İhlası Kazanmanın Yolu

By | 15 Ekim 2014

İhlaslı olmak nedirîhlaslı olmak için ne yapmalı?
“İhlas” kelime olarak “has kılma, halis ve katıksız yapma” demektir. Terim olarak manası: “İbadetleri sırf Allah emrettiği için yapma, ibadeti sadece Ona ait kılma, yaptığı ibadetlere başkası için hiçbir katkıda bulunmama” demektir. Ebedi kurtuluşa erecek olanlar sadece “İhlas” ile amel edebilenlerdir. Riya, gösteriş, süm’a, İhlasın zıddı olan davranışlardır. Mesela aslında beş vakit, namazını kılan birisi, ruküa, secdeye vb. gidiş gelişlerinde kendisini gören birilerinin olduğu yerde daha değişik davranıyorsa, işte namazının yalnız kıldığı zamanlardan farklı olan o kısımları, kendisini gören insanlar için yapılmış yani Allaha (cc) has kılınmamış demektir. Bu da aslında Allah için kıldığı namaz ibadetine yaptığı farklılık oranında başkalarını da ortak etmiş, yani Allaha şirk (ortaklık) yapmış anlamına gelir. Bu durum insanı dinden çıkaran “itikatta şirk” demek değilse de, sevabı götüren “amelde şirk” kabilindendir. Oysa Allah: “Kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa Salih bir amel yapsın ve hiç kimseyi Rabbine yaptığı ibadete ortak etmesin” buyurur. Bir başka yerde temiz ve içimi rahat sütü Allah (cc), “ihlas”tan türemiş bir kelime ile anlatır: “Sizin için elbette davarlarda da ibretler vardır. Size onların karınlarındaki fışkı ile kan arasından, içenlerin kolaylıkla yudumlayacağı halis (tertemiz) bir süt içiriyoruz.” Tefsircilerin izahına göre bu ayette “ihlas’la aynı kökten olan “halis” kelimesi şu gnltuiM işaret eder: Nasıl ki, önce fışkıdan, sonra da kandan süzülen Bilir  iki pis maddeden birisi karışacak olsa içilemez ve “kolaylıkla hltluıulanamaz” yani kulun kabul etmeyeceği bir hale gelmiş olursa, sim’ ilere de, fışkı ve kana benzetebileceğimiz “Şeytan” ve “nefis”bir şey karışırsa, onlar da Allah’ın kabul etmeyeceği hale gelmiş olurlar. Kul “halis” olmayan gıdayı kabul etmez de Allah, “halis” yani “ihlaslı” olmayan ibadeti kabul eder mi?
Bu açıklamalar ışığında “ihlas”ın nasıl elde edileceği de bir nebze Bulaşılmış olmalıdır:
1- Allah (cc), O’nun sıfatları, dünya ve geçiciliği, ahiret ve kain ılığı hakkında sağlam ve yeterli bilgi olmadan ibadetin O’na ait kılınması, yani “ihlaslı” olmak mümkün değildir.
2- İnsanın kendi yaradılış gayesini öğrenmeden “ihlaslı” olma- sı da mümkün değildir. Yaradılış gayesini öğrenmeyen insanlar ya zevkleri (heva ve hevesleri), ya mide ve diğer uzuvları (şehvetleri), ya mal ve mülk, ya da şöhret için koşuştururlar. Kişinin en büyük derdi ve meşguliyeti bunlardan biri olunca, onun ilahı da o olmuş, yani ona ibadet etmiş olur. Böylece de ibadeti “sadece Allah’a has kılmamış”, yani ihlaslı olmamış olur.
3- Kişinin sözü edilen ilahlardan kurtulup bir olan Allah’a ibadet edebilmesi bir yönüyle de Allah’ın tevfıkine başarı vermesine bağlıdır. Allah’ın tevfiki de insanın haramlardan sakınmasına, Allah’ın çizdiği sınırlara riayet etmesine (takvaya), farzlardan başka nafilelerle Allah’a yakınlık aramasına bağlıdır. Çünkü Allah (cc) “Ey inananlar! Eğer takvalı olursanız O size Furkan (Hakla batılı ayırma gücü) verir buyurur.
Hadis-i Kutside ise: “Kulum bana nafilelerle yaklaşır, yaklaşır… Öyle ki, onun gören gözü, tutan eli, konuşan dili ve yürüyün ayağı olurum…” der.

Demek ki. ihlas ve samimiyet kazanma yollarından biri de farz-ları düzgün yaptıktan sonra bazı önemli nafileleri de alışkanlık haline getirmektir. Bu nafilelerin başında gece namazı (teheccüd) gelir, iki rekat “işrak” ya da “duha” namazı, pazartesi ve perşembe oruçları, evvabîn namazı… da bunların önemlilerindendir. Ancak bunların “az da olsa sürekli” olması çok çok önemlidir. Önce çok azı ile başlayıp, süreklilik kazandıktan sonra çoğaltmalıdır. Ayrıca hergün tekrar edilen yine sürekli bir takım zikir ve tespihler edinilmelidir.
4- Böylece kişinin en büyük derdi, İslamı öğrenip yaşama, başka-larına da anlatma olmalıdır.
5- Sürekli dua ve yakarışların da “ihlaslı” olmada büyük etkisi vardır.