RFID Çipleri Nelerdir ?
Uluslararası büyük firmalardan satın alınan eşyalar (bilgisayar, buzdolabı, çamaşır makinası mutfak eşyaları, vs.) ve giysiler RFID (Radyo Frekans Kimliği) çipleri taşımakta ve takip edilebilmektedir. Cep telefonları ve arabalar sürekli olarak izlenmektedir. Artık nüfus cüzdanları ve yemek tabakları da RFID çipleri taşımaktadır. Giysilere yerleştirilen çiplere nanomoleküller ile bir nanotüp yerleştirilebilir, gerektiği zaman bu tüp hareke geçirilebilir, içeriği vücuda enjekte edilebilir veya planlanan herhangi bir şekilde kullanılabilir. Yani araba ya da cep telefonu kullanmasak da yerimiz tespit edilebilir, üzerimizde taşıdığımız mikroçipler uydudan veya bir bilgisayardan yönlendirilebilir.
Bugün dünya çapında milyonlarca askeri personel “güvenlik” gerekçesiyle,- binlerce insan ise hükümetler tarafından “güvenlik” amacıyla mikro çiplenmiştir. Bazı politikacılar ve hükümet temsilcileri tüm tutuklu ve esirlerin “güvenlik” amacıyla mikroçiplenmesini istemekte, yine “güvenlik” için yeni doğan bebeklerin mikroçiplenmesini mecbur kılacak yasa önerileri getirmektedir. Bebekleri çiplemenin en kolay yolu aşılardır.
Yapay uzuvlara sahip insanlar, beyinlerine yerleştirilen bir tuz tanesi büyüklüğündeki elektronik implant sayesinde yapay kollarını ve bacaklarını hareket ettirebilmektedir ve bu mikroçip, o kişiyi uzaktan yönetmek için yeterlidir.
Nanoteknoloji ürünü diş protezleri, kemik tozu, implant ve Nanokompozit dolgu da ağızda bir tür çip görevi görerek, kişinin, merkezi bir bilgisayara otomatik olarak bağlanmasına ve zihin kontrolüne vasıta olabilir. Beyne, dizlere, omurgaya, çene kemiğine veya herhangi bir uzuva yerleştirilen implant, insanlarda korku, heyecan, halüsinasyon oluşturabilir, beynin bazı bölgelerini canlandırarak renkli görüntüler, yersiz duygular ve hareketlere sebep olabilir.
Amerika ve Avrupa’da özel tim eğitimi verilen köpeklerin dişlerine titanyum kaplama yapılarak bilgisayar aracılığı ile uzaktan yönlendirilmektedir. Beyinleri bilgisayar tarafından kontrol altında tutulan köpekler, terminatör gibi korku nedir bilmedikleri için, operasyonlarda özel timden daha başarılı olmaktadır. Dikkat çekici olan, metal kaplama yerine titanyum kaplama kullanılmasıdır. Bu durum “titanyum implant yaptıranlar da uzaktan yönlendirilebilir mi?” sorusunu akla getiriyor. Çünkü dokuları dolduran ve bir nano-nöro alıcı hale getiren titanyum birikintisi veya titanyum protezler nano bilgisayarlar (4. Nesil bilgisayarlar) için otomatik bağlanma yeri olabilir.
Ancak mikroçipler olmasa da, beyinlere mikrodalgalar ve dijital dalgalar ileterek aynı amaca ulaşmak mümkündür.
Toplumsal zihin kontrolü toplumu istenilen tarafa yöneltmek, dini, ahlakı, gelenekleri ve kültürünü çökertmek için yapılmakta, televizyondan
basma, reklamlardan dizilere kadar her şey bu amaçla kullanılmaktadır. Bugün müzik, sinema, gıda, ilaç ve sağlık endüstrisi, gen teknolojisi ve nano-teknolojinin insanlığı vahim bir sona doğru hızla sürüklediği çok açıktır.
Bilim adamlarına göre, psikotronik ve psikotropik teknoloji, atom bombasından daha tehlikelidir. Bu teknoloji, insanlardan her emri yerine getiren “zombi üretme teknolojisidir. Son yıllarda yapılan film, çizgi film ve bilgisayar oyunlarıyla insanlar, özellikle çocuklar bu teknolojinin hedeflediği amaca alıştırılmaktadır. Bu, sadece bir kişiye ya da küçük bir gruba değil, etnik bir gruba, bir millete veya bütün dünya nüfusuna karşı kullanılabilecek büyüklükte bir teknolojidir.
Bu alanda araştırma yapan bilim adamlarının ortak kanaatine göre Psikotronik silahların etkisinden konulabilenler yalnız inanç sahipleridir.
İnanan insanı ne hipnoz, ne de elektromanyetik dalga ile kontrol altına almak mümkün değildir. Bu çarpıcı fenomen, bütün araştırmalarda ve denemelerde ortaya çıkmaktadır. Katil olmayan, etki altında da öldürmez, haramdan kendini koruyan harama yaklaşmaz, yalancı olmayan yalan söyleyemez, hain olmayan ihanet edemez, imanlı insan küfretmez.
Örneğin bu denemelerden birinde hipnoz altındaki bir adama birisini öldürme emri verilmiş, ancak adam tam bıçağı saptayacakken koluna kramp girmiştir.
“Gerçek şu ki; şeytanın, inanan ve yalnız Rablerine tevekkül eden kimseler üzerinde bir hakimiyeti yoktur. Şeytanın hakimiyeti, sadece onu dost edinenler ve Allah’a ortak koşanlar üzerindedir.” Nahl Sûresi (99-100)
“İnsan Genom Projesi’nde çalışan ünlü Amerikalı araştırmacı Dr. Collins: “Mükemmel genetik yapımızda ‘Tanrı geni” adı verilen bir gen olduğu ortaya çıktı. Bu geni aktif olmayanların inançsız olduğunu tesbit ettik. Fakat şimdiye kadar yaptığımız araştırmalarda Tanrı geni’nin aktif hale gelmesini sağlayan dış bir etken bulamadık. Ne çevrede olan değişiklikler ne de kalıtsal nedenler ‘Tanrı geni”nin üzerinde etkili olmuyor. Tanrı geninin mucizevi bir şekilde aktif hale gelerek insanlarda inanç olgusunu meydana getirdiğini düşünüyoruz” diyor.
Sadece Allah (c.c.) aktif inanç genini inaktif hale geçirebilir ve sadece Allah’ın isteğiyle inanç geni aktif olabilir. “Allah dilediğini saptırır, dilediğine de hidayet verir. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.” (İbrahim Suresi 4)