Evlenmede İslamın Hükmü

By | 17 Temmuz 2014

hac-umre-seti

islamda-evlenmeEvlenmede İslamın Hükmü
«Allah’a eş koşan kadınlarla iman etmedikçe ev¬lenmeyiniz. İman eden bir cariye hoşunuza giden müş¬rik bir kadından daha hayırlıdır. İman etmiş bir kadı¬nı, iman etmedikçe Allah’a eş koşan erkeklerle evlen¬dirmeyiniz. Mü’min bir köle hoşunuza giden müşrik bir kuldan daha hayırlıdır. Onlar sizi Cehenneme çağırırlar. Allah ise sizi kendi iradesiyle Cennet ve mağfirete çağırmaktadır.»
Bu âyette evlenecek olan kadın ve erkek arasında eşitlik ve denklik olması gerektiği ileri sürülmektedir. İslâm hukukunda bu konuda kadının lehine bazı kayıtların var olduğu göze çarpmaktadır. Kadın veya velisi, damat olacak olan erkekte bazı şartlar arayabilir. Denklik ve eşitlik sağlayacak olan bu kayıtların ne olacağı konusu İslâm âlimlerinin ayrı ayrı görüşler ileriye sürmesine se¬bep olmuştur.
Mezhepler, evlenecek çiftler arasında dindarlık ba-kımından eşitlik ve denklik bulunmasının gerekli olduğu noktasında görüş birliği etmişlerdir/ Bunun dışında bazı görüş ayrılıkları ortaya çıkmıştır.
Hanefılerde; Erkeğin soyluluğunun kadından daha üstün olması şartı vardır. Hanefılere göre; Kureyş araplan kendi aralarında, diğer araplar yine kendi aralarında, arap- lann dışında kalanlar da kendi aralarında denktirler, evle-nebilirler. Bir de erkeğin, kadının mehrini (evlenme pa-rasını) verebilecek durumda olması ayrıca onun altı aylık veya bir yıllık nafakasını temin edebilecek malî kudrete sahip olması lâzımdır. Sanatı ve mesleği itibariyle yaşa¬cağı cemiyete göre kadının şeref ve haysiyetine leke düşü¬recek bir durumda olmaması gerekir.
Şafiîlere göre; erkek, kadından hesap ve nesepçe, din ve ahlâkça, sanat ve hürriyet (kola olmamak) yönlerinden daha aşağı derecede olmaması icap eder. Hanbeliler de bu-na yakın bir görüşün sahibidirler.
Maliki’ler, bu konuda çok daha serbest düşünmüşler ve görüşlerini de sağlam temellere oturtmuşlardır. Evlenmede İslamın Hükmü  Bunlara göre evlenecek olan çiftler arasında denklik, sadece din-darlıkla vücut ve diğer azaların eksiksiz ve kusursuz olu-şunda aranır.
Açıkça anlaşılmaktadır ki evlenmede denklik hak-kında İslâm bilginleri ayrı görüşlerin sahibidirler. Bir kıs-mına göre evlenmede denklik sâdece dinde ve ahlâkta aranmaktadır. Nitekim bahsin başında sunduğumuz hadisi şerif de bunu açıkça ifade etmektedir. Çiftler arasında soy eşitliği aramaya dair olan hadisler ise ya doğrudan doğ¬ruya uydurulmuş hadislerdir, veya zayıf hadislerdir.
Soyluluk meselesi dışındaki sanat ve meslek eşitliği zamana ve çevreye göre değişen bir durumdur. Bazı sa-natlar vardır ki zaman ve yerine göre aşağı ve geri kabul edildiği halde diğer bir başka zaman ve yere göre ise en değer verilen bir durum arzedebilir.
Soyluluk meselesine gelince dinimiz bunu kökünden reddeder. «Şüphesiz ki sizin Allah katında en şerefliniz takvaca en ileride olanmızdır» (1) diyen Allah kelâmı insanlar arasındaki üstünlüğün sadece, herkes tarafından elde edilmesi mümkün olan dindarlıkta aranması gerek-tiğini dile getirmektedir. Yoksa Allah’tan uzaklaştıran bir soyluluğun içi boş bir söz olarak kalmaktan Öte ne değeri olabilir? Bu konuda sevgili Peygamberimiz de aşağıdaki hadis-i şerif¬leriyle bize ışık tutmaktadır:
«İnsanlar tarak dişleri gibi (birbirleriyle) eşittir. Hiç bir arabm arap olmayana baskın ve üstün tarafı yoktur. Üstünlük ancak takva iledir.»
«İnsanlar, muhakkak ki Rabbiniz birdir, babanız da birdir. Evlenmede İslamın Hükmü  Hepiniz Âdem’in çocuklarısınız. Adem de topraktandır. Allah katında en kıymetliniz ona en çok saygı göstereninizdir. Arabm arap olmayana (Allah’a sayg1 göstermek dışında) hiç bir üstünlüğü yoktur.»
Şunu da söyleyelim. Sevgili Peygamberimiz (S.A.V.) en meşhur ve en şerefli kabile olarak tanınan Kureyş ka-bilesinden zeki ve güzel Kays kızı Fatma’yı bir köle â- zadlısının oğlu olan Üsama ile evlendirmiştir.
Ayrıca yine Hz. Peygamber (S.A.V.) devrinde Ku- reyş’ten Abdurrahman bin Avf ın kız kardeşi yine bir köle âzadlısı olan Bilâli Habeşî ile evlenmiştir. Ebu Huzeyfe, kardeşinin kızı Fatma’yı kendi kölesi Sâlîm’e vermiştir.
Bütün bunlar şu gerçeği dile getiriyor:
Dinimiz sınıf ayırımı ve soy-sop gibi katı kalıpları kökünden kazıyıp atarak müslümanları Allah birliğinin potasında eritmek istemektedir.