Hz. Salih Peygamber ve Semud Kavmi

By | 10 Şubat 2015

hz-salih-peygamber-ve-semud-kavmi   «Biz, Semud kavmine de kardeşleri Salih’i gönderdik. Salih dedi ki: “Ey kavmim! Allah’a tapın. Sizin ondan başka tapacağınız yoktur.”» (A’raf sûresi, âyet: 73)
İrem’de Ad kavminin başına gelenlerin bir benzeri de Hicaz ile Şam arasındaki topraklarda yaşayan Semud kavminin başına gelmişti.
Semud kavmi, El-Hacer’den, Vâdiil Kurrâ denilen ülkeye kadar uzanan yerde toplanmışlardı. Toprakları bereketliydi. Şairleri bu toprakları daima şöyle övüp dururlardı:
Ey bereketli topraklarımız,
Ne varsa sizde vardır ancak.
Yemişi bol bahçelerimiz,
Gözün alabildiği kadar tarlalarımız,
Tarlalarda ekinlerimiz,
Yemişi tatlı hurmalarımız,
Ancak sizde var,
Ey güzel topraklar!
Ancak sizde var o hurma bahçeleri,
Yemyeşil çayırlar,
Ovalar,
Mavi gökyüzleri,
Mavi havalar!
Semudlular bu ekin ve yeşil ovalar içinde şehirler, şehrin çevresinde köşkler, binalar vücuda getirdiler. Bu binaları dağların kayalarını oyarak sağlam bir şekilde yapmışlardı. Ne duvarları yıkılırdı, ne tavanları! Ne sofaları çökerdi, ne de temelleri! Her yer taştı.
Yüce Allah onlara da İrem şehrindeki bolluğu vermişti. Semud halkının hepsi hayatlarından sevinç duyuyorlardı. Fakat, zamanlar geçtikçe bu nimetleri kendilerine kimin bağışladığını unutur oldular. Kaya içlerinde evlerini yaptıkları gibi o kayalardan bazılarını oydular, putlar meydana getirdiler. Allah diye onlara tapmaya başladılar. Her birinin gönlünü fesad kapladı.
Allahü Teâlâ onları da doğru yola getirsin diye kendi içlerinden, kendi kavimlerinden, kendi kardeşlerinden birisini peygamber olarak gönderdi.
Bu, Salih peygamberdi. Ve Hak Teâlâ Semûd halkına şöyle buyurmuştu:
Biz, Semud kavmine de kardeşleri Salih’i gönderdik. O da: Ey kavmim, dedi. Allah’a kulluk edin. Hem O’ndan başka sizin bir ilâhınız yoktur. Size, Rabbinizden, benim nebiliğimin doğruluğunu gösterecek açık mucize geldi. Bu işte o alâmet, Allah’ın bir dişi devesidir. Onu, kendi haline bırakın. Allah’ın toprağında otlasın. Ona bir kötülükte bulunmayın, eğer onu döver, ya da doğuramaz hâle getirirseniz, siz, can acıtan bir azaba uğrarsınız.» (A’raf sûresi, âyet: 73)
Bütün Semud halkı, Salih’i tanırlardı. Salih peygamber, Hz. Nuh’un oğlu Sâm’ın torunu Semud torunlarındandı. Künyesi şöyleydi: Semud oğlu Hader, onun oğlu Abîd, onun oğlu Nâsih, onun oğlu Esef, onun oğlu Abîd ve oğlu Salih’ti. Görülüyor ki o, Nuh peygamberin neslindendi. Yüce Allah Salih’e nübüvvet ihsan ettiği zaman ona kendi Semud halkını doğru yola çağırması için vazifelendirmişti. Onlara puta tapmaktan vaz geçmelerini, iyi yolda gitmelerini, kötülüklerden, fesadlardan uzaklaşmalarını bildirecekti. Yüce Allah’ı unutmak ne demekti? Bu güzel ağaçları, bu güzel ağaçların güzel yemişlerini, bereketli topraklardaki ekinleri, o eşsiz nimetleri kendilerine kim veriyordu? Ancak O Allah! Bu nimetlere karşı nankörlük reva mıydı? Bu ülkelerinin en verimli topraklarında onlar oturmaktaydılar. En yüksek medeniyeti Allah’ın yardımı ile onlar kurmuştu. Şimdi ise Allah’ı tanımıyorlardı.