Mevkisinden Veya Malının Çokluğundan Kocaya Karşı Büyüklenmek

By | 14 Eylül 2014

hac-umre-seti

 

kibirlenmekKadınların, mü’minlerin annesi olan Hatice radıyallâhu anh’dan ders ve ibret almaları gerekir. O, mal ve şeref sahibi birisi olduğu gibi aynı zamanda Resûlullah’ı ticaretinde çalıştırıyordu. İnsanlar Ona ‘Kureyş kadınlarının efendisi’ lakabını vermişlerdi. Resûlullah sallallâhu aleyhi vesellem ölümünden sonra Onun anılarını anlatır ve Ona övgülerde bulunurdu. Hatta yine bir gün Ondan bahse­derken Aişe radıyallâhu anh’nin kıskançlığı tutar ve Nebi sallallâhu aleyhi vesellem’e şöyle der:

“Bu kırmızı yanaklıdan ne kadar çok bahsediyorsun. Hâlbuki Allah azze ve celle seni ondan daha hayırlısı ile değiştirmiştir.” Bunun üzerine Nebi -sallallâhu aleyhi vesellem- “Allah azze ve celle beni Ondan daha hayırlısı ile değiştirmemiştir. İnsanlar beni inkâr ederken O bana iman etti, beni yalanlarlarken O beni tasdik etti, beni mallarından mahrum etmeye çalışırlarken O malı ile bana destek oldu. Ve Allah azze ve celle Onun vesilesiyle beni evlatla rızıklandırdı.”

Açıklama:

Koca her ne kadar mevki, mal ve ilmi kariyer bakımından aşağıda olsa da onun, hanımı üzerindeki hakkı tüm bunlardan daha büyüktür. Kadının kocasının rızasını ve sevgisini kazanması için ona karşı mütevazı davranması ve herhangi bir münasebetle aralarındaki bu farkları ona hissettirmemesi gerekir.

Son olarak bilmemiz gerekir ki mü’minlerin annesi Hatice -radıyallâhu anh- Nebi -sallallâhu aleyhi vesellem-’den on beş yaş daha büyüktü ve başlangıcından beri davetin yükünü onunla beraber yüklenmişti. Hatta çok malı olan ve refah içinde yaşayan o kadın Kureyş’in müslümanlara eziyetinden ve ambargosundan sonra Resûlullah ile beraber kurak arazide yaşamaya razı olmuş ve onunla bir­likte açlığın acısını tatmıştır. İşte ne kadar mal, makam ve mevki sahibi olsa da bir kadının kocasına karşı böyle olması gerekir. Şunu iyi bil ki, erkeklerin en çok hoşlanmadığı hatta nefret ettiği kadınlar inatçı ve kibirli kadınlardır.

Bir hanımın şu hakikati çok iyi bilmesi gerekir; normal bir erkek, kocasından daha yüksek sesle konuşarak erkek gibi davranan, her şeyi tartışma mevzusu ya­pan, kocasının isteklerine muhalefet edip onun söylediklerine ve düşüncelerine karşı çıkan kadınları sevmeyecektir. Onu boşamasa da onunla isteksiz, kederli ve somurtkan bir şekilde yaşayacaktır. Böylece kendi kendisini kocasının yüzünde neşe ifadesi görmekten ve güzel muamelesinden mahrum ettiği gibi evini de sıcak ve şefkatli bir ortamdan mahrum bırakmış olacaktır. İster boşanma ile ço­cuklar ortada kalsın, ister dul kalmasıyla kendini kedere boğsun isterse de günlük çekişmelerin ve hararetli tartışmaların yükseldiği bir evde kalsın bu davranışıyla her halükarda zarar eden kendisi olacaktır.

Bir hanımın kocasına eza vermesi veya duygularını yaralaması asla uygun bir davranış olamaz. Bir hadiste şöyle buyrulmaktadır: “ Eğer dünyada iken bir kadın kocasına eza verirse hurilerden olan zevceleri ona şöyle derler: ‘Allah seni öldürsün, ona eza verme o senin yanında sadece bir misafirdir ve senden ayrılıp bize gelmesi yakındır.