Allah’ın Kula Yakınlığı İle İlgili Ayet: “Kullarım Beni sana soracak olursa muhakkak ki Ben (onlara) pek yakınım. Bana dua ettiği zaman dua edenin duasına cevap veririm. Öyleyse, onlar da Benim çağrıma cevap versinler ve bana iman etsinler. Umulur ki irşad (doğru yolu bulmuş) olurlar.”
(Bakara; 186)
Allah’ın Kula Yakınlığı İle İlgili Hadis: “Allahu Teâlâ buyuruyor ki; ‘Kim benim velilerimden birisine düşmanlık yaparsa, ben ona karşı harp açarım/ondan dostumun intikamını alınm. Bir kulum farz kıldığım amelleri yaparak bana yaklaştığı gibi, hiçbir şeyle bana yaklaşanaz. Kulum nafile ibadetleri ile de devamlı bana yaklaşır. Nihayet onu severim. Ben bir kulumu sevdiğim zaman, (kendisine vereceğim özel nurum ile) onun işiten kulağı, konuşan dili, gören gözü, tutan eli, yürüyen ayağı, anlayan kalbi olurum. O artık benimle işitir, benimle konuşur, benimle görür, benimle tutar, benimle yürür, benimle anlar. Benden bir şey isterse, istediğini veririm; bana sığınırsa kendisini korurum.”
(Buhari, Rikak, 38; İbnu Mace, Fiten, 16; Beğavi, Şerhu’s-Sünne, I, 142)
Allah’ın Kula Yakınlığı İle İlgili Hikâye:
Kulun Allah’a Yakınlığı
Arifler demişlerdir ki: “Her kulun, Allah’ın azamet ve kudretinin tecellilerini müşahededeki nasibi, tevhid ilminden ve nurundan nasibi kadardır. Tevhiddeki nasibi, yakîni miktanncadır. Yakîni de Cenab-ı Hakk’a yakınlığı nispetindedir. Kulun Allah’a yakınlığı, Allah’ın onun kalbine yakınlığı miktanncadır. Allah’ın kalbe yakınlığı, ondaki marifet ilmi ve ilahi bilgideki genişliği kadardır. Kalbin iman ve marifetle genişlemesi, Allah’ın ihsanı miktanncadır. Allah’ın kuluna ihsanı, ona yaptığı inayeti ve tercihi kadardır. Bundan öte, Allah’ın ilmi vardır. Bütün bunlar, bizlere kapalıdır; onlar ilahi kudretin sim ve bilemediğimiz tecellileridir.”