Babil Kulesinin Yapılması

By | 9 Mart 2015

babil-kulesinin-yapilmasiZalim Nemrud’un Sonu

Nemrud, Nuh’un oğlu Hâm, onun oğlu Kenan ve onun oğlu Köş’ün oğludur.Talihi ona çok büyük zenginlikler, varlıklar bağışlamıştı. Fakat Yüce Allah’ı tanımıyordu.

Babil Kulesinin Yapılması

Kartallarla göğe çıkıp Hz. İbrahim’in Rabbini arayan Nemrud onu bulamayınca:

— Eğer o Rab varsa ben onu mutlaka görmeliyim! diyerek bu serer büyük bir saray kule yaptırmaya başladı. Bu, dünyanın yedi harikasından biri olan Bâbil kulesi idi. Binlerce esir çalıştırıp kulenin yapılması bittiği zaman kulesinin tâ tepesine kadar çıktı. Kule o kadar yüksekti ki, başı döndü, midesi bulandı, midesinde bulunanlarla en süslü elbiselerini doldurdu. Oysa böyle bir iş ömründe yapmamıştı.

Yüce Allah ile boy ölçüşebilir miydi bir insan? Allahü Teâlâ, Nemrud’un bu koca sarayını temelinden sarstı, yıktı. Her kata on binlerle dolan halk her katın yıkılışında kendilerini aşağı atıyorlar, taşların altında eziliyor, bildikleri dille değil, bir başka dille imdad istiyorlardı. Bu suretle hepsi birbirine karışmıştı. Birbirlerinin ne deliklerini anlamaz olmuşlardı.

Yüce Allah Kelâm ı kadiminde şöyle buyuruyor:

Onlardan önce gelenler de tuzaklar kurmuşlardı. Yüce Allah onların yapılarını tâ.. temelinden yıktı. Tavanları, başlarının üstlerine çöktü. Hiç beklemedikleri bir ceza onları alıp götürdü.» (Nahl sûresi, âyet: 26)

Nemrud’un ülkesinde sağ kalanları Yüce Allah başka bir ceza ile yine yok edecekti.
Halkına kötülük eden zalim Nemrud’a da Allahü Teâlâ bu sırada bir melek gönderdi. Nemrud kulaklarında bir ses işitti. Bilmediği birisi ona sesleniyordu. Bu, Allah’ın gönderdiği melekti ve ona şöyle diyordu:

— Ey Nemrud! Dünyayı yaratan Tek Allah’a iman edersen eğer, o Yüce Allah seni memleketinin başında bırakacaktır.

Zâlim Nemrud:
— Benden başka Yüce Rab var mıdır ki, ben kendisine inanayım? dedi.
Gökten ikinci bir ses geldi:
— Ya Nemrud! İmana gel! Allah’ını bil!
Nemrud:
— Ben kimseye imana gelemem! dedi.
Nihayet Allah’ın meleğinden üçüncü bir seslenme geldi:
— Sana son defa söylüyorum. Allah’ını tanı! İmana gel yâ Nemrud!
Zâlim Nemrud yine imana gelmedi. O zaman melek ona şöyle dedi:
— Ey Nemrud! Üç güne kadar ordularını, askerlerini, halkını topla.
Nemrud, duyduğu bu sese uyarak:

— Ordularımı bir yere toplayayım. Bakalım, ne olacak? dedi.
Bütün askerleri, halkı üç gün içinde yanında toplanmıştı. O zaman Yüce Rab sinek ordularına emir buyurarak:
— Nemrud’un halkına saldırınız! dedi.

Sinek orduları üçüncü gecenin sabahında bütün Bâbil’i sardılar. Gökyüzü kara sinek bulutlarıyle o kadar kaplı idi ki, güneş doğduğu halde güneş görünmüyordu, her yer kapkaranlıktı. Sinekler Allah nedir bilmeyen halkın birden üzerlerine hücum ettiler. Onların etlerinin kanlarını içmeğe başladılar. Etleri soldu, pörsüdü. Vücud larmda ancak kemikler görünüyordu. Fakat Nemrud, halkının uğradığı felâkete uğramamıştı. Ama bunda da bir hikmet vardı. Yüce Allah onu ileride tek bir sinekle öldürecekti.

Nitekim az sonra ona da musallat olan bir sinek yüzünün etrafında dolaşmaya başladı. Nemrud sineği kovuyor, o yüzünden kulağına, t bağından boynuna, boynundan gözlerine, gözlerinden burnuna ıçiyor. Nihayet, zâlimi yorup onunla alay ettikten sonra onun burun deliğinin birisinden içeri girdi. Sinek, Nemrud’un kafasının içine doğru yürümeğe başladı. O, sineği çıkarmak için burnunu yumruklu sümüklerini sümkürüyor, fakat sinek girdiği yerden bir türlü çıkmiyordu. Hattâ kanlı hükümdar sineğin beyninin içine girdiğini rrie artık hissetmekteydi.
Bir vızıldama başlamıştı beyninde Nemrud’un!
Bu vızıldama ertesi günü bir vınlama şeklini aldı.
Bu vınlama birkaç gün sonra beyninde çekiç vuruşlarına döndü.
Artık kafası acılar içindeydi.
Koca bir kütük gibi idi bu kafa. Sanki bir kovan dolusu arı başını kemiriyordu.
Ah, ne olur bu acılar dinebilseydi.
Nemrud:
— Vurun başıma tokmaklarla! diyordu. Vurun da baş sancılarım insin!?
0 zaman nöbetçiler gümüş sinirlere vurulan tokmaklardan, ellerine alıyorlar, Nemrud’un kafasını tokmaklıyorlardı.

Bu hal, bu ıstırap, bu kafa tokmaklama tam dört yüz yıl sürdü. Yanındakiler onu sevindirmek, onu ferahlatmak, onun gözüne girmek isteyince hemen iki elini bir yumruk yapıyor, birden Nemrud’un kkafasına indiriyordu. Bu, onun için en büyük bir sevgi ve şefkat gösterilmesi idi.

Cenâb ı Hak, Nemrud’a yaşadığı bu dörtyüz sene içinde bir dakika bile rahat yüzü göstermedi. Onu azap içinde yaşattı. Nihayet bir gün onun zalim canını da cesedinden aldı, onu da yok etti.