Allah’ı Unutmak Fasıklık Ve Nifak

By | 23 Eylül 2014

pardesu

 

Kahkaha İle Gülmenin HükmüBir kadın Haşan Basri’ye gelerek, “Genç bir kızım vardı, vefat etti. Onu rüyamda görmek için bana bir dua öğretmen için geldim!” der.

Haşan Basri duayı öğretir. Kadın rüyasında kızını, katrandan elbiseler içinde, boynuna halatlar, ayağında prangalar takılmış bir şekilde görür.” Ka­dın kızının bu durumunu Haşan Basri’ye anlatır. Haşan Basri kızın durumu­na üzülür.

Aradan bir zaman geçtikten sonra Haşan Basri kızı “cennette başına taç giydirilmiş” olarak görür. Kız Haşan Basriye:

— Beni tanıdın mı? Ben sana gelen kadının kızıyım” der.

Haşan Basri: “Senin bu durumun nedir? Nasıl bu hale geldin?”

— Adamın biri mezarlıktan geçerken peygambere salavat getirdi. Ora­daki beşyüz ölü salavatın hürmetine azabtan kurtuldu. Bir kişi peygambere bir kere salavat getirdiğinde beşyüz kişi affolunuyorsa, 50 yıl salavat getiren

ahiret günü peygamberin şefaatına nail olmaz mı?.. Allah-u Teâlâ şöyle bu­yuruyor:

Allah’ı unutan (münafıklar gibi günah işleyenlerden) olmayınız. Yani, Allah’ın emirlerini terk ederek, onun buyruklarının aksine dav­ranmayın, dünyanın lezzetlerinden haz almayın onun aldatıcı görüntülerine kanmayın!..”

eygamberimiz (s.a.v.)’e mü’min ve münafıktan soruldu. Münafığın işi ise ibadet- uzak, ve hayvanlar gibi yemek içmektir. Mü’min imkan buldukça sadaka Allahtan af diler. Münafık ise, ihtiras ve boş ümitler besler. Mü’min

Allah’tan başka kimseye bel bağlamaz. Münafık Allah’tan başka herkese bel bağlar. Mü’min dini için malını feda eder. Münafık, malı için dinini feda eder. Mü’min, Allah’tan başka kimseden korkmaz. Münafık, Allah’ın dışın­daki herkesten korkar. Mü’min iyilik yaparken bile ağlar. Allah için gözyaşı döker. Münafık, kötülük işlerken bile güler. Mü’min tek kalmaktan (halvet­ten) hoşlanır. Münafık, kalabalık ve gürültülü hayatı sever. Mü’min, kötülü­ğün yayılmasından çekinir ve ıslah edicidir. Münafık, bozgunculuk çıkartır. Mü’min, iyiliklerin çoğalmasına uğraşır. Dini hayatı yaşar, toplumu ve gele­ceğini düşünür. Münafık, kötülüğü emreder, iyilikten kaçındırır, menfaatına göre yaşar.

Ayette:

“Münafık kadınlar ve münafık erkekler birbirlerinin parçalarıdır. (Bir bütündür.) Onlar kötülüğü emrederler, iyilikten alıkoymaya çalı­şırlar! Allah’ı unutmuşlardır. Şüphesiz Allah’da onları unutmuştur. Münafıklar fasıktırlar. Allah münafık erkek ve kadınlarla, kafirler için -devamlı kalmak üzere- cehennem azabını vaad etmiştir. Bu onlar için yeterlidir. Allah onlara lanet etmiş ve onlar için tükenmez bir azap var­dır.” (Tevbe /67-68)

“Allah münafık ve kafirlerin hepsini cehennemde bir araya topla­yacaktır.” (Nisa sûresi/40)

Çünkü iki zümrede küfürlerinden dolayı cehenneme gideceklerdir. Sö­ze önce münafıklarla başlanması münafıklığın kafirlikten daha da kötü oldu­ğu içindir. Bundan dolayı her iki zümre için sığınak olarak cehennem hazır­lanmıştır.

Kur’an münafıkların durumunu başka bir ayette şöyle izah etmektedir: “Hiç şüphesiz münafıklar cehennemin en alt katına atılacaktır. Onlara yardım edecek hiçbir kuvvet yoktur!..”

Münafık kelimesi “Nafik-ul yerbu” deyiminden türemiştir. Tarla fare­sinin yuvasının iki kapısı vardır. Birine “Nafika” diğerine “Kâsiâ” denir. İki­sinden birinde görünür diğerinden çıkar gider.

Bundan dolayı münafığa bu isim verilir. Çünkü müslüman gibi görü­nerek, öte yandan İslâm’dan çıkar, kafirliğe doğru gider.

Rasûtüllah (s.a.v.) bir hadisinde şöyle buyurmaktadır:

Münafık iki yabancı sürü arasında kalan ve birinden diğerine ko­şan fakat ikisine de yabancı olduğundan dolayı katılamayan koyun gibidir!” İşte münafıkta iki yüzlülüğünden dolayı ne müslümanlar içinde bannır

ne de kafirler içinde!..

Allah-u Teâlâ cehennemi yedi kapılı yaratmıştır. Zira bir ayette şöyle

denilmektedir:

“Cehennemin yedi kapısı vardır.”

Cehennemin demir kapıları lanetle örtülmüştür. Yüzleri bakır altları kurşundur. Asıllarında azap vardır. Cehennemdekiler her taraftan ateşe ma­ruz bırakılırlar. Cehennemin en alt tabakası ise münafıklar için hazırlanmış­tır.

Rivayet edildiğine göre Cebrail (a.s.) Peygamber (s.a.v.) yanına gelir. Peygamber (s.a.v.):

— Ey Cebrail: Cehennemin sıcaklığının derecesini anlatır mısın, der. Cebrail “Allah cehehnemi yarattıktan sonra bin yıl yaktı, cehennem kızıl ha­le geldi. Sonra bin yıl daha yaktı ta ki rengi ağardı (beyazlaştı) sonra bir bin yıl yine yaktı öyle ki rengi siyaha döndü.

Seni peygamber olarak gönderene yemin olsun ki, şayet cehennemlik­lerin elbiselerinden biri dünyada bulunsa, dünyadaki bütün insanlar ölür. Yi­ne cehennem içeceklerinden dünya sularına bir kova dökülse, ondan içen herkes ölür helak olur!

Allah’ın buyurduğu:

“Boyu yetmiş arşın olan zincire vurun.” (Hakka/82) âyetinde oldu­ğu gibi -zincirin bir arşının- boyu doğu ile batı arası kadardır. Dünya dağları üstüne konsa, dağlar erirdi. Şayet bir kişi cehenneme girdikten sonra çıkarı- *’P dünyaya getirilse kokusundan dolayı bütün insanlar ölür.

Peygamber (s.a.v.) Cebrail (a.s.)’a: “Ey Cebrail cehennemin kapılarını tarif et. Onlar bizim kapılarımız gibi midir?” diye sorar.

Cebrail (a.s.):

– Ya Rasûlüllah cehennem kapıları birbiri üzerinde katlar halinde- irler. Bir kapıdan diğer kapıya geçiş yetmiş yıldır ve her kapı bir öndekinden yetmiş defa daha sıcaktır.

Peygamber (s.a.v.) tekrar, bu kapılarda kimlerin yerleşeceğini sordu:

Cebrail:

“(HAVİYE) denilen en alt tabakada münafıklar oturacaktır” dedi.

Ayette belirtildiği gibi:

“Hiç şüphesiz münafıklar cehennemin en alt tabakasındadırlar.”

“CAHİM” diye yazan ikinci kapı Allah’a ortak koşanların gireceği ka­pıdır.

Üçüncü tabakada bulunan kapıdan yıldıza tapanlar (sabiiler) girecektir.

Bu kapının üzerinde “SEKAR” yazılıdır.

Dördüncü tabakada bulunan kapıdan şeytana uyan putperestler ve ateş­perestler girecektir. Beşinci kapıdan yahudiler girecektir.

Adı “SEİR” olarak yazılan altıncı kapıdan hristiyanlar girecektir.” de­dikten sonra Cebrail biraz durdu. Peygamber (s.a.v.) tekrar:

— Niçin yedinci kapıdan girenlerin durumunu bildirmedin? diye sor­du.

Cebrail (a.s.) kederli bir vaziyette:

— Ya Rasûlüllah bunu bana sorma! deyince; Peygamberimiz “söyle” diye ısrar etti.

Cebrail:

— Orada senin ümmetinden tövbe etmeden ölenler vardır, dedi.

Rivayet edildiğine göre:

“Hepiniz oraya (cehenneme) istisnasız gireceksiniz!” (Meryem/71) Ayeti indiğinde Peygamber (s.a.v.) ümmeti için duyduğu üzüntü ve endişe­den hüngür hüngür ağlamıştı.

Allah’ı bilen, hışmının şiddetini düşünen, O’ndan elbette ki korkar. Gelecekte azaba uğramamak için nefsinin azgın isteklerini engeller ve terbi­ye eder. Yapmış olduğu kötülüklerin üzerindeki perdeleri atarak, Allah’ın huzuruna getirilip, muhakeme sonucunda cehenneme atılması emredilme­den, İlâhî ahlâk esaslarına uyar. Nice ihtiyarlar vardır ki, “Ah ihtiyarlığım!” diye bağırır. Nice gençler vardır ki, “Ah gençliğim! diye bağırır. Nice kadın­lar “Ah rezaletlerim” diye çırpınır. Orada hepsinin gözleri ve bedenleri sim­siyah, belleri kırıktır. Orada ne büyüklere saygı gösterilir, ne küçüklere acı­nır ve kadınlar da çıplaktırlar.

Allah’ım, “bizi cehennemin ateşinden ve azaba sebep olan bütün vası­talardan koru! Bize acıyarak iyilerle birlikte bizi de cennetine koy! Ey aziz ve günahları bağışlayan Allah’ım, -hatalarımızı ört-! Bizi korkularımızdan emin eyle! Rahman ve Rahim olan Allah’ım, bizi huzurunda lezil etme!

Salat ve selam peygamberimiz ve onun yakınları ve ashabı üzerine olsun.