Tevbe Etmeyenlerin İlâcı

By | 6 Ağustos 2014

kuran

Tevbe Etmeyenlerin İlâcıTevbe Etmeyenlerin İlâcı
Ne için günaha devam ettiğini ve tevbe etmediğini bilmelidir. Bunun beş sebebi vardır ve herbirinin ayrı ayrı ilâcı vardır:
BİRİNCİ SEBEP: Âhirete inanmıyor veya şüphe ediyor. Bunun ilâcını Mülılikât kısmının sonunda Gurur bahsinde anlattık.
İKİNCİ SEBEP: Şehveti o kadar kuvvetlendirmiştir ki, arzularının terkini cna söylemeye dayanamaz. Lezzet ve zevki, kendini o kadar kaplamıştır ki, âhiret işinin tehlikesinden onu gafil tutuyor. İnsanların çoğunun perdesi şehvetleridir. Bunun için Resûlullah (sallâllahü aleyhi ve sellem) buyurdu: «Allahü Teâlâ Cehennemi
yarattığı vakit, Cebrâil aleyhisselâma “Bak”, buyurdu. Bakınca: “Yâ Rabbi, izzetine yemin ederim ki bunun nasıl olduğunu duyan buna girmez”, dedi. Scnra Allahü Teâlâ şehvetleri, arzuları Cehennemin etrafında yarattı ve “Bak”, buyurdu. Bakınca korktu ve “Cehenneme girmeyen bir kişi kalmaz”, dedi. Allahü Teâlâ Cenneti yarattı ve “Bak”, buyurdu. “Bunu duyup da bir an evvel buna kavuşmak istemeyen bir kişi olmaz”, dedi. Sonra Cennet yolunda olan mekkâ releri t aldatıcıları! ve acı işleri, Cennetin etrafında yarattı ve “Bak”, buyurdu. Bakınca, “İzzetine yemin ederim ki, yolundaki sıkıntıların çokluğundan kimse Cennete giremez”, dedi» (*).
ÜÇÜNCÜ SEBEP: Âhiret borç senedi gibidir. Dünya ise eldeki nakit para gibidir, insanın yaratılışı ise peşin paraya yatkın olup, senedin vadesi gözüne uzak gelir. Gözüne uzak olunca kalbine de uzak olur.
DÖRDÜNCÜ SEBEP: Mü’min olan, her gün tevbe etmek azmindedir, fakat yarına kadar te’hir eder, önüne çıkan her arzusu için, bunu yapayım, bir daha yapmam, der.
BEŞİNCİ SEBEP: Günahın Cehenneme götüreceği vâcib değildir tyâni muhakkak değildir!. Tevbe Etmeyenlerin İlâcı Belki afv olupabilir. insan ise kendisi için hüsni zan sahibidir. Şehvet kendisini kaplayınca, Allahü Teâlâ afveder deyip, rahmet ümid eder.
Ahirete inanmayanın bundan kurtuluş çaresini anlatmıştık. Fakat âhiret borç senedi ve peşini elden çıkarma ve gözden uzak olan âhireti, gönülden de uzak tutmanın ilâcı, geleceği muhakkak olan şeyi, gelmiş bilmektir.
Şöyle ki: Gafleti bırakıp öldüğünü gözünün önüne getirmelidir. Bu ise bugün, belki şu anda da olabilir ve o borç senedi nakit para olur. Eldeki para ise elden çıkar, rüya gibi olur. Eğer bütün lezzetlerini terk edemiyorsa, bir saat şehvet ve arzularına sebredemediği hâlde, Cehennem ateşine nasıl dayanabileceğini, Cennet lezzetlerinden ayrılığa nasıl tahammül edebileceğini düşünmelidir. Hasta olsa ve soğuk sudan daha çok sevdiği şey olmasa, bir Yahudi doktor kendisine bu su sana zarar verir, dese, iyi olmak arzusuyla, o kadar istediği hâlde, suyu içmez. O hâlde, Allahü Teâlâ’nın ve Be sûlü’nün (sallâllahü aleyhi ve sellem) buyurması ile, ebedî padişahlık ümidi için şehvetleri terketmek daha iyidir.
Tevbeyi yarma bırakana, «Tevbeyi yarına bırakıyorsun, ama yarının gelmesi senin elinde değildir. Belki gelmez ve helâk olursun!» demelidir. Bunun için hadîsi şerifte, «Cehennemdekilerin çoğunun feryadı tehir etmek sebebiyledir», buyuruldu. Yarın yaparım diyene, «Bugünkü tevbeyi, niçin yarma bırakıyorsun? Eğer bugün şehvetini terketmen sebebi ile sana zor geliyorsa, yarın da böyle olacaktır. Çünkü Allahü Teâlâ, şehvetleri terketmek daha kolay olan bir gün yaratmadı. Sen, şu ağacı kökünden sök dedikleri kimsenin, «Bu ağaç kuvvetlidir, ben zayıfım, durayım, seneye sökerim», diyen kimse gibisin. Ey ahmak! Bir dahaki sene daha kuvvetli olur, sen ise daha çok kuvvetten düşersin, derler. Şehvet ve arzu ağacı her gün daha çok kuvvetlenmekte, kök salmaktadır. Onu nasıl sökersin? Sen ise yapmamak sebebiyle her gün daha çok kuvvetten düşersin. Ne kadar acele edersen o kadar kolay olur», demelidir. Tevbe Etmeyenlerin İlâcı
«Ben mü’minim, Allahü Teâlâ mü’minleri afveder», sözüne güvenene, «Afvetmeyebilir de», deriz. İyi ameller yapmayınca iman da zayıflar ve ölüm zamanında, sekerâti mevtin fırtınasında temelinden yıkılır, gider. Çünkü iman, suyunu iyi amellerden alan bir ağaç gibidir. Suyu kesilince kurumak tehlikesiyle başbaşa kalır. İyi amelsiz ve birçok günahlar içerisindeki iman, birçok hastalıkları olan hastaya benzer. Her an helâk olma korkusu vardır.
Eğer iman selâmeti ile ölürse, afvedilmesi de azâb olunması da mümkündür. O hâlde bu ümidle oturmak ahmaklık olur. Böyle olan kimse, her şeyini kaybetmiş, çoluk çocuğunu aç bırakmış ve «Belki bir harabeye giderler, bir hazine bulurlar», diyen kimseye benzer. Yahut da şehirde olan bir kimsenin, o şehri yağmaladıkları zaman kıymetli şeylerini gizlemeyip, evi öylece terkedip ve «O zalim benim evime geldiği zaman belki ölür, yahut eve girmez, yahut kör olur», demesine benzer. Bunların hepsi olabilir. Afvoluna bilme de bunun gibidir. Fakat buna güvenmek ve tedbir almamak, tevbe etmemek ahmaklık olur.