Bu konuya ileri görüşlülükle bakmakta yarar var. Bugün sizin başınızı açmanızı isteyen kişi, yarın namazınıza karışır, ileri ki günlerde İslâmdan kaynaklanan edep ve ahlâkınıza müdahale eder. Bunun biraz daha ilerisi helâl-haram tanımamak, kârla faizi ayırt etmemek gibi önü alınmaz yanlışlıklara doğru sürüklenir gider.
Bu meselede bir ölçü olması bakımından şu ifadeleri bir gözden geçirelim: “Şer’an (dinen), koca, karıya küfüv olmalı, yani birbirine münasip olmalı. Bu küfüv ve denk olmak, en mühimmi diyanet (dindarlık) noktasındadır.
“Ne mutlu o kocaya ki, kadınının diyanetine (dindarlığına) bakıp taklit eder, refikasını (hanımını) hayat-ı ebediyede (sonsuz hayatta) kaybetmemek için mütedeyyin (dindar) olur.
“Bahtiyardır o kadın ki, kocasının diyanetine bakıp, ebedî arkadaşımı kaybetmeyeyim diye takvaya girer.
“Veyl (yazıklar olsun) o erkeğe ki, sâliha kadınını ebedî kaybettirecek olan sefâhete girer.
“Ne bedbahttır o kadın ki, müttaki (takva sahibi) kocasını taklit etmez, o mübarek ebedî arkadaşını kaybeder.
“Binler veyl o iki bedbaht zevç ve zevceye ki, birbirinin fışkını (fasıklığını) ve sefâhetini taklit ediyorlar, birbirine ateşe atılmasında yardım ediyorlar.”
Bu ifadelerden başlıca iki ölçü alıyoruz: Birincisi eşlerin birbirlerine dindarlıkta denk olmalandır. Yani İslâma bakışlarında, dinî uygulamalarında ve ibadet hayatlarında ortak görüş, müşterek kanaat ve aynı düşüncede olmaları başta gelmektedir.
Diğeri de, dinî hayatı yaşamalarında birbirlerine destek olmalılar. Dinî bilgi ve kültürlerini tamamlayıcı, eksiklerini ve noksanlıklarını giderici bir çaba ve gayret içinde olmalılar.
Bunun aksine günaha girmekte, sefahet ve gayr-ı ahlâkî davranışlara dalmakta birbirlerini teşvik ederlerse hem dünyada, hem de âhirette birbirlerinin kuyularım kazmış, felâketlerini hızlandırmış ve yekdiğerlerini ateşe atmış olurlar.
Eğer baştan bu mesele sıkı tutulmaz, ciddiye alınmaz ve prensipler işletilmezse, sandalın küreğini akışın seyrine bırakmak olur ki, bu imanlı bir insanın yapacağı bir iş değildir.
Yani bugün sizin başınızı açmanızı isteyen kişi, yarın namazınıza karışır, ileriki günlerde İslâmdan kaynaklanan edep ve ahlâkınıza müdahale eder. Bunun biraz daha ilerisi helâl-haram tanımamak, kârla faizi ayırt etmemek gibi önü alınmaz yanlışlıklara doğru sürüklenir gider.
Sizin kapanmanıza karşı olan kişi sadece o örtüye karşı değildir; örtüyü emreden dine de, Kur’ân’a ve diğer mukaddeslere de karşıdır veya mukaddeslere önem vermeyen bir yapı içindedir. Bunun için önce görüş, düşünce, anlayış, bakış açısı ve inançta birleşin, ondan sonra ortak bir hayata adım atın.
Aksi halde ayrı dünyaların insanı olarak yaşama gibi bir sıkıntıyı baştan kabul etmiş olursunuz ki, bu hayatın bazen bir saati bir sene gibi çekilmez bir azap haline döner.
Böyle bir tercihle karşı karşıya olanlar, henüz vakit erkenken, iradelerini kullanma imkânları varken şu âyeti hayatlarında uygulamaya çalışmalılar:
“Kötü kadınlar kötü erkekler için, kötü erkekler de kötü kadınlar içindir. Temiz kadınlar temiz erkekler için, temiz erkekler de temiz kadınlar içindir.”