+ Hicrî ayların dokuzuncusu, üç ayların sonuncusu ve farz olan orucun tutulduğu aydır.
Ramazan orucu, Hicretin ikinci yılı Şaban ayının onunda kıble Kâbe’ye döndürüldükten bir buçuk sene sonra farz kılınmıştır. Resulullah {Sallallahü Aleyhi ve Sellem) dokuz yılda dokuz Ramazan orucu tutmuştur. Dinin farz hükümlerinden biri olduğu için farz olduğunu inkâr eden küfre girer.
Ramazan ayının önemiyle ilgili Allahü Teala şöyle buyuruyor:
“Ey iman etmiş olan kimseler! Sizden önce geçen (peygamberlerin ümmet)ler(i) üzerine (farz olarak) yazılmış olduğu gibi, sizin üzerinize de o (ramazan ayındaki) oruç (farz olarak) yazılmıştır. Tâ ki siz (açlık yardımıyla günahlardan) hakkıyla sakmabilesiniz.”1
Her ümmete Ramazan ayında oruç tutmak farz kılınmış, fakat hepsi de bunda sapıklığa düşmüşlerdir.
Said bin Cübeyr {Radıyallahü Anh) der ki: “Bizden öncekilerin orucu yatsıdan başlar, ertesi günün akşamına kadar devam ederdi. İslam’ın ilk devirlerinde de oruç böyle idi.”
+ Ayrıca, Ramazan ayının önemiyle ilgilibir kudsi hadiste geçtiği üzere Allahü Teala’nın: ,
“Oruç, Benim içindir; onun mükâfatım Ben vereceğim” buyurarak, kendi zatına tahsis etmiş olduğu oruç ibadetinin bu ayda tutulmuş olması, 1.000 aydan daha hayırlı bir gece olan Kadir gecesinin bu ay içinde gizlenmiş olması, Ramazan ayının faziletini anlatmaya yeterli delildir. Ramazan ayı kendisine verilen özel önemden dolayı, ayların sultanıdır. Onun için Ramazan ayına “onbir ayın sultanı” denilmiştir.