Kendinde gördüğün, sana sirayet etmiş, hayatına bir hastalık gibi bulaşmış, etrafında ümitsizlik ve huzursuzluk bulutları gibi uçuşan endişeyi, hayatından sil at, yırt at, sök at!
Seni ne olacağı, nasıl olacağı ve ne zaman olacağı gibi değişik kaygılara düşürecek fikirlerden zihnini temizle.
Duru bir kalp ve tam bir teslimiyet duygusuna bürün. Sabırlı ve metanetli ol.
Kaygılanacağın tek şey Allah (cc)’ın rızası doğrultusunda yapmadığın işler, endişeleneceğin an ise, akima Ahiret geldiği vakit olsun.
Dünya ve onun kederlerine bürünüp endişe ve kaygıya düşme. Gelip geçici duygulara kapılıp asıl olan mutluluğunu zora sokma ve tehlikeye atma.
Kendinle yüzleş ve seni neyin endişeye koyduğunu düşün.
Allah (cc)’ın her an kullarıyla birlikte olduğu düşüncesine sahip bir kişinin endişeye kapılması mümkün değildir.
Hani, Efendiler Efendisi (sav) Medine’ye hicret ederken yanında bulunan yol arkadaşı Sıddık Hz. Ebubekir (ra)’in endişeye kapıldığını gördüğünde
“Üzülme, Allah (cc), bizimle beraberdir” demişti ve Hz. Ebubekir (ra)’in kalbi inşirah bulmuştu. İşte bu; Allah (cc)’a olan itimat ve teslimiyettir.
Elbette bu, insan için zor bir yol ve acı bir ilaç olacaktır. Fakat meyvesi tatlı ve sonu selamete çıkacaktır Allah (cc)’ın izni ile…