Hanımlar Özel Hallerinde Kur’ân Okuyabilirler mi?

By | 2 Şubat 2015

hanimlar-ozel-hallerinde-kuran-okuyabilirler-miCünüp, adetli veya lohusa olan kadın Kur’ân âyetlerinden hiçbirini okuyamaz. Ancak Fâti ha, Âyetü’l-Kürsî, Felâk, Nâs ve İhlâs Sûrele-rini zikir maksadıyla, Allah’ı hatırlamak düşüncesiyle okuyabilir. Bunun yanında, kelime-i tevhid, istiğfar, salavat-ı şerife gibi tevhid ve zikir cümlelerini de söyleyebilir.

Bu hususta Resulullah (a.s.m.) şöyle buyururlar:

“Cünüp ve âdetli kadın Kur’ân’dan hiçbir şey okuyamaz.”
Yani sırf Kur’ân-ı Kerim okumak niyetiyle bir âyetten daha az bile okuyamaz. Ancak dua, senâ, Allah’a sığınma, zikir veya bir işe baş-langıcında yahut öğretmek maksadıyla Kur’ân’dan bazı âyetleri okuması caizdir.

Meselâ, bir ulaşım aracına binerken okunması sünnet olan “Sübhânellezî sehhara lenâ hazâ vemâ künnâ lehû mukrinîn (Her türlü nok-sandan münezzehtir o Allah ki, bunu bizim hizmetimize verdi, yoksa bizim buna gücümüz yetmezdi.)”

Aynı araçtan inerken de “Rabbena enzilnî münzelen mübâreken ve ente hayrü’l-münzilin (Ey Rabbim, beni hayır ve bereketi bol bir yere indir. Misafir ağırlayanların en hayırlısı sensin).

Bir musibet ve ölüm haberi alınca, “İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn (Muhakkak biz Allah içiniz ve muhakkak yalnız Ona dönücüleriz).
Yine bir işe başlarken “Bismillâhirrahmânirrahîm” demek, şükür maksadıyla “Elhamdülillah” demek de bu türdendir.

Aynı şekilde Fâtiha, Âyetü’l-Kürsî, Felâk, Nâs ve İhlâs Sûrelerini zikir maksadıyla, Allah’ı hatırlamak düşüncesiyle okumak haram değildir.
Mâliki mezhebine göre, hayızlı ve lohusa olan kadının az miktarda Kur’ân okumasında bir sakınca yoktur. Bu az miktar da yukarıda adı geçen sûreler miktarıdır. Bu meseleye delil olarak; kadınların uzun süre bu halde kalmış olduklarından dolayı istihsânen caiz görmüşlerdir.
Hanbeli ve Hanefi mezhebine göre, Kur’ân-ı Kerimin kelimelerini heceleyerek, harf harf okumak caizdir. Çünkü böyle bir okuyuş “kıra- at”e girmemektedir. Yine tilâvet olmadan Mushafa bakmayı, sesini çıkarmadan içinden okumayı da caiz kabul etmişlerdir. Çünkü bu durumda da kıraatten (okumaktan) söz edilmez.

Bu hükümlerin yanında şöyle bir fetva da vardır:

“Maliki fakihleri, bazı sahabe ve tâbiîn âlimlerinden rivayet edilen görüşlerin desteğiyle, kadının hayız süresi içinde Kur’ân okuyabileceğini, fakat hayız kanı kesildiği andan itibaren gusledip temizleninceye kadar cünüp hükmünde olup Kur’ân okuyamayacağını belirtmişlerdir.
“İbni Hazm bu şartı da aramaz. Mâlikiler ve İbni Hazm dahil bir grup İslâm bilgini cünüplük halinin iradi (isteğe bağlı), hayızlık halinin ise gayr-ı iradi (istek dışı) oluşundan hareketle hayızlı kadın lehine bir ayırım yapmayı gerekli görmüş, Mâlikiler kadının Kur’ân öğretimi ve eğitimi için böyle bir ruhsata ihtiyacı bulunduğu noktasından hareket etmişlerdir.”
Dileyen kimse bu fetvaya göre de amel edebilir.

Bütün bu görüşler müçtehit imamların çeşitli delillere dayanarak vardıkları içtihat farklılıklarıdır ve hepsi de doğrudur.
Bunun yanında, kelime-i şehâdet, kelime-i tevhid, istiğfar, sala- vat-ı şerife gibi tevhid ve zikir cümlelerini bir veya birden fazla okumak caizdir.

Hanımların bugünlerde Kur’ân-ı Kerimin dışında tefsir, hadis ve fıkıh gibi dinî kitapları ellerine almaları îmam-ı Azam’a göre caizdir. Ancak bu kitapların içinde bulunan âyetlere el sürmemeleri gerekir.

Kur’ân âyetlerinin bu durumda iken yazılması meselesinde el- Feteva’l-Hindiyye’de şu kayıtları okuyoruz:

“Cünüp veya hayızlı olanların yazmakta oldukları satırların arasına Kur’ân’dan bir âyet yazmaları mekruhtur. Fakat yazdıkları bu â- yetleri okumazlarsa mekruh olmaz.

“İmam-ı Muhammed ise, bu kimselerin Kur’ân yazmamaları bana göre en sevimli davranıştır, diyerek bu hususta ihtiyatlı ve dikkatli olmayı tavsiye etmektedir.”

Buna göre, Besmele de Kur’ân’dan bir âyet olduğundan hayızlı iken yazılmaması daha isabetli olur.

Bu arada hangi mezhebe bağlı olursa olsun, bu haldeki bir kadın Kur’ân’m bir âyetine bile el süremez. Ancak Kur’ân’a yapışık olmayan temiz bir bez ve kâğıtla tutabilir.