Cennete Hasret Sineler

By | 1 Ağustos 2019

Bazı yürekler vardır ki sevdiği ve onun sevdası ile doludur. Uzaklarda onu bekleyen mutluluğun sevinci ve huzuru ile rahat ve kaygısızdır. Hiç görmediği, tanıma­dığı ve bilmediği bir yerin hayali ve özlemi ile yanıp tu­tuşmaktadır. Sevdiğine gideceği gün için yaşar ve kendi­sini oraya, o güzel beldeye layık etmek için çabalar. İşte böyledir Cennet arzusu, işte her şeyin üzerinde ve tarif­siz bir duygudur bu.

Hiç görmediğimiz ve nerede olduğunu bilmediğimiz bir yer. Bize anlatılan ve bildirilen kadar hayalini kurdu­ğumuz eşiz bir mekan. Tahminlerin üzerinde ve hayalle­rin ötesinde bir belde ve Müslüman için son durak, kut­lu perde.

Bazı gönüller vardır, tıpkı bildiği, gördüğü ve güzelliğini asla unutmayacağı bir nimet gibi Cenneti arzu eder. Ona ulaşacağı ve kavuşacağı günü bayramı bekle­yen çocuklar gibi heyecanla bekler.

Dünyayı bir kenara atar, gözünde maddi her metam değeri silinir gider. Kalbini ufuklara açar, sinesi çatlaya­cak gibi sevinç ve huzur dolar. Sahip olunacak en güzel nimeti arzular ve kendisini bu nimete hazırlar.

Bir de Cemalullah’ı müşahede etme arzusu kalbini sarar, dayanamaz o anı düşünme heyecanına, başka bir hali düşünemez, başka bir hayali konduramaz yüreğine.

Ne güzel bir bekleyiş, ne güzel bir heyecan değil mi? Kendisini bunca nimete kabul gören ve ümit eden bir in­san için dünya da üzüntü olur mu? Dünyanın sıkıntı ve kederleri belini bükerde bu hayalinden geri durur mu? Sinesi Cenneti arzularken başka hayaller peşinde koşar mı ?