Yalan Haber Yaymak ve Yalancı Şahitliğin Sonuçları ?

By | 3 Nisan 2015

Yalan Haber Yaymak ve Yalancı Şahitliğin Sonuçları ?Yalan Haber Yaymak ve Yalancı Şahitliğin Sonuçları ?

Fâsık, Kur’an’da iki yerde yalancı anlamında kul­lanılmıştır. Yalancının haberi, doğruluğu araştırılma­dan kabul edilirse, olumsuz bazı sonuçlar doğurur:

“Ey iman edenler! Eğer fâsıklardan (yoldan çık­mışlardan) biri, size bir haber getirirse, onun iç yü­zünü araştırın. Yoksa bilmeden (farkına varmadan) bir topluluğa fenalık edersiniz de sonra yaptığınıza pişman olursunuz.”

Bu ayet, o sırada müslüman olan Velid bin Ukbe hakkında inmişti. “Mustalıkoğulları bana zekât öde­medi. Beni öldürmek istedi.” diye haber getirmişti. Ancak, Mustalıkoğulları gelip gerçeği söylediler.

Özellikle yazılı veya görüntülü medyanın haberleri bu ayetin gösterdiği doğrultuda değerlendirilmelidir. Özellikle İslam ve müslümanlar hakkındaki medya­daki haber ve ithamlara itibar edilmemeli, bu konu­larda fâsık medyanın ancak yanıldığı zaman yanlışlıkla doğru haber yaydıkları unutulmamalıdır. Müslüman­ların ellerinde olduğu medyanın çoğu haberlerinin de, fâsıkların ulusal ve uluslar arası ajans kaynaklarından alındığı gerçeği göz ardı edilmemelidir.

İmam Kurtubi: Fâsık olduğu kesin olarak tespit olunan kimsenin haberleri geçersizdir, kabul edile­mez. Çünkü haber emanettir. Fısk ise, haberin ipta­linin (geçersiz olmasının) delilidir. Bu konuda İmam Cessas’ın tespiti şudur: “Ayette geçen “tahkik edin” emri, fâsığın şahitliğinin kabul edilmemesinin delili­dir. Çünkü şahitlik, bildiğini haber vermekten ibarettir. Fâsık olan kimsenin şahitliği kabul edilmediği gibi, diğer hususlardaki haberleri de kabul edilmez, iffetli kadınlara zina iftirasında bulunanlara Kuranda fâsık denmiştir. Çünkü böyleleri, toplumun aile yapısında derin yaralar açabilir. Yine, Kuranda ahde vefasızlı­ğın bazı örnekleri, fısk olarak değerlendirilir.