Cennetin Kokusunu Alamayacaklar

By | 21 Eylül 2014

pardesu

 

kokuKatâde (radıyallâhu ‘anh) demiştir ki: Bize anlatıldığına göre Resûlullah (sallallâhu ‘aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Cennetin kokusu beş yüz senelik mesafe­den hissedildiği halde şu dört kişi bu kokuyu alamayacaktır:

1. Cimrilik eden.

2. Yaptığı iyiliği başa kakan.

3. İçki müptelası kişi.

4. Anne babasına karşı ge­len ve onlarla bağını koparan kimse.”

İbn Mesud (radıyallâhu ‘anh) demiştir ki: “İçki söz konusu olan şu on şeye lânet yağar: İçkiyi yapan, yaptıran, içen, dağıtan, taşıyan, taşıttıran, ticaretini yapan, alan, satan, içki yapımında kullanılmak üzere bitkisini diken…”

Resûl-i Ekrem (sallallâhu ‘aleyhi vesellem) şöyle buyurmuştur: “İçki içen kimse­ler kıyamet günü kabirlerinden leşten daha pis kokar bir vaziyette dirilirler. Boyunlarında içki testileri asılı, ellerinde kadehleri vardır. Etleriyle derilerinin aralan akrep ve yılarlarla doldurulur. Onlara ateşten ayakkabılar giydirilir. Bu ateş onların beyinlerini dahi kaynatır. Ölümünün ardından kabrini cehennem çukurlarından bir çukur olduğunu görür. Cehennemde ise Firavun ve Hâmân ile arkadaş olup aynı azaba uğrar.”

Hz. Âişe’den rivayet edildiğine göre Resûlullah (saiiailâhu ‘aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Kim içki içene bir lokma yemek verirse, Allah (celle celâiüh) ona (ölümünün peşinden) cesedine akrep ve yılanları musallat eder. Onun bu yol­daki ihtiyacını görmesine yardımcı olan, âdeta İslâm’ın yıkımına yardım et­miş olur. Yine ona bu hususta malî yardımda bulunan, bir mümini öldürmüş gibi olur. Kim onunla oturup kalkarsa Allah (celle celâiüh) onu kıyamet günü kör olarak diriltir. Kimse ona yol göstermez.

İçki içen kimseyle evlenmeyiniz. Hastalandıklarında ziyaretlerine gitmeyi­niz. Bir hâdiseye şahit olduklarında dahi şahitlikleri kabul olunmaz. Beni hak peygamber olarak gönderenin adına yeminle söylüyorum ki, içki içen kimse hakkında Tevrat, İncîl, Zebûr ve Kur’an’da lanetle bahsedilmiştir.

İçkiyi (helâl sayarak) içen kimse, Allah’ın peygamberlerine indirdiği bütün hükümleri inkâr etmiş olur. İçkiyi ancak kâfir helâl kabul edebilir. Kim içkiyi helâl kabul ederse, ben ondan dünyada ve ahirette uzağım.”

Atâ b. Yesâr (radıyallâhu ‘anh) anlatıyor: Adamın biri Ka’b el-Ahbâr’a (radıyallâhu ‘anh), “Tevrat’ta içki yasağı var mıydı?” diye sordu. Ka’b (radıyallâhu ‘anh) önce Kur’an’dan,

“Ey iman edenler! Şarap, kumar, dikili taşlar (putlar], fal ve şans ok­ları birer şeytan işi pisliktir; bunlardan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz.’

[Mâide 5/90] mealindeki ayeti okudu. Sonra Tevrat’ta yazılı olanı söyledi:

“Biz, bâtılı ortadan kaldırsın ve böylelikle oyun eğlencenin, sözlü şarkılı oynamanın ve şarabın kökünü kazısın diye hakkı indirdik. Onu içene yazık­lar, eyvahlar olsun!” Devamla şöyle dedi: “Allah Teâlâ izzetine ve celaline ye­min ederek şöyle buyurmuştur: Dünyada içkinin haramlığını dikkate almaya­rak onu içmeye devam edeni, ahirette susuz bırakırım. Onu haram kıldıktan sonra terk edeni de cennet içeceklerinden içiririm.”