Evlat Edinmek Caiz Midir ?
İslam güneşi doğduğu asırda bütün insanlık cehalet ve hurafe dalgalan arasında çalkalanıp gidiyordu. Aleme rahmet olarak gelen bu ilahi din kendini yitirmiş bu zavallı insanları kurtarmak için çağrıda bulunup doğru yola dönmeleri için büyük çaba harcadı. Gece gündüz iman ve irfan telkin etti. Helakine sebep olacak kötü şeylerin ne olduğunu açıkladı. Onlardan biri de cahiliyette yaygın olan evlat edinme adetiydi. Şöyle ki, birisi başkasının evladını yanma alıyor. Sen benim çocuğumsun. Ben sana varisim, sen de bana varissin, diyordu. Ve böylece çocuğu oluyordu. Evlatlığın gereği ne ise icra ediliyor, karşılıklı miras usulü tahakkuk ediyordu. Bu babanın hanımı, onun annesi, babası da onun dedesi, oğlunun zevcesi de gelini olurdu. Onunla evlenmek mümkün değildi. Hz. Peygamber (sav) nübüvvetten önce adet olduğu üzere
Zeyd b. Harise’yi evlat edinmişti. Onu evlad edinme olayı şöyle oldu:
Zeyd b. Harise, annesiyle birlikte Beni Tayy kabilesine mensub dayılarının yanındayken bir Arap kabilesi onlara baskın yaparak mal ve çocuklarını alıp yağma etti. Zeyd de onlarla birlikte esir düştü. Sonra satılmak üzere Mekke’ye götürüldü. Zeyd’i Hz. Hatice satın aldı. Zeka ve tedbiri yerinde olduğu için Rasulullah’ın çok hoşuna gitti. Bunun üzerine Hz. Hatice onu kendisine hediye olarak takdim etti. Bu arada Zeyd’i çok seven babası Harise, onun ardından gece-gündüz ağlıyor ve şiirler söylüyordu. Nihayet günün birinde oğlu Zeyd’in Mekke’de Hz. Muhammed’in yanında olduğunu haber aldı. Bunun üzerine kardeşiyle birlikte Mekke’ye gitti ve Peygamber (sav)’in yanma gelip şöyle dedi: “Ey Muhammedi Siz Allah evinin komşususunuz, esiri serbest bırakın, ona yemek yediren kimselersiniz. Oğlum şendedir, onu bağışlamak suretiyle bize iyilik et. Çünkü sen bu- kavmin efendisinin oğlusun. Onu bağışlamak için ne kadar istersen sana veririz.” Bunun üzerine Peygamber (sav) buyurdu ki: “Size daha iyisini veririm, huzurunuzda onu muhayyer bırakırım., arzu ederse hiçbirşey almadan size veririm.”