Cehennem Ve Mizân’ın Sıfatları

By | 24 Ağustos 2014

hac-umre-seti

 

İslamiyette CehennemBu konu kitabın ilk bölümlerinde incelenmesine rağmen burada tekrar değerlendirilmesinde bir mahzur görmedik… İnşaallah nasihatların tekrar ve­rilmesi insanları gaflet ve kalplerini kötülüklerden alıkoyar. Kur’an’ı Ke- rim’de birçok âyet kıyamet gününü ve cehennemdeki azabı tasvir etmektedir. Bu bize, kıyamette cennet ve cehennemin dışındaki haller ufak ve önemsiz şeylerdir… Ahiret en önemli ve devamlı bir hayattır…

Cehennem ve cehennemin durumuna gelince;

Allah bize lutufta bulunarak bizi, cehennem azabından korusun… Ri­vayet edildiğine göre peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu:

“— Cehennem zifiri karanlık bir yerdir ve orada hiçbir ışık izi yoktur. Yedi tane kapısı vardır, her kapısının üzerinde yetmiş dağ herdağın üzerin­de, ateşten yetmiş tepe vardır. Her tepenin yetmiş bin ateşli bölgesi, her böl­genin içinde yetmiş bin tane ateşten vadi vardır. Her vadide yetmişbin tane ateşten köşk vardır. Her köşkte, yetmişbin tane ateşten ev vardır, her bir ev­de, yetmiş bin yılan ve akrep vardır. Her akrebin yetmiş bin tane kuyruğu, her kuyrukta yetmiş bin boğum, her boğumda yetmiş bin tane testiyi doldu­racak zehir vardır. Kiyamet günü cehennemin perdeleri açılır, insanları ve cinleri sağlarından sollarından ön ve arkalarından alt ve üstlerinden cehen­nem ateşi kaplar. Bu durumu gördükleri zaman herkes Allah’ım bizi buradan kurtar diyerek figân atmaya başlarlar.

Müslim’in rivayet ettiğine göre Rasûlüllah (s.a.v.) şöyle buyurdu:

 

“— Cehennem kıyamet günü, yetmiş bin bağla bağlanarak getirilir. Her bağı koşulmuş yetmişbin melek çeker.”

Başka bir hadiste:

“Cehennemin üzerinde iri gövdeli melekler vardır.” ayetini oku­duktan sonra şöyle buyurdu:

“— Her meleğin iki omuz arası bir yıllık bir mesafedir. Her meleğin öyle bir gücü var ki, bir dağa elindeki topuzla vursa, dağ toz gibi olur. Her bir vuruşta yetmiş bin kişiyi cehennem çukuruna iter.”

Nitekim Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:

“Onun üzerinde ondokuz (melek) vardır.” (Müddesir/30)

Ayette geçen 19’dan maksat, meleklerin başkanlarıdır. Cehennemdeki azap meleklerinin sayısı belli değildir. Zira Allah-u Teâlâ şöyle buyurmakta­dır.

“Allah’ın askerini kendisinden başkası bilmez!” (Müddesir/31)

Rivayet edildiğine göre İbnî Abbas’a (r.a.) cehennemin genişliğinden sordular. Şu şekilde cevap verdi:

“Cehennemin genişliğini tam olarak bilmiyorum. Ancak bize verilen bilgilere göre zebanilerin birinin kulak memesiyle, ensesi arasındaki mesafe yetmiş yıllıktır. Oradan kan ve irin nehirleri akar.

İmam-ı Tirmizî Rasûlüllah’tan (s.a.v.) şöyle rivayet ediyor:

“— Cehennemin ateşi duvarlarının eni kırk yıllık mesafedir.”

İmam-ı Müslim (r.a.) Rasûlüllah’tan (s.a.v.) şöyle rivayet etmektedir: Bu dünyadaki ateşin ısısı cehennem ateşinin ısısının yetmişte biri kadardır!”

Oradaki sahabiler dediler ki:

“— Ey Allah’ın elçisi ya cehennem ateşi gibi olsaydı.”

Buyurdu ki:

“— Birinizin ateşi, altmış dokuz kat artırılmış sıcaklıkta olurdunuz.”

Rasûlüllah (s.a.v.) şöyle buyurdu:

“Şayet cehennemdeki birisi, elini dünyaya uzatsa, dünya onun sıcaklı­ğına dayanamıyarak yanardı. Şayet cehennem bekçilerinden biri dünyaya gelse ve onu görseler, dünyadaki canlılar onu gördükleri an Allah’ın gaza­bından hepsi ölürlerdi.

Müslim ve diğer hadis kitaplarının rivayet ettiğine göre:

Peygamber (s.a.v.) ashabıyla birlikte oturuyordu. Sert bir maddenin yere düşmesinden dolayı bir ses işitildi. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Biliyor musunuz bu neyin sesidir?”

Ashab:

“— Allah ve Rasûlü en iyisini bilendir.” dediler.

Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki:

“— Bu yetmiş yıl önce cehenneme atılmış bir taştı, ancak şimdi dibine ulaşabildi. Bu ses onun cehennemin dibine düşüşünün sesidir.”

Ömer İbni Hattab (r.a.) dedi ki:

“— Cehennemi çok hatırlayın. Zira onun ateşi şiddetli, dibi derin ve topuzları demirdendir.”

İbni Abbas (r.a.) dedi ki:

“Kuşun taneleri yiyip devşirdiği gibi, cehennemlikleri de cehennem devşirir.”

İbni Abbas (r.a.)’a;

“Onlar (cehennemi) uzak bir yerden gördüklerizaman onun öfke- lenişini ve uğultularını işiteceklerdir.” (Furkan/12) ayetinden ve “cehen­nemin gözleri var mıdır?” diye soruldu.

İbni Abbas (r.a.) şöyle cevap verdi:

“Rasûlüllah’ın (s.a.v) şu sözünü işitmediniz mi?”

— Kim benim adıma yalan söylerse, cehennemin iki gözü arasında kendine yer hazırlasın!..”

Sahabe:

“— Ey Allah’ın elçisi, cehennemin yüzüde mi var” diye sordular!

Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu:

Şu ayeti işitmediniz mi? diyerek, yukarıdaki âyeti okudu!”

Başka bir hadis bunu şu şekilde doğrulamaktadır:

“— Cehennemden bir bayan dışarıya çıkar ve onun iki gözü ve dili vardır. Şöyle konuşur: Bugün Allah’a ortak koşanları yakalamakla emrolun- dum Onları görür ve kuşun yemleri toplaması gibi adeta onları toplar…

 

Mizân’ı bir hadis-i şöyle belirtiyor:

“Sevaplar ve iyi ameller, nurdan yapılmış kefelerle tartılır. Kötülükle­rin kefesi karanlıktır.

Tirmizi’nin Rasûlüllah’tan (s.a.v.) rivayet ettiği hadise göre peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu:

“Arş’ın sağına cennet, soluna cehennem koyulur. Cennet iyiliklerin karşılığı, cehennem kötülüğün karşılığıdır…

İbni Abbas (r.a.) buyurdu ki:

“İyi ve kötü ameller, iki kefesi ve birde göstergesi olan terazilerle tartı­lır.” Allah kullarının amellerini tartmak istediğinde onları madde haline geti­rerek tartar.