Taaddüt (Çok Evlilik)

By | 22 Ekim 2014

evlilik2“Doğru” ve “yanlış” yargısını okuyuculara bırakarak, bu ve bundan sonraki konuların sadece İslâmi naslardaki çözümlemesini yapmakla yetineceğiz.
Bir Müslüman bu konuda herhalde şöyle düşünür:
“Taaddüd-i-zevcat” erkeğin dörde kadar kadmla evlenmesi anlamına gelen İslâmi bir terimdir. Batılılar buna daha geniş  ile “poligami” derler. Dolayısı ile “taaddüd-i zevcât”  “poligami” da değildir.
Allah (c.c.) Kuran-ı Kerîm’de kadınlardan söz eden surenin başında, insanları “bir nefis”ten yarattığım hatırlattıktan sonra  velisi olduğunuz mal sahibi yetim kızlarla evlenmek onlara haksızlık yapmaktan korkarsanız, onlarla değil de hoşunuza giden başka kadınlarla ikişer, üçer ve dörder evlenebilirsiniz. Eğer aralarında adaletsizlik yapmaktan endişe ederseniz, bir tane almalısınız ya da sahibi olduğunuz cariye ile yetinmelisiniz. Sapmamanız için en uygun olan budur…”
buyurur. Aynı surenin daha sonraki bir ayet-i kerîmesinde de yine adalet emredilerek “Siz uğraşsanız da adaleti hakkıyla uygulayamayacaksınız, bari büsbütün birine meyledip de öbürünü askıya almayın…” buyurur. İşin münakaşasına girmeden önce bu ayetlerden neyin anlaşıldığını görelim:
1. Kadım da erkeği de Allah yaratmıştır. Yani her ikisi de Allah’ındir. Onlara dilediği gibi hükmetmesine kimsenin müdahale etme hakkı yoktur. İnsanlar bunu kabul ederler ya da etmezler.
2. Birtakım adaletsizlikler ve zaruretler söz konusu olduğunda, insanı yaratan Allah, erkeğin dört kadına kadar evlenmesine izin vermiştir.
3. Birden fazla kadınla evlenmesi halinde, aralarında adaleti gözetemeyeceğini bilen erkek, bir tane ile yetinecektir. Adaleti sağlayan şey hukuktur. Bugün için böyle bir evliliği kabul eden bir hukukumuz yoktur. Öyleyse bugün bizim toplumumuzda birden çok kadınla evlenen erkeğin adaleti sağlamaktan endişe etmesi değil, kesinlikle sağlayamayacağı bilinmektedir. Çünkü meselâ kocanın ölmesi durumunda onun her şeyini birinci hanımı alacak İkincisi hiçbir hak iddia edemeyecektir. Öyleyse böyle bir toplumda çok mücbir sebepler olmadıkça ikinci bir hanimin evlenmek Kuran’ın da istemediği bir şeydir.
4. Erkeğin, hanımları arasında fiili ve kalbi ile denklik kurupj tam adil olması mümkün değildir.
5. Bu takdirde kalbi birisine meyletse bile, fiili ile aralanan ayırıp birini terk edilmiş bırakmayacaktır.
tindi; Allah’ın varlığına, gücüne, bilgisine ve adaletli olduğunu kesinkes inanan bir insan, ilk bakışta normal değil gibi görülen hu uygulamanın, Allah’ın emri olduktan sonra, hiç de anormal İm tarafının olmadığını anlayacak ve düşünmeye gerek duymadan pir. bunu olduğu gibi kabullenecektir. Çünkü Allah Hakîm’dir,  her yaptığı yerli yerindedir ve en uygun olanıdır. Eğer inanmaya rağmen kalbinde hâlâ bir “acaba!” dolaşıyorsa, işin başına ve Allah’ı yeni baştan tanıması ve bunu doğru  anlaması gerekir. Çünkü tanımada ve anlamada bir hata var . Yani insan Allah’ı eleştirme gücüne sahip değildir ki,  dinde böyle bir hak görebilsin. Nasıl davranması gerektiği o mu yarattığı insana soracaktır, yoksa yarattığı insan mı Ona araktır? Yine insan, Allah’ın her yaptığı işin hikmetini anlayalı ek güçte de değildir ki, bunun isabetsiz olduğunu görebilsin. Görüldüğü gibi Müslüman için problem yoktur. Mesele Allah ’ ın uygulamasıdır, deyince her şey biter.
insan Allah’a inanmıyorsa ya da bulanık biçimde inanmasa ne olacaktır? Ona da, bu meseleden önce Allah tanıtılır.  iyi tanıyabilir ve onun naslanı doğru anlayabilirse, onun fumu da aynı olacaktır.konunun bir yönü budur ama bir de öbür yönü vardır: Müslüman Allah’ın hükmüne inanmakla beraber, Hz. İbrahim Peygamber gibi, O’nun söylediklerini kalbinin tırmalanmadan kabul hini ve doğruluğuna, gözüyle görmüş gibi inanmasını ister.Düşünme gücü sağlam olan ve ön yargılar taşımayanlar,  bunun isabetliliğini bulabilirler:
önceki başlık altında kadınla erkeğin eşit oldukları  yönleri anlatmış ve farklı oluşlarının onlara farklı yükleyeceğini söylemiştik. Pozitif elektrik taşıyan kablo feylon elbise ile izole edilir, çünkü onun tabiatı onu gerektirir.