Nikâh kıyılmadıkça nişanlılar dinen birbirlerine yabancıdır. Kendisinden emin olmak kaydıyla erkek nişanlısının sadece el ve yüzüne bakabilir; tokalaşma, elini tutma gibi hallerden uzak durur. Yanlarında üçüncü bir şahıs olmadan başbaşa kalamazlar, gezip tozamazlar.
Söz kesmenin, yüzük takmanın İslâm hukukundaki adı “hıtbe”dir; dilimizdeki ifadesiyle nişan. Nişanın hikmeti ise, evlenmek isteyen tarafların birbirlerini yakından tanıma imkânını temin eder.
Nişanlılar ve aileler bu vesile ile birbirlerini ahlâk, alışkanlık ve eğilim itibariyle tanımaya çalışırlar. Bilindiği gibi bu tanıma ve görüşmede İslâmî çerçeve ve sünnet ölçüsünde devam eder.Taraflar geçinebilecekleri, evliliği yürütebilecekleri hususunda belli bir kanaate varırlar. Mutluluk, güven ve huzur içinde hayatlarmı sürdürebileceklerine inanırlarsa, artık karara varırlar ve gerekli hazırlıklara girişirler.
Bu esnada artık söz kesilir ve âdet olduğu üzere yüzük takılır. Bu ilk adımdır. Burada unutulmaması gereken en önemli nokta nişanın, söz kesmenin, yüzük takmanın bir nikâh olmadığıdır. Yani nişan, evlilik olmayıp sadece bir evlilik vaadidir.
Nikâh kıyılmadıkça nişanlılar dinen birbirlerine yabancıdır. Kendisinden emin olmak kaydıyla erkek nişanlısının sadece el ve yüzüne bakabilir; tokalaşma, elini tutma gibi hallerden uzak durur. Yanlarında üçüncü bir şahıs olmadan başbaşa kalamazlar, gezip tozamazlar.
Burada önemli bulduğumuz için bir nakle yer vermek istiyorum:
“Evlilikten önce flört, yani birlikte gezip dolaşmak ve halka açık çeşitli yerlere gitmek şer7an yasaktır. Üstelik böyle bir beraberlikten beklenen fayda da hasıl olmaz. Çünkü nişanlılar o dönemde birbirlerine gerçek yüzlerini göstermezler. Halk arasında, ‘Her nişanlı yalan söyler’ tabiri vardır.
“Erkek bazı hususlarda aceleci davranabilir. Zira insan bazen arzularına yenilir ve bir kadınla baş başa kaldığında, nefsine karşı koyması güç olabilir. Bunun zararı da en fazla kıza dokunur. Zira böyle bir beraberliğin ardından nişan bozulduğunda şerefi ve saygınlığı lekelenmiş olur.”