Hz. Salih Peygamber Kavmini Doğru Yola Çağrıyor

By | 10 Şubat 2015

hz-salih-peygamber-kavmini-dogru-yola-cagriyor   Salih peygamber, nübüvvet ödevini üzerine aldıktan sonra Yüce Allah yolunda bu ödevini yerine getirmeğe çalıştı.
Bir gün Semud kavmini çevresine topladı. O gün hakkında Allahü Teâlâ şöyle buyurmuştur:
«Semud kavmine de kardeşleri Salih’i gönderdik. O: “Ey kavmim! dedi. Allah’a tapın! Sizin O’ndan başka tapacağınız yoktur. Bizi topraktan yaratan, sizinle yurdumuzu şenletip onaran O’dur. O’ndan yarlıganmak dileyin. O’na yalvarın, tevbe edin!.. Çünkü Allah size en yakındır. O tevbeleri kabul edicidir. (Hûd sûresi, âyet: 61)
Semudlular, bu imana çağırışına aldırış etmediler. Fakat Salih peygamber, sabretti. Yılmadı. Onların şu sözlerine şahit oldu:
«Ey Salih! dediler. Sen daha önce içimizde kendisinden büyüklükler umulur bir adamdın. Sana şimdi ne hal geldi? Ne diye bizi atalarımızın taptıklarına tapmaktan vaz geçirmek istiyorsun? Biz senin davetinin doğruluğundan iyiden iyiye kuşku içindeyiz.» (Hûd sûresi, âyet: 62)
Salih peygamber de onlara şu cevabı verdi:
«Ey kavmim! dedi. Hatırınızdan çıkarmayın ki Yüce Allah, Ad kavminden sonra sizi onların yerine getirdi. Sizi yeryüzünde yerleştirdi. Yerin ovalarında köşklere sahip oluyor, dağlar oyup evler yapıyorsunuz. Allah’ın nimetlerini ekin. Yeryüzünde fesad çıkararak şımarmayın.» (Araf sûresi, âyet: 74)
Semudlular:
— Ey Salih! dediler. Sen neler söylüyorsun böyle? Sen bize atalarımızın atalarının taptıkları putlara tapmamamızı mı söylüyorsun?
Salih peygamber de onlara:
— Bu dediğiniz şeyler, bu putlar size ne bir fayda verir, ne de sizden bir şey alabilir. Bunların size faydası da yoktur, zararı da!.. Atalarınız da boş yere bunlara taptılar. Siz de bunlara tapmayın. Aklınızı başınıza alın. Güzelce düşünün, Allah’ın birliğine inanın. Bunlara ibadetten vaz geçin.
O zaman Semud kavminin ileri gelenleri atıldılar. Bunlar kurumlu, kibirli zenginliklerine güvenen zalim kişilerdi.
— Biz senin yolunda gidemeyiz! dediler.
Fakat Salih peygamberin öğütleri bazı mazlum kişileri kendi tarafına çekmişti. Bunlar ona iman ettiler. Zalimler bu hale kızarak onlara:
— Siz, Salih’i Allah tarafından gönderilmiş peygamber mi sanıyor sunuz? diye sordular.
İmana gelenler de:
— Evet, dediler. Biz onunla ne gönderilmişse ona iman eden kimseleriz)
İman etmeyen zalimler, imanı kibirlerine yediremeyenler:
«Biz de sizin iman ettiklerinizi inkâr eden kâfirlerdeniz!»
(A’raf sûresi, âyet: 76) dediler.
Evet, sapık Semud kavmi Salih peygambere böylece inanmadıklarını ortaya koyuyorlardı. Ona iman edenlere de:
— Biz, öldükten sonra insanları diriltecek bir Allah’ın bulunduğuna inanmıyoruz. Bize hesap gününde hesap soracak Allah olamaz. Siz de bunlara inanmayın. Öldükten sonra yeniden dirilmek olur mu? Siz de bizim eski dinimize dönün! diyorlardı.
Salih peygamber:
— Ey kavmim! dedi. Allah’ım tarafından bana apaçık bir burhan gösterilirken, Rabbim bana rahmetini de ihsan ederken ben Allah’a, isyan edecek olursam Allah’a karşı bana kim yardım edebilir? Ben
size uyarsam benim ziyanımı artırmaktan başka birşey yapamazsınız.

O zaman Semud kavmi:
— O halde senin Allah’ın peygamberi olduğun bir gerçekse bize bir mucize göster sana inanalım! dediler. Senin Allah tarafından gönderildiğine iman getirelim. Senden önce de peygamberler gelmiştir ve böyle mucizeler göstermişlerdir.
Salih peygamber bu mucizeyi nasıl gösterebilirdi? Hemen gönlü :1e Hak Teâlâ’ya yakararak dedi ki:
— Ey Yüce Allah! Senin peygamberin, senin bir elçin olduğumu isbat etmem lâzım geliyor. Bu zalim, bu sapık halk benden bir mucize göstermemi istiyorlar. Bana iman edenlerin sayısı ne kadar az! Çoğu, zalimlerin, varlıklıların sözlerine uyarak imandan kaçmıyor. Ey Yüce Rabbim! Bana vaadettiğin mucizeyi bağışla ki, onlara göstereyim. Bu sapık insanları benim Hak peygamberliğime inandırayım. Sana ibadet ettireyim. Yarabbi, bana bu imkânı bahşet.
O zaman Yüce Allah, Resulü Salih’e vahyederek:
Ey Salih dedi; kavmine bildir, yurtlarının dışında bayram yerimizde büyük bir kaya vardır. Onun yanına toplanıp gelsinler. Orada istedikleri mucizeyi göreceklerdir.