Müslüman’ın asil olması ve her durumda vakar ve ciddiyetini koruması gerekmektedir.
Müslüman, dara düştüğü zaman hiçbir kimseden dilencilik yapmaz ve bir şey istemez. Kendisine ikram edilenlerden Allah (cc)’ın adıyla yer içer. Kendisini küçük düşürecek hallerden ve zilletten korur.
Çünkü Müslüman, bilir ki esas istenilecek makam; Rahman olan Allah (cc)’ın sonsuz hâzinesi ve mağfiretidir.
Her insan yokluğa, dara, fakirlik ve açlığa düşebilir. Kendisine gelen bu durumu, mümin bir kimse yadırgamaz ve ne yapılması, nasıl davranılması gerekiyorsa o şekilde hareket eder. Asla isyan etmez, kendini insanların gözünde küçük düşürmez ve sahipsiz olmadığı bilinci içerisinde olur.
Asil olmak; zenginlik ile değil, vakar ve sebat iledir. Nice fakir olan ve asaletinden hiçbir şey kaybetmeyen insanlar vardır ve bunlar Allah (cc)’ı anmaktan bir an geri durmazlar.
Yine fakirliğin gelebileceği gibi, zenginlik ve bol nimette, insanı bulabilir.
Mümin kimse; zengin olduğu için şımarmamalı, başkalarına tepeden bakarak hakir görmemeli, insanları malı ile incitecek her hareketten kaçınmalı, zenginlik ile gelen asaletini yaşamalı ve malını en güzel şekilde Allah (cc) için harcamalıdır.
Mümin cömert olmalıdır. Cömertlik Peygamberimizin (sav) en çok dikkat ettiği ve en güzel huylarındandır. O, kendisinde olsa da verirdi, olmasa da. Kendisine geleni her zaman paylaşır ve hiçbir geleni boş çevirmezdi.
Fakirlik veya zenginlikte asaletin cömertlik olduğunu yaşamış, yaşatmış ve ifade etmiştir.
“Veren el, alan elden hayırlıdır” buyurarak bu durumu bizlere anlatmıştır.