Ergenlik Çağının Belirtileri

By | 11 Temmuz 2014

kuran

 

ergen1-     Ergenlik dönemi çocuğun en fazla on beş yaşına gelmesi ile başlar. Eğer bu yaştan önce kendisinden meni gelmese dahi artık on beş yaşı ile birlikte er­genlik çağına girmiştir.

2-     Kasık kıllarının çıkması ergenlik çağı belirtilerindendir. Kasık kılları sert kıllardır. Hafif tüyler ergenlik çağı alameti değildirler.

3-     Ergenlik çağının en önemli belirtisi meninin gelmesidir. Meninin gelmesi ile ergenlik dönemi bilfiil başlamış olur.

Saymış olduğumuz bu üç alamet erkek ve kız çocuklarında ortak alametler­dendir. Kız çocukları için bir dördüncü alamet hayız kanının gelmesidir. Bu dört alametten hangisi görülürse ergenlik dönemi başlamıştır.

Sonuç olarak derim ki; özellikle ergenlik dönem.nde çocuklarımıza yaşam­larında birebir yüz yüze gelmeleri muhtemel konuların öğretilmesi, ergenliğin tanımı, belirtileri, meninin tahareti, izalesi, meni ile mezinin farkı, özellikle kız çocukları için hayız hali ve hükümlerinin sahih bir metotla öğretilmesi tüm anne – babaların üzerine vaciptir.

Giriş

İnsanların hatâlarını düzeltirken izlenebilecek pek çok metot vardır ki, bunlar aynı zamanda birer öğretim metodudur. Dolayısıyla, hatâların düzeltilmesi eğiti­min bir parçasıdır; ikisi birbirinden ayrılmaz bir bütün gibidir.

Hatâ düzeltme (nasihat) konusu ayrıca, bir müslümanın sahip olması ge­reken dindarlığındaki samimiyetin de bir parçasıdır. Hatâ düzeltme ile onu takip eden bir diğer sorumluluk olan ‘iyiliği emretme ve kötülükten sakındırma” kavramları arasındaki bağlantı gayet açıktır. Fakat şunu belirtmeliyiz ki hatâların işlendiği alan, kötülüklerin işlendiği alandan daha geniştir. Bu nedenle, işlenen bir hatâ münker olabilir de olmayabilir de.

Hz. Peygamber’in, insanların hatâlarını düzeltirken izlediği metodolojiyi an­lamak büyük önem taşımaktadır. Çünkü O’ -sallallâhu aleyhi vesellem-, Allah Teâla tarafından eğitilmiştir. O’nun tüm sözleri vahye istinad etmektedir; gerektiğinde yine vahiy ile onaylanmış ya da düzeltilmiştir. O’nun yöntemleri oldukça kap­samlı ve etkileyicidir. İnsanlara ulaşmak ve olumlu neticeler almak için O’nun yöntemlerini kullanmak en iyi yoldur. Diğer insanlara rehberlik etme konumunda olan bir kimse, eğer bu metot ve yaklaşımlan da benimsemişse, çabaları mutla­ka başarıya ulaşacaktır. Hz. Peygamber’in yöntem ve yaklaşımlarını uygulamak, O’nun bizim hayatımızdaki en önemli ve en iyi örnek şahsiyet olduğu gerçeğini de gösterecektir. Bu ise bize, Allah Teâlâ’nın rızasını kazanmada dahi yardımcı olacaktır. Tabiî ki niyetimizde samimî isek…

Hz. Peygamber’in yöntemlerini bilmek, dünyada pek çok alanda takip edi­len insan ürünü yöntemlerin başarısızlığının gösterilmesini; diğer insanlara ve onların takipçilerine bu başarısızlığın kanıtlanmasını da sağlayacaktır. Çünkü bu takip edilen yöntemlerin büyük bir çoğunluğu “mutlak özgürlük” vb. gibi çök­müş teorilere dayanan birer “sapmışlık”, ya da babalarından, atalarından kalma “körü körüne taklitçilik”ten türetilmişlerdir.

Savunduğumuz nebevi metotlar pratiktir. Karşılaşılan bir hatâyı düzeltmeye uygun metodun ne olduğunun seçilmesi ve uygulamaya konulması ise, ağırlık­lı olarak içtihada2307 dayanmaktadır. Kim ki insanların fıtrî yapılarını, doğasını anlarsa, gerçek hayatta karşılaşılan durumlar ile hüküm çıkarılan kaynaklarda (Kur’ân-Sünnet) tanımlanan durumlar arasındaki benzerlikleri fark edebilecek; böylelikle Hz. Peygamber’in uyguladığı yöntemlerin arasından en uygun olanını seçebilecektir.

Hz. Peygamber -sallallâhu aleyhi vesellem- buyurdular ki: “Din nasihatten (hayırhahlıktan) ibarettir!” Yanındakiler sordu: “Kimin için ey Allah’ın Resûlü?” “Allah için, Kitabı için, Resûlü için, Müslümanların imamları ve hepsi için! Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona yardı­mını kesmez, ona yalan söylemez, ona zulmetmez. Her biriniz, kardeşinin aynasıdır; onda bir rahatsızlık görürse bunu ondan izale etsin. “