Gaflet, Dalâlet Gurur, Sapıklık ve Kendine Hüsni Zan Etmenin İlâcı

By | 6 Ağustos 2014

hasema

Gaflet, Dalâlet Gurur, Sapıklık ve Kendine Hüsni Zan Etmenin İlâcıGaflet, Dalâlet Gurur, Sapıklık ve Kendine Hüsni Zan Etmenin İlâcı
Ebedi saadetten mahrum olan, o yolda olmadığı için mahrum olur. Yolda gidemeyen ise ya yolu bilmez, veya o yolda yürüyemez. Yürüyemeyen, şehvetine esir olduğu için veya şehvetini yenemediği için yürüyemez. Bundan olduğunu anlamayan kimse, ya bir şeyden haberi olmayan bir gafil, ya bir sapık yahut da yolda olup da bazı zanlarla yoldan çıkmış bir şaşkındır. Yapamamazlıktan doğan şekâveti anlatmıştık. Böyle insanlar, yolculuğa çıkan ve yolunda aşılması zor olan, dar ve tehlikeli geçitler bulunan, kendisi ise zayıf ve dermansız olup, o geçitleri aşamayıp helâk olan bir kimseye benzerler. Bu yolun da tehlikeli geçitleri, makam, rütbe, mal, yemek, cima’ etmek arzu ve şehvetleridir. Bu saydığımız geçitlerden bir kimse birini aşar, İkincide takılır. Bazısı da ikisini aşar, üçüncüde kalır. Bunun gibi bütün geçitleri aşamayan maksadına kavuşamaz. Fakat cahillik sebebi ile olan şakilik lisyanl üç cinstir:
Biri, gaflet ve bilgisi olmamaktır. Ona cahillik denir. Bu, yolda uyuyup kervanı kaçıran ve birisi uyandırmazsa orada helâk olan kimseye benzer.
Biri, dalâlettir. Ona sapıklık denir. Böyle olan kimse, maksadı doğu tarafında olup, yüzünü batıya dönen ve batıya doğru gidene benzer. Ne kadar giderse, o kadar uzak olur. Böyle sapık kimseye baîd (uzakl denir. Sağa, sola yalpalayana da sapık denir, fakat baîd sayılmaz. Gaflet, Dalâlet Gurur, Sapıklık ve Kendine Hüsni Zan Etmenin İlâcı
Biri de, gururdur. Buna aldanma ve kendini beğenme de denir. Böyle olan kimse, hacca gitmek isteyip ve sahrada kendisine halis altın lâzım olunca, elindeki her şeyi satıp altın alan, bu altınları kalp veya işe yaramayacak şekilde olan, böyle olduğunu kendisi de bilmeyip, işine yarayacağını ve maksadına kavuşacağını sanan,
sahraya gelince altınları çıkarınca, kendisine kimse bakmayan, elinde üzüntü ve ziyandan başka bir şey kalmayan kimseye benzer. Bu gibiler hakkında Allahü Teâlâ, «Kıyamet gününde en büyük ziyana uğrayanlar, dünyada bozuk işler yapıp, iyi iş yaptıklarını sananlardır» (B, buyuruyor. Bu kimsenin bütün kusuru, sarraflığı öğrenmeden altın alması idi. Ancak böylece hâlis altın ile karışık altını ayırabilirdi. Ayıramazsa bir sarrafa gösterirdi. Bulamazsa mihenk taşı ile kontrol ederdi.Gaflet, Dalâlet Gurur, Sapıklık ve Kendine Hüsni Zan Etmenin İlâcı
Sarraf, pir ve üstâd gibidir. Ya pirlerin derecesine çıkmak, yahut bir pirin huzurunda bulunmak ve hâlini ona arzetmek lâzımdır. Bu ikisini bulamazsa, mihenk taşı kendi arzularıdır. Hevâ, istek ve tabiatının hoşuna giden şeyleri, kötü ve bozuk bilmelidir. Bunda da yanlışlık olur, fakat çoğu zaman doğrudur. Demek ki, cahillik şakilikte birinci asildir. Bu da üç cinstir. Bu üçünü uzun uzun anlatmak ve kurtuluş çarelerini bilmek farzdır. Çünkü birinci asıl, yolu bilmektir. Ondan sonra yolda yürümeyi bilmek gelir. İkisi elde edilince, geriye bir şey kalmaz. Bunun için dir ki, Ebû Bek ri’sSıddik (radıyallahü anh) duâ ederken şu kadar demekle yetinirdi: «Yâ Rabbi, doğruyu doğru olarak bize göster ve ona uymak için kuvvet ve kudret ver!».
Yapmamanın ilâçlarını bundan önceki asıllarda anlattık. Şimdi cahillikten bahsedelim.