Hırsızlık Yapan Kimseye Uygulanacak Had Cezası

By | 12 Kasım 2014

hırsızlıkHz. Âişe (radıyallâhu anhâ)’dan rivayet edilmiştir:
“Mahzûm kabilesine mensup, hırsızlık yapan bir kadının durumu Kureyş’i üzmüştü. Bunun üzerine
– ‘Onun hakkında Rasulullah (sallallâhu aleyhi ve sellem) ile kim konuşur’
dediler. Bazıları:
– ‘Buna, Rasulullah (sallallâhu aleyhi ve sellem)’in çok sevdiği Üsâme b. Zeyd’den başka kim cesaret edebilir?’ dediler.
Bunun üzerine Üsâme, Rasulullah (sallallâhu aleyhi ve sellem) ile o kadının affedilmesi meselesini konuştu. Rasulullah (sallallâhu aleyhi ve sellem), ona:
– ‘Allah’ın cezalarından bir cezaya şefaat mi ediyorsun?’ buyurdu.
Daha sonra Rasulullah (sallallâhu aleyhi ve sellem) kalkıp halka hitaben:
– ‘Şüphesiz sizden öncekiler, içlerinde itibarlı birisi hırsızlık yaptığı zaman bırakıverdikleri ve zayıf birisi hırsızlık yaptığında ise kendisine ceza uyguladıkları için helak oldular. Allah’a yemin ederim ki, eğer Muhammed’in kızı Fatıma bile hırsızlık yapsa onun da elini keserim’ buyurdu.”
Hadiste; hırsızlık yapan bir kadının elinin kesilmemesi için yapılan müracaatta, Rasulullah (sallallâhu aleyhi ve sellem)’in öfkelendiği ve bunun eski ümmetlerin helak sebeplerinden biri olduğu anlatılmaktadır.
Hadiste anılan kadın, Mahzûm kabilesinden Faüma bintü’l-Esved b. Abdi’l- Esed’dir. Ebu Seleme’nin de yeğenidir.
Bazı rivâyetlerde kadının ödünç olarak bazı eşyalar alıp sonradan bunları geri vermediği ve bunları inkar ettiği bildirilmektedir. Bunları esas alan bazı İslam Hukukçuları, kadının elinin kesiliş sebebinin, ödünç mallan inkar edişi olduğunu söylerler.
Ama çoğunluk, bu görüşü kabul etmez ve bundan maksadın kadını tarif etmek olup el kesme sebebinin hırsızlık olduğunu söylerler. Nitekim rivâyetlerin çoğunda, kadının hırsızlık ettiği, mal çaldığı açıkça görülmektedir.
Hadisten anlaşıldığına göre; had cezasına taalluk eden bir cezanın affedilmesi yada hafifletilmesi için yetkililer nezdinde şefaatçi olmak caiz değildir.Had cezası gerektirmeyen suçlarda ise, suçlunun affı için yetkililer nezdinde şefaatçi olmak ve şefaati kabul etmek caizdir.Yine hadisten anlaşıldığına göre; yetkili kimsenin, had cezası gerektiren bir suç işleyen kişiyi bağışlaması yada fidye karşılığında salıvermesi caiz değildir.