Hüneyn Gazası

By | 17 Mart 2015

huneyn-gazasi    Nakledilir ki, Resulullah (S.A.V.) Hazretleri bir zaman Mekke’de oturdu. Bundan sonra Ramazan ayında on iki bin kişi ile HÜNEYN gazasına gitti.
On iki bin kişinin on bini Medine’li, iki bini de Mekke’li idi. İçlerinden biri:

— «Artık bize kimse üstün gelemez! Mademki Hazret-i Resulullah bizimle beraberdir, bize ne gussa?» dedi.

Resûl-i Ekrem Hazretleri:
— «Kötü söz söylediniz!» dedi. Gerçekten Hak Teâlâ onlara yol vermedi, Ramazan’dan Şevval ayına kadar Mekke’de kaldılar. Gidemediler. Kâfirlerin ulusu Avf oğlu Mâlik idi. Yaranlarına:

— «Bugün dört bin kişisiniz. Dört bölük olun. Ne zaman Müslümanlarla karşılaşırsanız bir uğurdan saldırın!» dedi.
İki ordu buluştukları zaman Kâfirler Müslümanların üstüne atıldılar. O gün büyük bir cenk oldu. Nice adam düşüp kırıldı. Ama Müslümanlardan Abbas, Ebû Süfyan ve Ansardan birkaç kişi Resulullah (S.A.V.)’in yanında kaldı. Geri kalanı kaçtı.

Nakledilir ki, Şeybe adında bir kimse vardı. Resulullah (S.A.V.)’in yalnız kaldığını görünce kendi kendisine:

— «Şimdi Muhammed’i öldüreyim!» dedi
Peygamber (S.A.V.) onun gönlüne geleni bildi. Eliyle göğsüne vurdu:
— Yâ Şeybe, dedi. Senden Hak Teâlâ Hazretlerine sığınırım!. Şeybe bu hali görünce Resulullah (S.A.V.)’e sevgisi arttı. Artık inkârı kalmadı.
Bundan sonra Resulullah (S.A.V.) ak katırdan aşağı indi. Bir avuç toprak aldı. Kâfirlerin üzerine saçtı. Kâfirler hemen sinip kaçtılar.
O kavmin ulusu olan Avf oğlu Mâlik geldi, Müslüman oldu. Ondan sonra Hak Teâlâ Hazretleri şu âyet-i kerimeyi yolladı:
«Hak Teâlâ, size, birçok cenk yerinde zafer verdi. HÜNEYN gününde de size yardım etti. O gün sayınızın çokluğuna güvenip övündünüz. Ama o çokluk size fayda vermedi. Yeryüzü bütün genişliği ile size dar geldi. Sonra, arka çevirip, dönüp gittiniz. Hak Teâlâ Peygamberine ve mü’minlere sükûnet ve temkin verici (rahmetini) indirdi. Görmediğiniz (melek) ordusunu yolladı. Kâfirleri azaplandırdı. Bu, kâfirlerin bir cezası idi. Bu savaştan sonra Allah, onlardan, dilediğini tevbe ve İslâm ile aziz eder. Allah Gafur* dur. Rahîm’dir.» (Tevbe suresi, âyet: 25-26-27).

Bundan sonra Peygamberimiz (S.A.V.) geri döndü, Medine’ye geldi. Nakledilmiştir ki, Kurtubî Tefsirinde Ebi Bekir bin Aliyyil Hatib ve Ebi Hafîs bin Şahin der ki:

— Hazret-i Aişe (Radıyallahü Anha) dedi ki: «Son Hacda Resûlüllah (S.A.V.), Hacun’a gelince deveden aşağı inip ağladı. Ben de birlikte ağladım. Bir zaman gitti. Yine bana geldi. Ferahlanıp güldü. Ben:
— «Yâ Resûlâllah! Anam, babam sana feda olsun, benim yanımda ağlıyordun. Yine farahlanıp gülüyorsun. Bunun sebebi, hikmeti nedir?» dedim Hazret-i Resulullah (S.A.V.):
— «Anam, babam için ağladım! Dua ettim! Anamı Hak Teâlâ Hazretleri yine diriltti. Bana iman getirdi. Sonra yine âhiret’e gitti. Ona ferahladım!» dedi.
Kurtubi der ki: «Ondan sonra Hazret-i Resulullah (S.A.V.) Mekke ile Medine arasına gelince babasının kabrine geldi. Onu da davet etti. Hak Celle ve Alâ Hazretleri onu da diriltti. O da imana geldi. Sonra ortadan kayboldu. Ben işittim ki, amcası Ebû Talib de imana gelmiş, sonra ölmüştü.
Bazı Siyer ehli:
— «Bu sözler doğru değildir!» dediler, ama şunu bilmek gerektir ki İmam-ı Kurtubi yalan söylemez. Ve elbette Resûl-i Ekrem (S.A.V.) de
Rahmeten lil âlemin olunca ana ve babasının artık mü’min olmaları lâyıktır.
Nakledilmiştir ki, Enes (R. Anh) şöyle demiştir:

— Bir gün Resulullah (S.A.V.)’e bir kişi geldi:

— «Nerede benim babam, senin baban?» diye sordu. Resulullah (S.A.V.):

— «Tamu’da, Cehennem’dedir!» diye cevap verdi. Adam da:
— Öyleyse nasıl iman getirebilirler?
Bunun cevabı şudur: Resulullah (S.A.V.)’in kemaline şaşılamaz. Eğer sonradan babasını, anasını Hak Teâlâ’dan dilediyse diriltip ve imana getirip, onlar yine ölmüş olabilirler. Çünkü nice peygamberler ölüleri diriltmişlerdir. Yûnus (A.S.) ölmüş iken Hazret-i İlyas’ı diriltti. Hazret-i İsâ beş kişiyi diriltti. Hazret-i Muhammed Mustafa (S.A.V.)’in kendisi bunlardan daha faziletlidir, onun gibi bir sultanın babasını, anasını, kâfirlerle karşı karşıya Cehennem’de bırakması elbette doğru değildi. Bilmek gerektir ki O, dünyaya Resullük ve Yüce Nübüvvet ile gelmiştir. Hicret’ten sonra çok mucizeler gösterdi ve kendisine Kur’an indi.

Önceki peygamberler birkaç mucizeler gösterdiler. Ama bizim Peygamberimiz (S.A.V.) üç bin mucize gösterdi. Cebrail (A.S.) otuz bin kere yeryüzüne indi. Yirmi yedi bin kere Hazret-i Resulullah (S.A.V.)’e indi. Üç bin kere de ondan önce gelen Peygamberlere indi. Eğer Hazret-i Resûl’ün bütün kemalâtını geniş geniş bilmek isterseniz Tefsir kitaplarını okuyun. Bu kitaba hepsi sığmaz. Nitekim her yerde özür diledim.