İnsanın Şeytanla Dansı Nedir ?

By | 4 Nisan 2015

İnsanın Şeytanla Dansı Nedir ?İnsanın Şeytanla Dansı Nedir ?

Hangimiz günah işlemedik ki… Kimi zaman bile bile, kimi zaman hiç farkında olmadan.

Sanki bir düşman dolanıyordu peşimizde, sağımız­dan ve solumuzdan yaklaşıyordu. Dosdoğru yolumu­zun ortasına pusu kuruyordu.

En hassas yanlarımızı, nefsimizin arzu ve istekle­rini biliyordu. Bizi kandırmak için her yolu deniyordu.

Süslenmiş günahlar çevreledi etrafımızı. Günah­lar o kadar güzel ve çekici gözüküyordu ki hiçbir şey kesmiyordu hızımızı.

Aslında çoğu zaman pişman oluyorduk yaptıkla­rımızdan. Ama yine şeytana kanıyor, nefsimizin ar­zuları peşine düşüyorduk, her pişmanlığın ardından. Günahlardan aslında bıkmıştık. Ama ne yapacağımızı bilmeden daldığımız kör kuyuda ilerliyorduk.

Artık düşünemez olmuştuk, belki düşünmekten de korkuyorduk. Gerçek o ki korku ve utanç içindey­dik. Fakat bu korku ve utanç bizi daha da çaresiz kı­lıyordu sanki. Korkumuzu gizlemek utancımızı sak­lamak için günahlara daha fazla batıyorduk.

Ümidimizi büsbütün yitirmiş bir et-kemik yığı­nıydık sanki. Bizden adam olmaz diyorduk.

Kalbimizin günahlardan karardığını hissediyor­duk. Her geçen gün merhamet duygumuzu yitiriyor, ihtiraslarımızın esiri oluyorduk.

Nadiren kendimizle baş başa kalıyor, konuşmaya başlıyorduk. Tam “Bu gidiş de nereye?” “Kendine çeki­düzen vermen lazım.” diyeceğimiz zaman bir ses :”Bu kadar günahtan sonra mı?” “Senden adam olmaz.” “Bu kadar günahla Allah seni affetmez, senin yüzüne bakmaz” diyordu.

Bazen düşünüyordum “Acaba ben Müslüman mı­yım?” hemen bir ses düşünceme zincir vuruyordu. “Bu kadar günahla senden Müslüman olur mu?”

“Kendimi düzeltmeliyim.” diyordum. Aynı ses karşı çıkıyordu. “Artık senden adam olmaz.” “Se­nin düzeldiğine kim inanacak, seninle dalga geçe­cekler.” diyordu.

Gerçekten de kırk yılın başı aklım başıma gelse de bir namaz kılsam, çevremdekiler hemen müdahale ediyor, “Ne oldu, sen de mi hoca oldun?” diyorlardı.

Ben iyice çıkmaza giriyordum, düşünceler içinde sıkışıp kalıyordum. Acaba kendimi mi kandırıyordum? İki yüzlülük mü yapıyordum?

Yine o tanıdık sesi işitiyordum sanki:

“Bu kadar günahla artık Allah’ın huzuruna çıka­mazsın. Allah’ı mı kandıracaksın?”

Ama bu ses, beni günahlara çağıran sesle aynıydı.