Başkasını Kendine Tercih Etmenin Sünneti
Başkasını kendine tercih etmenin sünneti ve kendileri yoksulluk içinde bulunsalar bile, diğerlerini kendilerine tercih ederler. Kim cimriliğinden korunursa işte onlar kurtuluşa erip umduğuna nail olanlardır.” (Haşr 9)
“Allah’a olan sevgileri için veya mala olan sevgilerine rağmen yemeklerini, yoksula, yetime ve tutsağa verirler, onları doyururlar.” (İnsan 8)
Ebu Hüreyre -Allah ondan razı olsun- şöyle demiştir. Bir adam Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’e gelerek: “Ben açım,” dedi. Allah’ın Rasulü hanımlarından birine haber gönderip yiyecek göndermesini istedi. O da: “Seni peygamber olarak gönderen Allah’a yemin ederim ki evde sudan başka bir şey yok,” dedi.
Sonra diğer bir hanımına haber gönderdi. 0 da aynı cevabı verdi. Nihayet tüm hanımları aynı cevabı verince: “Bu gece bu adamı kim misafir edecektir?” buyurdu.
Ensardan biri: “Ya Rasulallah ben misafir ederim,” dedi. Onu evine götürdü ve karısına: :Peygamberin misafirine yemek hazırla,” dedi.
Başka bir rivayette: Evde yiyecek bir şeyler var mı? diye sordu. Hanımı: “Hayır sadece çocukların yiyeceği kadar bir şey var,” dedi. Ensâri: “Öyleyse çocukları bir şeylerle avut, sofraya gelmek isterlerse onları uyut. Misafirimiz içeri girince lambayı söndür, ona kendimiz de yiyormuş gibi gösterelim” dedi. Sofraya oturdular. Misafir karnını doyurdu, onlar da aç yattılar. Sabahleyin o sahabi Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’in yanma gitti, onu gören Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu:
“Bu gece yaptıklarınızdan dolayı Allah sizden razı oldu.” (Buhari, Menakıb-ül Ensar 10. Müslim, Eşribe 172)
Yine Ebu Hüreyre -Allah ondan razı olsun-‘den rivayet edildiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu: “İki kişinin yiyeceği üç kişiye, üç kişinin yiyeceği dört kişiye yeter.” (Buhari, Et’ıme 11, Müslim, Eşribe 178)
Müslim’in Cabir’den rivayetine göre şöyledir: “Bir kişinin yiyeceği iki kişiye, iki kişinin yiyeceği dört kişiye, dört kişinin yiyeceği ise sekiz kişiye yeter.” (Müslim, Eşribe 179)
Ebu Said el Hudrî -Allah ondan razı olsun- şöyle demiştir: “Günün birinde Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’le birlikte bir seferde bulunuyorduk. Bu sırada devesine binmiş bir adam çıkageldi. Bir şeyler umarcasına sağa sola bakınıyordu. Bunun üzerine Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem:
“Fazla binek hayvanı olanlar olmayanlara versin, fazla azığı olanlar olmayanlara versin.” Bu konuşmasında her cinsden malı saydı. İşte o zaman hiçbir müslümanın ihtiyacından fazla bir şey bulundurmaya ve saklamaya hakkı olmadığını anladık.” (Müslim, Lukata 18)
Sehl İbni Sa’d -Allah ondan razı olsun- şöyle demiştir: “Bir kadın dokuduğu bir kumaşı getirip Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’e hediye olarak verdi ve:
“Bunu giyesiniz diye kendi ellerimle dokudum,” dedi. Bunun üzerine böyle bir kumaşa ihtiyacı olan Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem onu alıp belden aşağısına giyerek yanımıza geldi. Ashabtan biri:
“Ne güzel kumaşmış bunu bana ver de giyineyim” dedi. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem: “Peki” dedi. Orada biraz oturduktan sonra evine döndü kumaşı katlayıp o adama gönderdi. Ashabı kiram o sahabiye: “Hiç de iyi yapmadın, Rasulullah onu ihtiyacı olduğu için giyinmişti, üstelik sen Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’in bir şey isteyeni geri çevirmediğini bile bile o kumaşı istedin,” dediler. O sahabi de şunları söyledi:
“Vallahi ben o kumaşı giyinmek için değil kendime kefen yapmak için istedim.” Sehl der ki: “O kumaş sonunda o kimsenin kefeni oldu.” (Buhari, Cenaiz 25)
Ebu Musa el Eş’ari -Allah ondan razı olsun-‘den rivayet edildiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu:
“Eş’ariler herhangi bir savaşta erzakları bitince veya Medine’deki ailelerinin yiyecekleri azaldığı zaman hepsi yanlarında bulunan yiyeceği ne varsa getirip bir yaygıya dökerler sonra toplananı aralarında bir kap içinde ölçerek eşit bir şekilde paylaşırlardı. İşte bu yüzden Eş’ariler bendendir, ben de
Eş’arilerdenim.” (Buhari, Şirket 11. Müslim Fezailüs-Sahabe 167)