Telkin

By | 5 Kasım 2014

telkinTelkin: Cenaze kabre konduktan sonra ve başında Kur’an okuma da tamamlandıktan sonra, kalabalığın orayı terk edip geride kalan bir kimsenin kabrin başında yüksek sesle ve ölüye hitaben iman esaslarını hatırlatması işleminin adıdır.
Hadiste geçen “mevtâkum” (ölüleriniz) ifadesinden; alimlerin çoğunluğu tarafından, “ölmek üzere olan kimse” şeklinde anlaşılmış ve bunlar telkinin sadece ölüm döşeğindeki hasta için olduğunu, definden sonraki telkinin meşru olmadığını söylemişlerdir. Fakat ölülere telkin yapmayı ifade eden Ebu Ümâme hadisi zayıf olduğu için metruktur. Çünkü ölülerin, dirileri duyamayacağı; Rûm: 30/52, Fâtır: 35/22’de geçmektedir. Ayrıca Hz. Peygamber (sallallâhu aleyhi ve sellem)’in Bedir’de Ehl-i Kalibe’ye yapmış olduğu hitap da, aslında sahabilerine vaaz ve nasihat şeklindedir. Bunun yanı sıra İmam Şafii ile İmam Ahmed, hadisteki “ölüler” ifadesinin zahiri manasını esas alarak ölülere telkin yapılabileceğini söylemişlerdir.Bazı Hanefi alimleri ise, bu konuda açık bir hüküm bulunmadığını, yani ölü defnedildikten sonra telkin vermenin tavsiye edilmediği gibi yasaklanmadığını da ileri sürmüşlerdir. Hanefi mezhebinde mükelleflik yaşına girdikten sonra ölen kimsenin mezarı başında telkin verilmesi meşru görülmüştür. “Telkin yapılmaz”, “Ne yapın denir, ne de yapmayın” diyen Hanefi fıkıhçıları da vardır.Ölmek üzere olan kimseye, ahiret hayatına yönelik olarak yapılan en güzel iyilik, telkin yapmaktır. Telkin için Lâ ilâhe illallah’ (AlIah’tan başka İlah yoktur) ifadesinin seçilişi, onun; İslâmî zikirler içerisinde tevhidi ifade eden, şirki reddeden en üstün ve en şerefli zikir oluşundandır. Yasin suresinin seçilişi ise onun; Kur’an’m kalbi ve öğüt için yeterli olmasındandır. “Ölüm anında bu sözü tekrarlayan ölen kimse, imanlı olarak gider.