Gaflet Ve Cahilliğin İlâcı

By | 6 Ağustos 2014

kuran

Sınava Girerken Okunacak DualarGaflet Ve Cahilliğin İlâcı
Hakikattan uzak kalmış insanların çoğu, gaflet sebebi ile uzak kalmışlardır. Belki yüzde doksan dokuzu bundandır. Bu gaflet, âhi ret işlerinden haberi olmamak demektir. Haberleri olsaydı, kusur etmezlerdi. Çünkü insan öyle yaratılmıştır ki, tehlike gördüğü zaman, büyük sıkıntılara düşeceğini bilse de o tehlikeden kaçar. Lâkin bu tehlike peygamberlik nuru ile, yahut bir peygamberin bildirmesi ile, yahut da peygamberlerin vârisleri olan âlimlerin bildirmesi ile görülebilir. Yolda uyuyup kalmış kimseye, ona gelen şefkatli bir kimsenin uyandırmasından başka kurtuluş çaresi yoktur. Bu şefkatli uyandırıcı peygamberdir ve onun vekilleri olan din âlimleridir. Bütün peygamberler bu iş için gönderilmiştir.
Nitekim Allahü Teâlâ, «Sen ki Muhammedsin, (sallâllahü aleyhi ve sellem) seni, insanları gaflet uykusundan uyandırmak için»
(2), ve; «însan elbette büyük zarardadır» (3), demen için gönderdim, buyuruyor. Hepsini Cehennem kenarında yaratmışlardır. Fakat yüzünü dünyaya çevirip, hevâ ve hevesi peşinde koşan Cehenneme düşer. Onun hevâ ve hevesi, Cehennem kuyusu üzerindeki hasır gibidir. Hasıra basan elbette kuyuya düşer. Şehvetine uymayan da Cennete düşer. Şehvet, Cennet yolunda olan tehlikeli geçit gibidir. Ondan geçen, elbette Cennete kavuşur. Bunun için Allahü Teâlâ, «Rabbinden korkup, nefsini hevâ ve arzularından men edenin, ebedî kalacağı yer Cennettir» (‘), buyurdu.
Resûlullah (sallâllahü aleyhi ve sellem) de, «Dünya sıkıntılarına ve zevklerine sabretmek, Cennete girmeye, arzuları peşinde gitmek de Cehenneme girmeye vesile olur», buyurdu. Gaflet Ve Cahilliğin İlâcı
O hâlde, Arab, Türk, Kürd ve bunlara benzer kavimlerin sahralarda, obalarda bulunup, aralarında âlim bulunmayanlar, gaflet uykusunda kalmışlardır. Çünkü onları uyandıran yok. Elbette âhi ret tehlikesinden habersiz olup, bu yüzden din yolunda ve Allah yolunda gitmiyorlar. Köylerde olanlar da böyledir. Onların arasında da âlim çok azdır. Çünkü köy mezar gibidir. Hadîsi şerifte, «Köyde olanlar, mezarda olanlar gibidir», buyuruldu. Minberlerae âlimlerin ve vâizlerin söz söylemedikleri şehirler, yahut âlimleri dünya ile meşgul olan ve dine faydalı olmayan şehirlerdeki insanlar da gaflette kalmışlardır. Böyle olan âlim kendisi uykudadır, başkasını nasıl uyandırabilir? Eğer bu şehrin âlimi, minbere çıkar, sermayesi olmayan vâizler gibi işin edebiyatında bulunur, yuvarlık ve büyük sözler söyleyip nüktecilik ederse, insanlara hep rahmetten bahsedip, nasıl olursa olsun, rahmete kavuşacaklarından bahsetmek yoluna saparsa, bu insanlar gafillerden de daha aşağıdır. Kendisi de, yolda uyurken biri tarafından uyandırılıp, şarap verilip sarhoş olup düşen kimse gibidir. Bu tâlihsiz evvelce duyduğu her sesten kolayca uyanır iken, şimdi öyle olmuştur ki, başında elli davul çalınsa duymaz.
Böyle meclislerde oturan cahillerin de, kalblerine âhiret korkusu gelmez olmuştur. Ona ne söylesen, «Allah Kerimdir, Rahimdir, benim günahımdan ona ne zarar var. Cennet, bize içinde yer kalmamaktan çok geniştir!» der. Böyle saçma sapan fikirler zihinlerde gelişir durur. Böyle bir kimse ateşi yüksek olup, ölme tehlikesi ile başbaşa olan bir hastaya bal verip, bal şifadır diyen doktora benzer. Bal, soğuk alma hastalığına şifadır. Gaflet Ve Cahilliğin İlâcı
Havf ve recâ âyetleri, şifa âyetleri ve hadîsleri iki hastaya şifadır. Biri, o kadar günah işlemiştir ki, ümitsiz olmuş, ümitsizlikten dolayı tevbe etmeyip, benim tevbem kabul edilmez diyenedir. Bu, ona şifadır. Nitekim Allahü Teâlâ, «Ey Habîbim, onlara söyler “Ey kendilerine zulüm eden kullarım, benim rahmetimden ümidinizi kesmeyiniz”» i1), buyuruyor. Ancak bu âyetin bağlı olduğu şu âyeti kerimeyi de okumak şarttır: «Size azâb gelip çatmazdan evvel Rabbinize dönün, O’na teslim olun. Sonra yardım edilmezsiniz» (2). Ona söyle ki, ümitsiz olma. Allahü Teâlâ, vaz geçersen, tevbe edersen ve Kur’ânı Kerîm’e uyarsan günahlarını afveder. Diğer hasta da şudur ki, üzerinde korku çok olup, ibadetten baş kaldırmayan ve çok uğraşma ile kendini helâk edeceğinden korkulan kimsedir. Gece hiç uyumaz. Çok az yemek yer ve bunun gibi şeyler yapar. Ona recâ 1 ümidi ve merhamet âyetleri ile çare bulmalıdır. Böyle şeyleri gafillere ve cesurlara söylersen, yanığın üstüne tuz serpmek gibi olup, yaranın büyümesine sebep olur. Doktorun, ateşi yüksek olana bal vermesine benzer ki, hastanın kanına girer. Böyle âlimler de, insanların dinlerinin kanına girer ve Deccâl’e arkadaş, şeytana yoldaş olurlar. Hangi şehirde böyle bir âlim varsa, şeytan o şehre uğramaz. Çünkü o kimse onun işini yapıyor.
Ama vâizin sözleri, şeriata uygun, şiddetli azablarla korkutma ve ikaz etmek şeklinde olursa, kalbi sözüne uymayıp dünyaya düşkün olursa, insanların gafleti bunun sözleri ile yine gitmez. Böyle olan kimse, baklava tepsisini önünde tutup, daima yiyen ve «Ey insanlar! Sakın kimse bunun etrafında dolaşmasın ki, zehirlidir», diyen kimseye benzer. Bu, insanların ona aç gözlü demesine ve hepsi kendisine kalsın, kimse yanına gelmesin diye böyle söylüyor demelerine sebep olur. Ama ameli ile sözü şeriata uygun ve geçmiş büyüklerin sözlerine ve ahlâkına benzerse, halk arasında kabul görüyorsa gafiller onun sözü ile gaflet uykusundan uyanırlar. Kabul görmezse veya söz dinleyen kimseler yoksa veya kimse huzuruna gelmezse, hepsi gaflette kalır. Onların arkasından gidebildiği kadar gitmek, evlerine gitmek ve davet etmek vâcib olur.
Bütün bunlardan sonra, insanların binde dokuzyüz doksan dokuzunun gafil ve âhiret işlerinden habersiz oldukları anlaşıldı. Gaflet öyle bir hastalıktır ki, tedavisi hastanın eliyle değildir. Çünkü gafilin kendi gafletinden haberi yoktur. İlâcı nasıl arayabilsin? Bunun ilâcı âlimlerin elindedir. Çocukların anne, baba ve muallimin sözü ile gafletten uyanmaları gibi, insanlar da vaizlerin sözü ile uyanırlar. Böyle âlim ve vâiz çok az bulunduğu için hastalık müzminleşmiş. kökleşmiş olup insanlar gaflet perdesi arkasında kalmışlardır. Âhiret için konuştukları dillerinin ucunda olup, âdet o’duğu için söylerler. Kalbleri ise bu musibetin eleminden ve bu tehlikenin korkusundan habersiz olur. Bundan hiçbir fayda gelmez!