Hz. Nuh’un Duası

By | 9 Şubat 2015

hz-nuhun-duasiNitekim Allahü Teâlâ onun adı verilen Nuh sûresi’nde şöyle buyurmuştur:
«Biz Nûh Peygamberi kavmine: “O kavmi, onlara acıklı bir azap gelmezden önce kendilerini korkut!” diye gönderdik.»
(Nuh sûresi, âyet: 1)
Nuh onlara şöyle dedi:
— Gerçekten ben size korku vericiyim, Allah’tan korkun. O’na ibadet edin, itaatte bulunun. O zaman (Allah) günahlarınızı bağışlar. Sizi belirli bir vakte kadar (eceliniz gelinceye dek) geri bırakır)
Sonra Nuh (A.S.) Allah-ü Teâlâ’ya kollarını açarak:
«Rabbim, dedi, ben gece – gündüz kavmimi imana çağırdım. Fakat benim davetim onların kaçmasını arttırdı.» (Nuh sûresi, âyet: 5-6)
Fakat, ben, senin onları gufranınla bağışlaman için her çağırıma kulaklarını tıkayarak ve (beni görmemek için) giysiler örtündüler. Küfürde İsrar ettiler, kibirlendikçe kibirli oldular. Sonra ben onları açıkça (imana) çağırdım. Onlara hem açık hem gizli dedim ki:
— Ey kavmim, gelin! Rabbinizden istiğfar, bağışlanma dileyin. Çünkü Allah-ü Teâlâ bağışlayıcıdır. Bağışı çok boldur. Üstünüze bol bol yağmur, rahmet yağdıran Allah’tır. Yüce Allah, sizin hem mallarınızı, hem oğullarınızı arttırır. Size bahçeler yaratır, ırmaklar akıtır. O halde siz Allah’tan niçin korkmazsınız? Oysa O, sizi çeşitli hallerde yaratmıştır. Görmüyor musunuz, Allah, gökleri nasıl tabaka tabaka yaratmıştır. Gök ayını da o tabakalar içinde bir nur haline koydu, güneşi de ışık kaynağı kıldı. Allah sizi topraktan yaratıp ortaya çıkardı. Sonra sizi oraya (toprağa) döndürecek ve yine oradan çıkaracaktır.
Ey kavmim! Allah, yeryüzünü sizin için bir yaygı yapmıştır. Bu, onun geniş yollarında gezmeniz içindir.
Nuh (A.S.) sonra şöyle yakardı:
«Ey Rabbim! Onlar, (bu sözlerime karşı) bana âsi oldular. Malı ve çocuğu kendilerine yararsızlıktan başka bir şey getirmeyen kişilere uydular.» (Nuh sûresi, âyet: 21)
Ya Rab! Bana karşı büyük tuzaklar, hileler kurdular. Hem de yar-dakçılarına:
— Sakın ilâhlarınızı (putlarınızı) bırakmayın. Onlardan:
— İlâh Vedd’i,
— İlâh Suva’ı.
— İlâh Yegus’u,
— İlâh Yeûk’u,
— İlâh Nesri, hiçbir zaman bırakmayın! dediler. Ve böylece çok kişiyi doğru yoldan çıkardılar.
Bu yakarıdan sonra Nuh kavminin cefasından kurtulmak için son niyazda bulunarak şöyle dedi:
— Ya Rabbi, sen de zâlimlerin ancak dalâletlerini arttır.
Hazret-i Nuh en büyük dileğini Yüce Yaratan’a şöyle sundu:
— Ey Rabbim! İnkârda bulunan kâfirlerden hiç birisini yeryüzünde bırakma sen! Eğer sen onları bırakırsan, onlar senin kullarını sapıttıracak ve ancak nankör bir fücur sahibi kişi yetiştireceklerdir.!)
Nuh (A.S.) yalvarışını şu dilekle sona erdirdi:
«Ey Rabbim! Beni, anamı, babamı, evime iman etmiş olarak gireni, bütün mü’min kadın ve erkekleri bağışla. Zâlimlerin ortadan yok olmalarını arttır.» (Nuh sûresi, âyet: 28)
Ve son duasını da Yüce Rabbine şöyle bildirdi:
«Ey Rabbim beni kavmim yalanlıyor. Artık benimle onların arasındaki hükmü sen ver. Hem beni, hem de benim yanımda olan iman edenleri (arttır) kurtar, bize necat nasib et.» (Şuarâ sûresi, âyet: 117 – 118)
Nûh (A.S), bu son dileğinde haklıydı. Çünkü onların ne ruhlarına, ne kafalarına Allah’ın birliğini anlatamamıştı.
Onlar artık İlâhî cezayı hak etmişlerdi. Nitekim kendisine de açıkça o cezayı beklediklerini söylemişlerdi. Ve Hazret-i Nuh’a şöyle demişlerdi:
«Ey Nûh! Gerçekten bizimle olan kavgada çok ileriye vardın. Eğer, doğru söyleyenlerden isen bizi korkuttuğun elim azabı getir de bakalım.» (Hûd sûresi, âyet: 32)
Nûh, kavmine kendi başına o azabı nasıl getirebilirdi. Bu, kendinin elinde değildi ki! Asıl kavmine şu cevabı vermişti:
«Dilediği zaman o azabı ancak Allahü Teâlâ size getirir. Siz Allah’ı acz içinde bırakamazsınız.» (Hûd sûresi, âyet: 33)
Ve son sözlerini de kavmine şöyle bildirmişti:
«Eğer Allah sizi yok etmek isterse ben size öğüt vermek istesem de bir yararı yoktur. O, sizin Rabbinizdir. O’na dönücü olacaksınız!» (Hûd sûresi, âyet: 34)
Hazret-i Nûh, kavminin doğru yola gelmediğini gördüğü içindir ki Allah’tan kavminin helak olmasını istemişti. Yüce Allah tarafından da bir nida geldi. Şöyle buyurdu:
— Ey Nûh! Sen gönlünü üzme! Hakaretlere aldırma!.. Ben, bana iman etmeyenlerin hepsini suda boğacağım. Öyle bir tufan içinde dünyayı bırakacağım ki senden, senin yakınlarından ve seninle birlikte iman edenlerden başka kimse bu tufandan kurtulamıyacaktır.
Ve Allahü Teâlâ şöyle buyurdu:
«Yâ Nûh! Gözümüzün önünde ve vahyimize uygun olarak bir gemi yap. Artık bana o zâlimlerin azaptan kurtarılmaları için yalvarıp yakarma, çünkü onlar suda boğulacaklardır.»
(Hûd sûresi, âyet: 37)