Biliyorsak Konuşalım Bilmiyorsak Susalım

By | 12 Kasım 2014

çok konuşmak• Ebû Hureyre -radıyallâhu anh-‘dan rivayet edildiğine göre Nebi -sallallâhu aleyhi vesellem- şöyle buyurdu:
“Allah’a ve âhiret gününe inanan, ya hayır söylesin ya da sussun.”

Açıklama:

Allah’a ve âhiret gününe inanan kimselerin engin bir sorumluluk duygusu taşıdığı açıktır. Hepimizin bildiği gibi disiplin, âhiret sorumluluğu ile yakından alâkalıdır. Hesaba, cezâ ve mükâfata inanmış bir insan, hesap günü mahcup olmamak için öncelikle diline sahip olacak ve hayatını daha dikkatli yaşayacaktır. Hadisimizde işte bu temel gerçeğe dikkat çekilerek, dili korumanın, ya hayır söylemek ya da sükût etmek gibi iki yolu olduğu bildirilmektedir. Her mükellef insanın, iyilik ve hayır olduğu açıkça belli olan sözlerin dışındaki tüm sözlerden dilini koruması uygun olur. Hatta yerine göre konuşmanın ve susmanın eşit bir  durum arzetmesi halinde, susmak sünnettir. Çünkü Nevevî’nin de işâret ettiği gibi, mübah bir söz bile bazan haram veya mekruh bir durumla neticelenebilir. Halkımızın “Korkulu rüya görmektense uyanık durmak yeğdir” dediği gibi, böyle muhtemel bir tehlikeden uzak kalabilmek için sükût etmek daha akıllıca olur.

Şuna da işâret edelim ki, hayır söylemek veya sükut eylemek, imanın aslının değil, olgunluğunun göstergesidir. Hadisimizin ifadesi, ya doğru konuşmak veya susmak konusuna son derece dikkat edilmesini tenbih maksadına yöneliktir.

“Allah’a ve âhiret gününe inanan” diye başlayan daha birçok hadis bulunmaktadır(Bk. Ali el-Kaarî, Mirkâtu’l-mefâtîh, VIII, 70). Bu, Resul-i Ekrem Efendimiz’in bir eğitim ve irşad üslûbudur. Bu üslûbun, ehemmiyetine binaen dilin korunması konusunda da kullanıldığını görmekteyiz.