Hacer ve İsmail Kızgın Çöllerde

By | 2 Mart 2015

hacer-ve-ismail-kizgin-collerdeHâcer’in yaralarının iyileşmesinden birkaç gün sonraydı. Artık çadırlar arasında gene dolaşmaya başlamıştı… Fakat kalbi hüzünlü idi… Geleceğinden korkuyordu. Acaba daha neler yapacaktı bu kısır kadın kendisine?
İsmail, artık çadırlar dışında emekliyor, yürüyordu. Düşe kalka yürüdü, yürüdü… Sârâ’nın çadırı önüne geldi…
Sârâ, çadırının içinde sedirine yaslanmıştı. Birden çadırın perdesi açıldı.
Hz. İbrahim, oynarken bulduğu İsmail’i kucaklamış, içeri giriyordu.
İsmail’i bağrına basıyordu ihtiyar baba?
Sârâ, Hz. İbrahim’den kendisinden olmayan bu çocuğa karşı bu derin sevgiyi görünce kıskandı:
— Artık yeter! diye haykırdı. Artık yeter yâ İbrahim!..
— Neden yeter?
— Bu çocuğu bu kadar sevmeni kıskanıyorum artık!
— Bekle Sârâ! Allah, sana da bir çocuk vereceğini müjdelemedi mı? Bekle!
— Ben de, sen de artık ihtiyarladık yâ İbrahim! Neyi bekliyeceğim? Ben çocuk yapamam artık!
— Hani bu çocuğa sen kendi evlâdın gibi bakacaktın? Yarın sana da Yüce Rabbimiz bir oğul verecek elbet!
— İnşallah! Amma içimde daha şimdiden bir korku var. Büyük bir korku bu… Kavmimiz arasına ikilik düşeceğinden korkuyorum ben.
Hábil ile Kabil kardeş kavgası yeniden mi gelsin yurdumuza?
— Gelmesin elbet!
— Öyleyse bu çocukla anasını şimdiden bu yurttan at. Bu kadının çocuğu gibi, Allah bana da bir çocuk verirse onunla birlikte büyümesin. Sen ne söylüyorsun Sârâ! Bu çocuk, bu kucağımdaki oğul berkin zürriyetimdir, benim tohumumdan gelmiştir. Onu ben buradan uzaklaştıramam. Bir yere atamam… Bir yere atamam ben onu leylerin attığı yavru gibi… Sen de annesini!..
Bu sözlerin karşısında Sârâ’nm gözlerinde şimşekler parıldadı.
— Bu çadırda ya ben kalmalıyım, ya da bu çocukla anası Hâcer. İkisinden birine karar ver. Sen şimdi anayı da çocuğu da al. Benden benim yanımdan, benim çadırımdan uzaklaştır.
— Sebep?
— Çünkü ben artık ne bu çocuğa, ne de bu çocuğun annesinin buradaki varlığına dayanamıyorum. Gözüm görmek istemiyor onları! Onları görmem, bana her dakika kısır bir kadın olarak yaşadığımı kısır bir kadın olarak kalacağımı hatırlatıyor.
Karısından bu kesin kararı görünce yaşı doksana varan Hz. İbranın çocuğu yere koydu. Karısını okşamaya başladı.
— İyi düşün! dedi. Bu çocuk sana evlâd hasretini unutturuyordu. Inu hani kendi çocuğun gibi sevgiyle kucaklayacaktın? Hani onu benim kanımdan geldiği için eller üstünde tutacaktın?
Fakat hiç bir okşama fayda vermiyordu. Sârâ’nın gönlünü bir türlü hoş edemiyordu. Kısır kadın verdiği karardan vaz geçmiyordu.
En sonunda Hz. İbrahim:
— Peki, dediğini yapacağım Sârâ! dedi. Ciğer köşem evlâdımı buradan uzaklaştıracak, onu Yüce Allah’a anasiyle birlikte emanet edeceğim…