Farz olan Hac ibâdetinin ömürde sadece bir defa yapılması farzdır. Farz olan Hac ibadetini yerine getirdikten sonra yapılan haclar nâfile haclardır.
Namaz, oruç ve zekât ise hac gibi değildir. Zîrâ namaz bir gün bir gecede beş vakit olarak farz kılınmış, oruç ve zekât da senede bir farze- dilmiştir.
Usûl ilminde mâruf olduğu veçhile; “Fiile dâir mutlak bir emir, tekrarı gerektirmez” yani bir işin yapılması hakkmdaki kayıtsız bir emir, o işin birkaç defa yapılması gerektiğini ifade etmez.
Namaz, oruç ve zekât ibâdetlerinde fiile dâir mutlak emir bulunduğu halde onlarda tekrarın olması ise mutlak emirden dolayı değil, zâid (ilâve) bir delîl bulunması nedeniyledir.
Nitekim bir çok âyet ve hadis namazın günde beş vakit, oruç ve zekatın da yılda bir farz olduğuna delâlet etmektedir, hac konusunda ise durum bunun aksinedir, zîrâ ek delîl farz olan haccın ömürde bir defa olduğunu bildirmiştir.
Bu hususta Ebû Hureyre (Radıyallâhu Anh) şöyle anlatmıştır:
Rasûlullâh (Sallâllâhu Aleyhi veSellem) bize hitap ederek:
“Ey insanlar! Allâh-u Te’âlâ size haccı farz kılmıştır, o halde haccedin” buyurunca bir adam: “Her yıl mı, ey Allâh’m Rasûlü?!” diye sordu.
Bunun Üzerine RasÛlÜllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) o adam sorusunu üç defa tekrarlaymcaya dek sustu.
Nihayet Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)’.
“Eğer ‘Evet’ deseydim muhakkak o şekilde farz olurdu ve sizin gücünüz buna asla yetmezdi” buyurdu. (Müslim, no:3321, Hac:73, 4/102; Beyhakî, es-Sünenü ’l-kübrâ, no:8398, 4/325; Ahmed ibni Hanbel, el- Müsned, no:10615, 2/508)
Gerçekten hac ibâdeti büyük bir külfet ve şiddetli meşakkatle yerine getirilebilen bir ibâdettir. Şayet her yıl yapılması vâcib olsaydı, insanlar bunu yerine getiremeyip günaha düşeceklerdi.
Nitekim Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) başka bir rivâyette:
“Şayet her sene deseydim, hac (her sene) vâcib (farz) olacaktı. Şayet vâcib olsaydı sonra da terketseydiniz, elbette sapıtacaktınız