Allah’tan Başkasını Dost Edinmek

By | 23 Ağustos 2014

hac-umre-seti

 

Kahkaha İle Gülmenin HükmüAllah u Teâla şöyle buyuruyor:

“Zulmedenlere meyletmeyinki, ateşte yanmayasınız Allah’ta başka yardımcınız ve dostunuz yoktur”.

Dil bilginleri ve müfessirler, ayette geçen “Rükün” kelimesinin anla­mının meyil ve sığınma olduğunda ittifak ettiler.

İkrime (r.a.) “rükün” kelimesine onlarla hiç bir şekilde işbirliği yapma­yın olarak mana vermiştir.

Rükün kelimesinden anlaşıldığı gibi müşrik veya fasık müslümünlara her hangi bir şekilde meyi etmek yasaklanmıştır.

Müfessir Nişaburî tefsirinde şöyle der:

— Mufessirlerden bir kısmı, ayette yasaklanan “meyi etmek” haksızlık yapanların tutumundan hoşnut olarak, onların yaptıklarını başkalarına övme­nin onların davranışlarına ortak olmakla eştir, demektedir.

Bu görüşe göre, herhangi bir zararı önlemek veya topluma geçici bir tayda sağlamak için, zalimlere meyi göstermek bu anlamın dışındadır.” Ben­ce bu ayet, ruhsattır. Zalimlerin ve haksızlık yapan herkesten uzak kalmayı gerekli kılar… “Allah kullarına kâfidir.” (Zümer/36)

Ben Nişaburi’n doğru söylediğine inanıyorum. Zalimlere meyi etmeyi tamamen kaldırmak lazımdır. Zalimlere meyi etme hususunda, zamanımızda kötülükten alıkoyma, iyiliği tavsiye etmek mümkün olmuyor. Halbuki, hak­sızlık yapanlara -meyi etmede- nice aldanmalara sebeptir.

Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır:

“— İnsan dostunun dinindendir. Buna göre herkes dost edindiklerine iyi baksın!”

Rivayet edildiğine göre Rasûlüllah (s.a.v.) şöyle buyurdu:

—Salih kişiyle oturmak, misk kokusu taşıyanla oturmaya benzer, o sa­na vermese dahi onun kokusundan faydalanırsın. Kötü insanla oturmak, ate­şe kömür atan adamla beraber olmaya benzer, seni ateşe atmasaçia. pis du­manı. seni kaplar.”

Allah-ü Teâlâ şöyle buyurmaktadır:

“Allah’tan başkalarını dost edinenlerin misali, kendilerine ev ya­pan örümceklerin misalidir.” (Ankebut sııresi/41)

Peygamber (s.a.v.) bir hadislerinde şöyle buyurdu:

—               Kim zengine zenginliğinden dolayı saygı gösterirse, dininin üçte bi­rini kaybeder.

Başka bir hadiste şöyle buyurdu:

—               Fasık kişi övüldüğü zaman. Allah öfkelenir ve arş titreri

Allah-ü Teâlâ şöyle buyurdu:

“O gün herkesi imamlarıyla beraber çağırırız.”(İsra/71)

—               Ayetteki “ogiin” den kasır ahirettir. Müfessirler ayetteki “imam” ke­limesinden m.ıtrad olanda ihtilâf eltiler. İbni Abbas ve bazı müfessirler. bura­daki “imanV’dan kasıt, herkesin amelinin bulunduğu öze! kitapdır dediler. Bu anlamla ayeti şöyle tercüme etmek caizdir. “Her insan kendi amel defteriyle çağrılır.”

Kur’an bu olayı şöyle anlatır:

“Kitabı sağ eline verilmiş olan, hemen derki, “Alın kitabımı oku­yun.” (Hakka sûresi/l9)

“Kitabı sol eline verilmiş olan, şöyle der, “Ah keşke benim kitabım verilmeseydi.” (Hakka sûresi/25)

İbni Zeyd- (r.a.)’a göre ayetteki imamdan murad. kutsa! kitaplardır, on­lara (Ev Tevrat’a inananlar, veya Ev İncil’e inananlar yada ey Kuı’an’a ina- nanlar diye çağrılır.”)

İmamı Miicahid ve Katade’yc (r.a.) göre imamdan maksat “Her iimıııe-

 

tin peygamberidir.”Hangi insan hangi peygambere tabi olduysa, onunla çağ­rılır. İbrahim’e, Musa’ya, isa ve Muhammed’e tabi olanları çağırın diye sesle­nilir..

Ali İbn-i Ebu Talip (k.v.) şöyle buyurdu:

“İmamdan murad her insanın yaşadığı asırdaki önderdir. Her devirde insan kimin buyruğuna uydu, yasaklarını yapmadıysa, onunla çağrılır.”

İbni Ömer (r.a.) Peygamber den (s.a.v.) şu sahih hadisi rivayet etmiştir:

Allah, kıyamet günli bütün insanları toplar ve her zalim için bir bayrak açılır ve şöyle denir:

“Filan oğlu filan hilekardır, zalimdir.”

Tirmizi ve diğer hadis kitapları Ebu Hureyre (r.a.) dan “O gün herkesi imamlarıyla çağırırız “ayetinin tefsirinde Peygamber (s.a.v.) Şöyle buyurdu:

—İnsanların kitabı sağ ve soldan verilenler çoğalır. Kitabı sağ taraftan verilenlerin boyu altmış arsın uzatılır, yüzü bembeyaz ve başına inciden ya­pılmış bir taç giydirilir. Sonra arkadaşlarının yanına giderken onu görürler, ve derler ki:

—Allah’ım bunu bizim için bereketli kıl!” Onlara gelerek:

—Müjdeler olsun ki. hepiniz benim gibisiniz! der.

Kafirlere gelince, yüzü kararır ve boyu altmış arşın uzar, ve bir taç giy­dirilir. Arkadaşlarının yanına döner onu görürler ve şöyle derler “Bunun şer­rinden Allah’a sığınırız. Allah’ım bunu bizden uzak tut”.

Fakat o gelir aradaşları onun için:

— Allah’ım onu zelil kıl! derler. Oda Arkadaşlarına: “Allah sizi bun­dan uzak kılsın. Fakat bu hepinizi bekleyen sondur.” der.

Allah-ü Teâlâ şöyle buyurdu:

“Yeryüzü şiddetli sarsıldığı zaman, ve bütün ağırlıklarını dışarıya çıkarttığı zaman insan “bana ne oluyor” dediği an, o gün yeryüzü bü­tün haberleri söyler.” (Zılzal sûresi/l-4)

İbni Abbas (r.a.) “Yeryüzü bütün ağırlıklarını çıkarttığı zaman” ayetini şöyle açıklıyor “Yeryüzü sarsıldığı an. yerin en derinliklerindeki ölüler ve defineler dışarıya çıkarılır.”

Ebu Hüreyre (r.a) Peygamberden (s.a.v.) şöyle rivayet ediyor:

—”Ogün yer haberlerini söyler” ayetinden sonra, “onun söyliyeceği haberler nelerdir? diye sordu.

Sahabiler:

—                “Allah ve Rasûlü daha iyi bilir” dediler.

Rasûlüllah da şöyle buyurdu:

—                “Her kulun yapmış olduğu amele ogün yeryüzünün onların yapıldı­ğına şahitlik etmesidir.”

Tabarani’nin rivayet ettiğine göre Râsûlüllah (s.a.v.) şöyle buyurdu:

—                Yerden korununuz zira o sizin ananızdır. Her kim yeryüzünde iyilik veya kötülük yaparsa, mutlaka onu âhirette haber verir.”