Allah Teâlâ’nın Cemalini Seyir

By | 18 Ağustos 2014

namaz-kildiran-seccade

 

Dua İle İlgili HadislerAbdurrahman b. Ebî Leylâ’nın Süheyb’den naklettiği bir hadiste Resûlullah (sallallâhu ‘aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuşlardır:

“Cennetlikler cennete, cehennemlikler de cehenneme girdiği zaman bir melek,

–         Ey cennetlikler! Allah’ın size bir vaadi vardı. Şimdi onu gerçekleştirmek is­tiyor, der. Cennetlikler,

–         O vaad de nedir? Yüce Allah bizim amel terazilerimizin sevap hanesini ağır getirtmedi mi? Yüzlerimizi ak etmedi mi? Bizi cehennemden çıkartıp cennetine sokmadı mı? diye karşılık verirler.

Bunun üzerine aradaki perde kaldırılır ve cennet ehli Allah’ı(celle celâiüh) seyre­derler. Nefsimi kudret elinde bulundurana yemin olsun ki, cennetliklere Allah’ın cemalini seyretmekten başka hiçbir şey bu kadar hoş gelmeyecektir.”

Enes b. Mâlik (radıyallâhu ‘anh) anlatıyor: “Cebrâil (‘aleyhi’s-selâm) Resûl-i Ekrem’in (sallallâhu ‘aleyhi ve sellem) yanına gelmişti. Elinde bir beyaz ayna, bu aynada da si­yah bir nokta bulunmaktaydı. Resûlullah (sallallâhu ‘aleyhi ve sellem),

–         Ey Cebrâil! Bu beyaz ayna da nedir? diye sordu. Cebrâil (‘aleyhi’s-selâm),

–         Bu beyaz ayna Cuma gününü, bu siyah nokta ise o gün kopacak olan kı­yameti temsil etmektedir. Cuma günü sana ve ümmetine tahsis edilmiş özel bir gündür. Bununla siz, sizden öncekilerden üstün oldunuz. Yahudi ve Hı- ristiyanlar bu hususta size tabidir. Cuma gününde öyle bir an vardır ki, o ana denk gelip de Allah’tan hayırlı bir işin gerçekleşmesi veya bir kötülükten ko­runmak için duada bulunan kişinin duasını Allah kabul eder. Biz melekler o güne “Yevmü’l-Mezîd” deriz.

Resûlullah (sallallâhu ‘aleyhi ve sellem) Cebrâil’e, Yevmü’l-Mezîd’in ne olduğunu sorunca Cebrâil (‘aleyhi’s-selâm) şöyle anlattı:

–         Allah (celle celâiüh) Firdevs cennetinde bir vadi yarattı. Burada miskten bir tepecik vardır. Cuma günü olunca bu tepecik peygamberlerin oturması için nurdan minberlerle donatılır. Onların arkasına, üzeri inci ve mücevherlerle süslenmiş, altından minberler üzerinde sıddîkler, şehidler ve salihler bulu­nur. Kur’an ehli kimseler de cennetteki odalarından çıkıp bunların arkasına geçer. Hep birlikte Allah Teâlâ’yı hamd ü sena ederler.

Sonra Allah (celle celâiüh) onlara,

–          Ne isterseniz isteyin, buyurur. Onlar,

–          Ey Rabbimiz! Senin rızanı istiyoruz, derler. Allah (celle celâiüh),

–          Ben sizden tam anlamıyla razıyım. Sizi cennetime soktuğum gibi daha birçok nimetimi de bahşedeceğim, buyurur. Daha sonra aradaki perde kal­kar ve Allah (celle celâiüh) onlara tecelli eder. Herkes onu görür. Bu nedenle on­lar için Cuma gününden daha hoş bir gün yoktur. Çünkü bu gün onlar için ni­metin fazlasıyla artırıldığı, zirveye ulaştığı gündür.”

Bir başka haberde ise şöyle anlatılmıştır:

“Allah Teâlâ cennetteki kulları için meleklerine,

–          Dostlarıma yemekler ikram edin, emrini verir. Bunun üzerine çeşit çe­şit yemekler getirilir. Cennetlikler yedikleri bu yemeklerin her bir lokma­sında ayrı bir lezzet bulurlar. Yemeklerini bitirdikten sonra Allah Teâlâ me­leklerine,

–          Bu kullarıma içecek ikramında bulunun, diye emir verir. Bunun üzerine onlara birçok içecek getirilir. Bu içeceklerin hiçbirinin tadı bir diğerine ben­zemez. Herkes içeceğini içtikten sonra Allah (celle celâiüh) onlara,

–          Ben sizin Rabbinizim! Size vaad etmiş olduklarımı yerine getirdim. Şimdi ne dilerseniz dileyin onu vereceğim, der. Cennetlikler,

–          Ey Rabbimiz! Biz senden sadece bizlerden razı olmanı istiyoruz, derler. Bunu iki veya üç kez tekrarlarlar. Allah (celle celâiüh) onlara,

–          Ben sizden razı oldum, ancak katımda bundan daha fazlası var. Bu gün sizlere, bu zamana dek yapılan ikramlardan daha büyük ikramlarda buluna­cağım, der. Bunun akabinde aradaki perde kalkar. İnsanlar, Allah’ın dilediği kadar kendisini seyrederler ve derhâl secdeye kapanırlar. Yine Allah’ın dile­diği bir müddet kadar secdede kalırlar. Onlara,

–          Başınızı kaldırınız, burası ibadet yeri değildir, denir. Cennetlikler Allah’ı gördükten sonra cennetin bütün nimetlerini unuturlar. Allah Teâlâ’yı gör­mek, onlar için bütün nimetlerden daha sevimli gelir. Sonra herkes yerine döner. Bu arada Arş’ın altından bu tepeciğin üzerine doğru beyaz miskten bir rüzgâr kopup gelir. Bu rüzgâr cennetliklerin ve onların binitlerinin başlarına saçılır. Herkes evine döndüğünde eşlerini bıraktıklarından daha güzel bulur­lar. Kadınlar da,

–         Sizler olduğunuzdan daha güzel bir şekilde geri döndünüz, derler.

Perdenin kaldırılmasından maksat, insanların Allah Teâlâ’yı görmelerini engelleyen perdenin kaldırılması demektir. Bu perde onların üzerindedir arada veya -hâşâ- Allah’ın üzerinde bir perde değildir. Cennetliklerin Allah Teâlâ’ya bakmasına gelince; bazıları bunu, Allah Teâlâ’nın ikramlarına bak­mak, olarak açıklamışlarsa da çoğu ilim ehli bunun bizzat Allah’ı görmek ol­duğunu söylemiştir. Tabiî ki bu görmek, Allah Teâlâ’nın dünyada şekilsiz ve benzer olduğunu bilmek üzerine olur. Yani 0 görüldüğünde bir şekle benze­mez. Akıl bunu idrak edemez.