Nakledilmiştir ki, Resulullah (S.A.V.) düş’ünde, Hak Teâlâ’nm kendisine:
— «Mekke’yi fethet!» dediğini görmüştü. Peygamberimiz Hüdeybiye gazasından dönünce sahabeden on dört bin kişi topladı. Mekke’ye geldi. Mekke halkı da asker toplayıp onlara karşı çıktılar. Savaş ettiler. Hak Teâlâ Hazretleri onları bozdu. Mekke’nin Beyi Ebû Süfyan geldi, Müslüman oldu.
Sabah namazı vakti gelmişti. Mü’minler, Resulullah (S.A.V.)’in abdest suyundan içerler ve yüzlerine sürerlerdi. Ebû Süfyan, Hâzret-i Ömer (R. Anh)’a:
— «Muhammed, Bey mi oldu?» diye sordu.
Hazret-i Ömer de:
— «O’na beylik gerekmez. O Hak Peygamberdir, O’nun için saygı gösterilmektedir!» dedi.
Ebû Süfyan Resulullah (S.A.V.)’e Mekke’de iken çok saygı gösterirdi. Cenge gittiği zaman da, evinde de en çok onu sever, sayardı.
*
Hazret-i Muhammed (S.A.V.):
— «Her kim Ebû Süfyan’m evine girerse, veya kendi evinin kapısını kaparsa veya silâhını elden bırakırsa ona dokunulmayacaktır!» dedi.
Nakledilmiştir ki Hazret-i Resulullah (S.A.V.) Mekke’yi fethedince Ashâb-ı Güzin (Rıdvanüllahi Teâlâ Aleyhim Ecmaîn) Hazretleri, Resulullah (S.A.V.)’i ellerinin üstünde Mekke’ye götürdüler. O da Kabe’nin kapısına çıktı. Kapının iki tarafına yapışıp
Kureyş’e:
— «Beni nice bilirsiniz?» diye sordu.
Kur ey ş:
— «Sen bizim Kerîm kardeşimizsin!» dediler. O zaman Hazret-i Peygamber dedi ki:
— Şimdi, Yûsuf Peygamber kardeşlerine ne dedi ise, ben de size onu söyleyeceğim:
«Bugün sitem ve kusur bulma, ayıplama yoktur.» (Yûsuf sûresi, âyet: 92) dedi.
Sonra Kabe kapısından yere indi.
*
Rivayete göre, İbni Abbas şöyle demiştir:
— Hazret-i Resulullah gelip Ebû Süfyan’a: «Lâ tesribe aleykümülyevm» âyetini hatırlattığı zaman Ebû Süfyan da bu âyeti tekrar etti. O zaman Hazret-i Resulullah (S.A.V.):
— «Hak Celle ve Alâ Hazretleri seni ve sana öğreteni de yarlıgasın!» dedi.
Bu gaza Hicret’ten sekiz yıl sonra olmuş idi.