Dünyanın geçiciliğini ve insanların süratle değişim gösterdiğini bilen bir kimse için dünya, çok ehemmiyet arz etmez. Dünya için kaybedeceği hiçbir şeye üzülmez ve ümit kesmez.
Boş bir heves ve meta uğruna dünya peşinde koşan insan kendisi için güzel bir şey yaptığı zannı ve gafleti içindedir. Uçuruma sürüklendiğinin farkında değildir. Asıl olan hayatı terk etmek üzere olduğunun ve geçici bir heves uğrunda koşup durduğunu bilmez.
Müslüman kimse, dünyanın ne olduğu bilinci içerisinde, ne için burada bulunduğunu bilir ve ona göre hareket eder. Dünyanın elem ve üzüntülerinin, geçiciliğinin farkında ve bilincinde, kalbine dünyaya ait hiçbir hissi yerleştirmez.
Dünya seni üzmesin, dertleri seni içine alıp yoğurmasın, kederleri sende derin izler bırakmasın, yokluğu seni harap etmesin ve varlığı seni şımartmasın.
Bil ki dünya geçici bir değer, bitici bir zevk, sönüp tükenen bir ışık ve saman alevi gibi kısadır.
Mümin için dünya; ahiretin tarlası, ukbaya hazırlık, rıza-i İlahiye ulaşmanın aracıdır.
Müslüman bu dünyanın geçici zevk ve kederlerini sabır, vakar ve olgunlukla karşılar, kendisine verileni, kimin verdiği bilincine sahip bir şekilde hareket eder ve güzel bir yaşam sürer.
Biliniz ki! Dünya geçici, ahiret (cennet ve cehennem) kalıcı ve sonsuz bir hayattır.
Allah (cc)’ın rızası ve ahiret, geçici olan tüm lezzetlerden daha hayırlıdır. O halde ne diye dünya peşinde koşuyor ve onun için üzülüyorsun?