Ebu Hureyre (radıyallâhu anh)’dan rivâyet edildiğine göre, Peygamber (sailailâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmaktadır:
“Allah’a ve ahiret gününe iman eden kimse, misafirine ikramda bulunsun. Yine Allah’a ve ahiret gününe iman eden kimse ise, ya hayır söylesin ya da sussun.”
Alimler, misafirliğin hükmü hususunda ihtilaf etmişlerdir. İmam A’zam, İmam Şâfiî, İmam Mâlik ve diğerlerinden oluşan) cumhura göre; misafirlik, sünnettir. Çünkü misafirlik, yüce ahlâktan, İslam adabından, peygamberlerin ve salih kimselerin ahlâkındandır. Cumhur, buna, misafirine hediyesini ikram etsin” ifadesini delil olarak getirmişlerdir. Bu da ancak kişinin kendi isteğiyle gerçekleşir. Çünkü ç«ikram etsin» ifadesi, iyi davransın demektir.
Bazıları ise bu konuda gelen hadislerin dış görünüşüne bakarak misafirliğin vacip olduğu ile ilgili görüşü te’vil edip bunun, İslam’ın ilk yıllarında geçerli olduğunu belirtmişlerdir.
Leys ile İmam Ahmed ise bir gün bir gece olan misafirliğin vacip olduğunu ileri sürmüşlerdir.
“Eğer bir kavme misafir olur da sizin için yapılması gereken ikram ve ağırlama ile ilgili işlerin yapılmasını hizmetçilerine emrederlerse bunu kabul edin. Bunu yapmazlarsa kendilerine yaraşan misafir hakkını onlardan alın” (Ebu Dâvud, Et’ime 5 (3752) hadisini delil olarak getirmişlerdir.
Misafir kabul etmenin; şehirde oturanlara ve bedevilere mi, yoksa sadece be¬devilere mi vacip olduğu meselesinde ihtilaf vardır. Hadislerin dış görünüşü, bunun, genel olduğu doğrultusundadır.
Ebu Şureyh el-Adevî (radıyallâhu anh)’dan rivâyet edilmiştir:
“Peygamber (sallallâhu aleyhi ve sellem) konuşurken kulaklarım duydu ve gözlerim gördü. Peygamber (sallallâhu aleyhi ve sellem):
– ‘Kim Allah’a ve ahiret gününe iman ediyorsa, misafirine, hediyesini ikram etsin’ buyurdu. Sahabiler:
Ey Allah’ın Rasulü! Misafirin hediyesi nedir?’ diye sordular. Peygamber (sallallâhu aleyhi ve sellem):
– ‘Misafirin bu ziyaretine karşılık dünyada hak ettiği) hediyesi, ev sahibinin hediyeleriyle geçen bir günü ve gecesidir. Misafirlik, üç gündür. Bundan fazlası ise misafire bir sadakadır.
Misafirin ağırlanma müddetiyle ilgili bu hadis üç şekilde tefsir edilmiştir:
1. Misafire bir gün bir gece özel olarak hazırlanan yemekler sunmak suretiyle ikramda bulunulmalı. İşte hadisin metininde geçen câize hediyeden maksat, budur. Eğer bu câize, misafire sunulmazsa ona ikram etmiş olunmaz.
Fakat misafire her günkü yenilen mutat yemeklerden yedirilmeli. O zaman evde üç gün misafir edilir. Onu bu şekilde üç gün misafir etmekle misafire ikram etme görevini yerine getirilmiş olunur.
2. Misafiri üç gün üç gece misafir ettikten sonra ona yolculuğunda bir gün bir gece yetecek şekilde özel bir yemek hazırlayıp azığına konulmalı. İşte onun câizesi budur. Bu yapılmadığı takdirde misafire ikram edilmiş olunmaz.
3. Ev sahibi olarak bir gün bir gece misafirle çok yakından ilgilenilmeli. Ona özel hazırlanmış yemekler sunmakla ve sohbetinde bulunmakla ağırlanmaya çalışılmalı. İşte onun câizesi budur.
Bundan sonraki iki gün içinde ise onun için mükellef sofralar sunulmaya gerek yoktur. Mutat yemekler sunmakla yetinilebilir. Misafire karşı görev bu şekilde yerine getirilmiş olunur. Bu, İmam Mâlik’in görüşüdür.