Küçük Ve Büyük Günahlar

By | 6 Ağustos 2014

feraceler

Batıl Ve Günah KonuşmakKüçük Ve Büyük Günahlar
Bil ki, günaha tevbe edilir, günah ne kadar küçük olursa, devamlı olmadığı müddetçe, iş o kadar kolay olur. Hadîsi şerifte geldi ki: «Farz namazları büyük günahlar hariç, bütün günahlara kefarettir. Cum’a namazı, büyük günahlar hariç, bir dahaki cum’aya kadar bütün günahlara kefarettir» t1). Allahü Teâlâ, «Büyük günahlardan sakınırsanız, küçüklerini afvederim» (2), buyuruyor. O hâlde büyük günahların hangileri olduğunu bilmek farzdır. Ashâbı kirâm (aleyhimürrıdvân) bu hususta değişik söylediler. Bir kısmı yedidir, bir kısmı daha fazladır, bazısı daha azdır dediler. İbn Ab bas, İbn Ömer’den (radıyallahü anhümâ) işitti. Buyurdu ki: «Büyük günahlar yedidir. Yedi olması sebebiyle yetmişe yakındır».
Kûtü’lKulûb kitabım yazan Ebû Tâlibi Mekki buyuruyor: «Sa hâbenin bildirdiği hadîs ve sözleri topladım. Büyük günahlar on yedidir:
Dördü kalbdedir. Birincisi küfür. İkincisi küçük olsa bile bir günaha devam etmek. Meselâ, bir kimse daima bir kötülüğü yapar ve kalbine bir defa tevbe etmeyi getirmez. Üçüncüsü, Allahü Teâlâ’ nın rahmetinden ümidini kesmek. Dördüncüsü, Allahü Teâlâ’nın mekrinden emin olmak. Ben mekri İlâhîden eminim deyip durmak gibi.
Dördü dilledir: Birincisi yalan yere şâhidlik yapmaktır. Çünkü bunda hak (doğrul yanlış ve bozuk gösterilir. İkincisi kazfetmektir
ltemiz bir kimseye zina yapıyor demekl. Çünkü bunda hâd cezası vâcibdir. Üçüncüsü yalan yere yemin etmektir. Çünkü, bununla bir kimsenin malını ve hakkını alır. Dördüncüsü sihir yapmak. Bu da dil ile söylenen sözlerle olur.
Üçü mide ile ilgilidir. Birincisi sarhoş eden herhangi bir şeyi içmek. İkincisi yetim malı yemek. Üçüncüsü faiz yemek ve faiz vermek.
İkisi fere ile ilgilidir: Biri zina, diğeri livâtadır. Küçük Ve Büyük Günahlar
İkisi el ile ilgilidir: İnsan öldürmek ve hâd cezasına sebep olacak şekilde hırsızlık yapmak.
Biri ayakla ilgilidir: Bu da harpte düşman karşısından kaçmaktır. Bir Müslümanm iki, on Müslümanın yirmi kâfirden kaçması böyledir. Bu orandan fazla olursa kaçmak câizdir.
Biri de bütün vücûdla ilgilidir. Bu da anne ve baba hakkıdır».
Bunu buyurmalarının, bildirmelerinin sebebi de, bazıları bunda had cezası var dedikleri, bazıları da Kur’ânı Kerim’de, ana  baba hakkı için büyük tehditler vardır, dedikleri içindir. Bu hususta geniş bilgiyi İhyâu Ulûm kitabımızda verdik. Bu kitapta uzun uzun anlatamayız. Bunlan bildirmekten maksat bu büyük günahlardan çok sakınmaktır.
Farzları küçük günahlara kefaret dediysek de, küçük günaha devam, büyük günah olur. Hiç şüphe yoktur ki, bir kimsenin bir gram gümüşünü almak, geri vermedikçe zulümdür ve devamlıdır. Velhâsıl, Allahü Teâlâ ile kendi arasında olan günahlar, halka zulmetmekten afvedilmeye daha yakındır. Hadısi şerifte, «Günah defteri üçtür, buyuruldu: Biri, afvedilmeyen günah defteridir. Bu, şirktir. Diğeri afvedilen günahlar defteridir. Bunlar da kul ile Allahü Teâlâ arasındaki günahlardır. Diğeri de ihmal edilmeyen defterdir. Bu da kulların hakkım yemektir. Zulüm ve gasbdır» i1).
Bir Müslümana eziyet veren her şey bu kısımdadır, ister nefsine, ister malına, ister mürüvvetine, ister makamına ve ister dinine olsun yine böyledir. Bir kimsenin bir bid’ate insanları çağırıp, dinlerini çalması veya bir kimsenin toplantılarda insanları günah işlemeye cesaretlendirecek sözler söylemesi bu kabildendir.
Küçük Günah Ne İle Büyük Olur?
Küçük günahlar, afvedilmesi daha çok ümid olunan günahlardır. Fakat bazısı, bazı sebeplerle büyük olur ve tehlikesi de o derece artar: Bunlar altıdır:
1 Küçük günaha devam etmektir. Meselâ bir kimsenin devamlı gıybet etmesi, yahut devamlı ipek giymesi, yahut devamlı çalgı âletleri dinlemesi gibi. Çünkü devam eden bir amel kalbi iyice nurlandırdığı gibi, böyle günahlara devam da kalbin kararmasına büyük te’sir eder. Bunun için Resûlullah (sallâllahü aleyhi ve> sellem) buyurdu: «Az da olsa, işlerin en iyisi devamlı olanıdır» (M.
Bu, daima bir taş üzerine damlayan su gibidir. Elbette bir gün taşı oyar. Eğer o suyu bir defada o taşın üzerine dökselerdi, o kadar te’sir etmezdi. O hâlde küçük günaha mübtelâ olan istiğfar ve pişman olmak ile afvı cihetine gitmeli, bir daha yapmayacağına azmetmelidir. Hattâ, «Büyük günah istiğfar ile küçük; küçük günah ısrar ile 1 devamlı yapmak ilel büyük olur», demişlerdir.
2 — Günahı küçük görmek ve hakaret gözü ile bakmaktır. Küçük günahı büyük tutmak, imandan ve korkudandır. Bunlar ise kalbi, günah karanlığından, çok te’sir etmesinden korur. Küçük tutmak ise gafletten ve günah işlemeye yakın olmaktan doğar. Bu ise, günahın kalb ile ilgisi olduğunu gösterir. Halbuki her şeyden maksat da kalbdir. Kalbe fazla te’sir eden şey daha büyüktür.
Hadîsi şerifte, «Mü’min günahını, üstünde bir dağ gibi görüpr üzerine düşeceğinden korkar. Münâfık ise, sinek gibi burnuna konup uçacak şekilde görür» (2), buyuruldu.
Demişlerdir ki: «Afvedilmeyen günah, kulun hafif gördüğü, keşke günahlarım hep böyle olsaydı, dediği günahtır». Peygamberlerden birine vahiy geldi ki: «Günahın küçüklüğüne bakmayın, onu büyük bilin ve yapmayın». Allahü Teâlâ’nın Celâlini daha iyi bilene, küçük günah da daha büyük görünür. Ashâbı kirâm’dan biri buyurur: «Siz öyle işler yapıyorsunuz ki, onu tüy gibi hafif biliyorsunuz, biz ise onların herbirini bir dağ gibi biliriz». Velhâsıl, Allahü Teâlâ’nm gazabı bir günahta gizlidir. Belki de senin, hafif gördüğün bir günahta olabilir. Nitekim Allahü Teâlâ, «Siz onu hafif sayıyorsunuz, halbuki o Allah’ın indinde büyüktür» (3), buyuruyor. Küçük Ve Büyük Günahlar
3 — Günahına sevinir, onu bir ganimet ve fetih bilir, onunla övünür. Hattâ mektubunda, filânı aldattım ve malını aldım. Ona hakaret ettim; sövüp saydım. Utandırdım. Mahcûb ettim. Münazarada onu perişan ettim der. Böyle kendini helâke götüren şeylere sevinen ve övünenin bunlar, kalbinin kararmış olduğunu gösterir. Helâk ise bundan başlar hakkında bir yardım sanır ve bunun imtihan ve istidrâc [ağır ağır helâke gitmek! şeklinde olup helakine sebep olabileceğinden korkmaz.
5 — Günahını söylemek ve Allahü Teâlâ’mn günahını örtmesini kendinden kaldırmak. Bu şekilde, bir başkasını da aynı günahı yapmasına teşvik edici olabilir, teşvik ve günah mes’uliyeti kendinde olur. Eğer açıkça bir kimseyi günaha teşvik ediyorsa öğrenmesi ve yapması için gereken sebepler hazırlıyorsa bunun mes’uliyeti daha da büyüktür. Geçmiş din büyükleri, «Bir Müslümanın bir Müslümana yapacağı en büyük hainlik, günahı onun gözünde küçük göstermek, hafife aldırmaktır», buyurdular.
6 — Âlim ve herkese rehberlik yapan kimsenin günah işlemesidir. Onun yapması başkalarını cesaretlendirir ve «Yapılmayacak olsa, o yapmazdı», derler. Meselâ bir âlimin ipek elbise giymesi, sultanın yanma gidip, onun malını kabul etmesi böyledir. Münazara esnasında karşısındakine deli veya akılsız demek, arkadaşları arasında bir şeyi başa kakmak, malının, parasının çokluğu ile övünmekle, bütün talebe de kendisine uyar ve onlar da bu hususta hocalık ve önderlik yapmış olup başkalarını kendilerine uydururlar. Herbirinden bir kasaba mahvolur. Çünkü herbirine bir şehir, bir kasaba halkı inanmaktadırlar. Şüphesiz hepsinin vebâli, sebep olan o kimsenin defterine yazılır.
Bunun için buyurmuşlardır: «Öldüğü zaman günahı da ölen Ikesileni kimse ne bahtiyardır». Böyle yapan kimsenin günahı ise, ölümünden sonra belki bin sene daha devam eder. Beni İsrâil âlimlerinden biri tevbe etti. O zamanın peygamberine şöyle vahiy geldi: «Ona de ki, günahın benimle senin aranda olsaydı, afvederdim. Şimdi sen tevbe ettin. Yoldan çıkardığın kimseler ise, o hâldedir, onların hâli ne olacak?».
Bunun için âlimler tehlike ve korkudadır. Onların bir günahı bin olur ve iyi amelleri de böyle bin kat olur. Çünkü kendisine uyanların, ondan görüp, öğrenip yapanların sevabı kadar da ona sevab verilir. Bunun için âlime, günah işlememek vâcib olur. Yapınca da örtmesi lâzım olur. Hattâ kendisi bir mubah işler ve insanların gafletle bu işi çok yapacakları olursa, ondan el çekmelidir. Zührî buyurur. «Biz bundan önce gülerdik. Şimdi insanlara iman ve örnek olduk. Tebessüm etmemiz de doğru değildir». Bir âlimin aşağılığını, kötü işlerini anlatmak büyük cinayettir. Bu yüzden birçok kimseler yoldan çıkar ve günaha cesaretlenir. O hâlde herkesin ayıbını örtmek vâcibtir, âliminkjni örtmek ise daha vâcibtir.