i sahih olarak peygamber (s.a.v.)’den şöyle rivayet edi­yor:

Peygamber (s.a.v.)’e insanların cehenneme girmelerine sebep olan ge­nel amellerden soruldu. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki:

“— Haram lokma ve edep yerlerini koruyamamaktır.”

İnsanların cennete girmelerine sebep olan genel amelden sorulduğunda şöyle cevap verdiler:

“Takva (Allah korkusu) ile huy güzelliğidir” diye cevapladılar.

Tirmizi sahih olarak şu hadisi rivayet ediyor:

“Kıyamet günü insan dört şeyden hesap vermeden hesap yerinden ayrı­lamaz.

1-                       Ömrünü nerede tükettiği,

2-                       Gençliğini nasıl harcadığı,

3-                       Malını nereden ve nasıl kazandığı,

4-                       İlmi ile amel edip etmediğini.

Beyhaki şöyle rivayet ediyor:

“Dünya nefsin meylettiği yeşil ve tatlı bir alan gibidir. Kim onda, helal kazanır ve yoksullara yedirirse, cenneti kazanır. Kim de orada haram kazanır ve ondan böbürlenir ve riya için dağıtırsa, cehenneme gider… Nice Allah için infak edildiği sanılan mallar vardır ki, onlar cehennem ateşine sebep olurlar. Zira Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:

“Ateşi yavaşladıkça, biz onun ateşini artırırız.” (İsra/97)

Hıbban sahih olarak şöyle rivayet etmektedir:

“Haram lokmadan meydana gelen et ve kan cennete giremez. Onun ce­henneme girmesi daha münasiptir.”

Tirmizi şöyle rivayet etmektedir:

“Haramla beslenen vücut cennete giremez.”