Hanımlar kendi aralarında başları, kolları ve dizden aşağı kısımları açık olarak oturabilirler. Bu husus iyi ahlâkı ile tanınmış kadınlar arasında geçerli olabilir. Ancak bugün genelde Müslüman hanımlar kendi aralarında uygulamada tam tesettürlü oluyorlar; en güzeli ve ideali de zaten budur.
Bir Müslüman hanımın kendi mahremlerinin yanında ziynet yerlerinin açık olması caiz olduğu gibi, kendisi gibi diğer bir Müslüman hanımın yanında açık olması da caizdir. Bunu Nur Sûresinin 31. âyetinde geçen “Mü’min kadınlardan” ifadesinden anlıyoruz.
Buna göre bir hanımın diğer hanıma avreti, dizi ile göbeği arasıdır. Yani bir hanımın diğer hanımın bedeninin bu kısmına bakması caiz değildir. Bu ruhsat tarafıdır ve meselenin fıkhî açıdan son sinindir.
Hanımlar kendi aralarında başları, kolları ve dizden aşağı kısımları açık olarak oturmaları dinen caizdir. Ancak bu husus iyi ahlâkı ile tanınmış kadınlar arasında geçerli olabilir.
Yoksa kadınlar arasında fitneye sebep olabilecek kimseler varsa, yani bir hanımda gördüğü özellik ve güzellikleri gidip kocasma veya başka bir erkeğe anlatacak ve o kişilerin de yanlış bir kanaat ve düşünceye kapılmalarına sebep olacaksa, böyle bir kadın Müslüman da olsa sadece el, yüz ve ayaklarının açık olmasına izin verilir.
Bunun ölçüsü de şöyle tespit edilebilir: Tanımadığı, ahlâk ve karakterini bilmediği bir hanımın yanında Müslüman hanım tesettürüne dikkat etmeli, güzellik ve cazibesini böyle insanların yanında sergilememelidir.
Yani bir hanımın, iyi niyetli hanımlar arasında iken başını açmasına müsaade edilmiştir. Fakat “başını açması lâzımdır, hep öyle oturması gerekir” şeklinde anlaşılmamalıdır. Bu bir müsaade ve ruhsattır. Ancak bugün genelde Müslüman hanımlar kendi aralarında uygulamada tam tesettürlü oluyorlar; en güzeli ve en ideali de zaten budur.
Hanımlar kendi aralarında nasıl rahat ediyorlarsa o şekilde giyinebilirler. Burada kesin bir sınırlama yoktur. Herkes arzu ettiği ve kendine yakışanı giyer. Önemli olan, yanlış yorumlara meydan vermemektir.