Çocuklar Arasında Adaletli Davranmak

By | 12 Kasım 2014

Nu’mân ibn Beşîr (radıyallâhu anh)’dan rivâyet edilmiştir:
“Babam, annemin zoruyla bir kısım malını bana tasadduk/hibe etti. Annem Amre bint. Ravâha, babama:
– ‘Sen bu hibe işine Rasulullah (sallallâhu aleyhi ve sellem)’i şâhit kılmadıkça inanmam’ dedi.
Bunun üzerine babam, beni, bana yaptığı sadaka/hibeyi üzerine şâhit tutmak için Peygamber (sallallâhu aleyhi ve sellem)’in yanına götürdü. Rasulullah (sallallâhu aleyhi ve sellem), ona:
– ‘Nu’mân’a yaptığın bu bağış/hibe gibi bütün çocuklarına da yaptın mı?’
diye sordu. Babam:
– ‘Hayır’ dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sallallâhu aleyhi ve sellem):
– ‘Allah’tan korkun, çocuklarınız arasında adaletli davranın’ buyurdu.
Bunun üzerine babam geri döndü ve bu sadakayı/hibeyi benden geri aldı.”
İslam alimleri, babanın, sağlığında çocuklarından bir kısmına mal bağışlayıp bir kısmını mahrum etmenin caiz olup olmadığı konusunda ihtilaf etmişlerdir.
1. Babanın, çocuklarından bir kısmını ayırıp bir kısmına mal bağışlaması batıl olup geçerliliği yoktur. İmam Ahmed ile bazı alimler, bu görüştedir.
2. Babanın, bazı çocuklarına, bu şekilde hibede bulunması caizdir. Yalnız mekruhtur. Babanın mal bağışlaması hususunda çocuklarına eşit davranması mendubtur. İmam Şâfiî, İmam Ebu Yusuf, İmam Muhammed, Ebu Hanîfe ile bazı alimler de bu görüştedirler. Bu alimler, konumuzla ilgili hadisi, mendub olmakla yorumlamışlardır.
Ayrıca bu hadis, bize, bir konuda hakimi şahit tutmanın vacip değil, caiz olduğunu, hibeye sadaka denilebileceğini ve çocuğun yararına annenin söz hakkına sahip olduğunu göstermektedir.

Ka’b b. Mâlik (radıyallâhu anh)’dan rivâyet edilmiştir:

“Ka’b b. Mâlik, mescitte, İbn Ebi Hadred’den alacağını istemişti. Bu arada sesle¬ri o kadar yükselmiş ki, Rasulullah (sallallâhu aleyhi ve sellem) evindeyken bunu duymuştu.Onlara doğru çıkıp odasının perdesini açarak:
– ‘Ey Ka’b!’ diye seslendi. Ka’b:
– ‘Buyur, Ey Allah’ın Rasulü!’ dedi. Rasulullah (sallallâhu aleyhi ve sellem) eliyle işaret ederek:
– ‘Alacağından şu kadarını/yarısını bağışla’ buyurdu. Ka’b:
– ‘Bağışladım, Ey Allah’ın Rasulü!’ dedi. Rasulullah (sallallâhu aleyhi ve sellem), ibn Ebi Hadred’e:
– ‘Kalk, borcunu öde!’ buyurdu.”

Ebu Katâde (radıyaUâhu anh)’dan rivâyet edilmiştir:

“Ebu Katâde, bir borçlusunu aramışü. Borçlu kimse, ondan saklanmıştı. Sonra ;a onu bulmuştu. Borçlu:
– ‘Doğrusu (şu an) elim darda’ dedi. Bunun üzerine Ebu Katâde:
– ‘Allah adına yemin eder misin?’ diye sordu. Borçlu:
– ‘(Evet,) Allah adına yemin ederim!’ dedi. Ebu Katâde:
– ‘Çünkü ben, Rasulullah (sallallâhu aleyhi ve sellem)’i:
– ‘Her kim, Allah’ın, kıyamet gününün dehşetinden kendisini kurtarma¬sından memnun kalırsa eli darda olan borçluya nefes aldırsın yada alacağı borcu indirsin’ buyururken işittim’ dedi.”
Ebu Hureyre (radıyallâhu anh)’dan rivâyet edildiğine göre Rasulullah (sallallâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmaktadır:
“Kim darda kalan borçluya zaman tanırsa veya alacağının tamamını veya bir kısmını borçluya bağışlarsa Allah kıyamette hiçbir gölgenin olmadığı günde arşının gölgesinde gölgelendirecektir.”