İmanın Prensipleri İle İlgili Sorular -2

By | 29 Eylül 2014

imanislamileilgilisorular1- BİR DAMLA SUYUN İLAHİ HİKMETLERİ NELERDİR?

Hepimizin bildiği gibi insanoğlu ilkin bir damla sudur ve bu sudan kemikler teşekkül eder.Yüce Allah’ın belirli miktarda, belirli şekilde yarattığı, kemikler, vücudumuzun adeta çatısını kuran direklerdir. Bu kemliklerin bazıları kısa, bazıları uzundur.Yumuşak meniden nasıl böyle kendisinden apayrı bir madde meydana geliyor? İşte gerçekten bizi düşündürmesi gereken ve daima hayranlığımızı üzerine çekmesi icap eden bir husus. Ve biz, gene burada da Yüce Allah’ın sonsuz gücünün açık seçik delillerini görmekteyiz.

2- ALLAH’IN VARLIĞININ BELİRTİLMESİ BAKIMIN¬DAN GÖĞÜN HİKMETLERİ NELERDİR?

Dünyamıza hayat veren güneşi, ayı ve pırıl pırıl parlayan yıldızları ile gök, Allah’ın sonsuz hikmetlerini bağrında saklayan bambaşka bir alemdir. Burada sayısız yıldızlar, ay ve güneş hareket eder, doğar ve batarlar. Bu varlıkları hareket ettiren, doğuran ve batıran hangi kuvvettir? Bu kuvvetler ilahi kanunun ve düzeninin dışında hareket edebilirler mi? Elbette hayır….
Bütün bunları yapan ve yaratan Yüce Allah’tır. En büyük delil de onların düzgün hareketlerinin belirli zamanlarda doğuş ve batışlarının tabi olduğu ilahi düzenin tek oluşu ifadesidir.

3- ALLAH’IN VARLIĞINA DELİL OLMASI BAKIMINDAN YERİN HİKMETLERİ NELERDİR?

Yer altı ve yer üstü zenginlikleriyle yeryüzü apayrı bir alemdir. Türlü türlü nimetleri ve sayısız varlıkları barındıran uçsuz bucaksız yeryüzü, insanoğlunun hizmetine sunulmuş birçok hikmetler doludur.Gerek yerde, gerekse gökte, insanoğluna Yüce Allah’ın ebedi ve ezeli yaratıcı gücünü açıklayan, açık seçik sayısız hikmet ve deliller mevcuttur. Yeter ki biz bu ilahi sırları görebilecek basirete sahip olalım.

4- ALLAH’IN SONSUZ GÜÇ VE İRADESİNİ BELİRTMESİ BAKIMINDAN ÇOCUĞUN BESLENMESİNDEKİ HİKMETLER NELERDİR?

Çocuk dünyaya geldikten sonra onun hemen annesinin memelerine sarılarak emmeye başladığını hepimiz biliyoruz. Ona bu ihtiyacı duyuran bu hareketleri yaptıran kimdir? Elbette ki Yüce Allah’tır.Çocuk alman gıdaların hülasası ve beslenmeye en elverişli besin olan sütle beslenir.
Ananın süt dolu, ağzına uygun iki göğsünün uçlarından büyük bir keyifle şakır şakır süt emen çocuk, bu hareketlerini Yüce Allah’ın daha doığuştan kendisine bahşettiği iç güdüleri ile yapar. Meme uçları öyle ayarlanmıştır ki, uçları hem çocuğun ağzına uyacak ve ayrıca sütün hep birlikte gelip çocuğu boğmayacak şekilde ayarlanmıştır. Çocuk neden sütle beslenir, süt nasıl meydana gelir ve bütün bu teşkilat nasıl ayarlanmıştır? Bu sorulara vereceğimiz cevaplara daima Yüce Allah’ın sonsuz gücünün tezahürlerini zevkle seyretmekteyiz.

5- ALLAH’IN VARLIĞNI MANTIKLA NASIL İSBAT EDERİZ?

Mantıkçılar, Allah’ın varlığını isbat için şöyle bir muhakeme yürütürler: “Kainat sonradan meydana gelmedir. Çünkü daima değişikliğe uğruyor. Değişikliğe uğrayan her şey sonradan meydana gelmedir. Öyle ise kainat da sonradan meydana gelmedir. Sonradan meydana gelen her şey bir yaratıcıya muhtaçtır. Kainat da sonradan meydana geldiğine göre, onun da bir yaratıcıya ihtiyacı vardır. İşte bu yaratıcı, Yüce Allah’tır.

6- KAİNATIN VARLIK VE NİZAMI YARATANIN VARLIK VE BİRLİĞİNE DELİL OLABİLİR Mİ?

Evet. Bunun ispatı için İmamı Azam ile bir tabiatçı arasında geçen şu konuşmayı yazmak kafidir.İmam-ı Azam kararlaştırılan saatten biraz geç gider. Tabiatçı onu görür görmez, kızarak: “Bizi niçin beklettiniz?” diye sorar. İmamı Azam: Dağdan ağaçlar kesildi; geldi biçildi, tahta oldu; kendi kendine çivilenip Kayık oldu; ben de bindim geldim; bunun için geciktim.” Cevabını verir. Tabiatçı: “Be hey akılsız! Dağdaki ağaçlar hiç kendi kendine sandal olur mu?” deyince, İmam-ı Azam: “Bir ağaç kendi kendine sandal olamaz da; şu koskocaman sema, sayılamayacak kadar çok yıldız, ay ve güneş, nasıl olur da kendi kendine meydana gelebilir?” demiş.Tabiatçı: “Peki, Allah’ın şimdi ne yapıyor?” diye sormuş.İmam-ı Azam, sorunun cevabını vermek için tabiatçıyı kürsüden indirip, kendisi oraya çıkarak: “İşte Allah senin gibi bir kafiri kürsüden indirdi ve benim gibi bir kulunu kürsüye çıkardı.” Der. Bunun üzerine tabiatçı cevap vermekten aciz kalarak, Müslümanlığı kabul etmiş.

7- ALLAH’IN VARLIĞINA DELİL OLMASI BAKIMINDAN TABİATTAN ÖRNEK GÖSTERİLEBİLİR Mİ?

Evet. Hem de pek çok. Bunları sırasıyla yazalım: Bir kadın, irade sahibi olduğu halde, çocuk doğurmakta hiçbir fonksiyona sahip değildir.Rahminde ne meydana gelirse o doğar.Bu çocuğun herhangi bir şekil veya renkte olmasına hiçbir şekilde tesir edemez. Onu meydana getirip getirmemek de kendi elinde değildir. Olanlardan haberi de yoktur. Bütün bunlar, gözle görülmeyen, fakat varlığı akıl yoluyla hissedilebilen sonsuz ilim ve kudretin tesiriyle oluyor.Küçük ve güçsüz bir böcek olan arının, eşsiz bir çalışma örneği göstererek çeşitli bitkilerden toplayıp yaptığı bal, ilahi kudretin bir tecellisinden başka bir şey olamaz.Bugünkü ilim, bütün imkanlarına ve aralıksız çalışmalarına rağmen, bu küçük hayvanın meydana getirdiği balı yapmaktan acizdir.Koskoca insanlık, ilerlemiş fennine rağmen, böyle bir besini meydana getirmekten acizken, küçük, zayıf bir böceğin böyle bir şey yapması, yaratanın ilhamından başka ne ile izah edebilir?
Minik bir kurtçuğun (ipekböceği) koza içinde ağzından çıkardığı salya ile meydana getirdiği ipek de Allah’ın kudret ve tecellisinden başka ne ile izah edilebilir?Odun halinde bulunan ağaçtan, bizi hayran bırakan renk renk çiçeklerin ve çeşit çeşit meyvelerin meydana gelmesini de yine Allah’ın kudretinden başka bir şeye izah etmek mümkün değildir.Demek ki içinde yaşadığımız alemi ve bu alemde meydana gelen sayısız tabiat olaylarını yaratan, onları intizam veren Allah kudretinin tecellisinden başka bir şey değildir.

8- ALLAH’IN VARLIĞINI GÖSTEREN AYETLER VAR MI?

Evet. Birini burada nakledelim:
“Hepsi bir su ile sulandığı halde, muhtelif şeyler yaratıyorum. Deve, sığır, koyun gibi hayvanların kamından kırmızı, ve başka renkli suları arasından ayırıp süt maddesini memeye indirerek halis beyaz renkli, güzel kokulu ve nefis gıdalı süt çıkarırım ki ondan içersiniz.
Allahu Teâla, sizi ananızın kamında yaratıp çıkardı. Hiçbir şey bilmezdiniz. Zaman geçtikçe size görme, işitme duygularını ve anlama kabiliyetini ihsan etti. Şükretmeniz lazım gelmez mi?”