Et’in Faydaları Nelerdir ?
Et, işitme ve görme duyusunu geliştirir, aklı ve bedeni güçlendirir.
Dana eti insan mizacına sertlik, koyun eti ise yumuşaklık verir. İnek, keçi ve deve etinin sindirimi zordur.
Kurban eti herkes için şifadır ancak kesildikten 3 gün sonra bu özelliğini kaybetmeye başlar. Belki bu sebepten Peygamberimiz (s.a.v.) kurban etini 3 günden fazla saklamayı önce yasaklamış, sonra izin vermiştir.
Hayvanın yağı, özellikle iç yağı ve kuyruk yağı, yemeklerde ve ilaç yapımında, kemikleri ise şifalı çorba hazırlamada kullanılır. Sonbaharda ve kışın sık sık et yemek, ilkbaharda ve yazın ise etten uzak durmak sağlığa deha uygundur. Sağlıklı insan haftada 1-3, hatta 5 defa et yiyebilir. Peygamberimiz (s.a.v.) “Şüphesiz et yemeklerin efendisidir” buyurmuştur. Ancak başka bir hadis-i şerifte “Devamlı et yemek ve et çorbasına devam etmek sıkıntı verir, kalbi katılaştırır” buyurur.
İzgara veya fırında pişirilen et, haşlanmış etten daha kuru olduğu için salatayla yemekte fayda vardır. Eti yeşil salatayla yemek, eti sindirebilenler için sindirimi kolaylaştırır, sindiremeyenler için zarannı azaltır. Pul biber, defne veya ardıç yaprağı, sarımsak, soğan, zencefil, kekik, kimyon ile pişirilen etin besin değeri bu baharatlarla zenginleşir.
Bir hayvanın eti başka bir hayvanın eti veya yağı ile karıştırılmamalı ve yalnız kendi yağıyla pişirilmelidir. Çünkü et, kendi yağıyla birlikte kolay sindirilir, kendi yağından başka, hayvanı veya bitkisel yağı özümsemez.
Allahü Teala, Enam suresi, 146. Ayet’te “Yahudilere tırnaklı hayvanların hepsini, sığır ve koyunlann ise iç yağlarını haram kıldık. Sırtlarına veya bağırsaklarına yapışanlar ile kemiklerine karışanlar müstesna” buyuruyor. Onlara kırmızı et yasaklandığına göre, eti sindirme kabiliyeti de kısıtlanmış veya kaldırılmış olmalıdır. Bilim adamlarının yaptığı son araştırmalar bunu tasdik etmektedir. Kan gurubu “A” olanlar kırmızı eti sindirmekte zorlanmakta veya tam sindirememektedir. Onlarda etin hazmını sağlayan mide asidi o kadar az üretilir ki, kırmızı eti parçalamaya yetmez. Türk nüfusunun büyük çoğunluğunun (özellikle Karadeniz ve Ege bölgesinde yaşayanlar) kan gurubu “A”dır. İlginç olan, Karadenizlilerin çoğu dana iç yağı kullandıkları halde et sevmezler.
Peygamberimiz (s.a.v.): “Sığır ve dana eti devamlı yenilecek olursa: Alaca (vitiligo), sedef (psoriazis), cüzzam (lepra), fil hastalığı ve daha birçok hastalığa sebep olur” buyurmuştur.
Bu ayet ve hadisten anlaşıldığına ve yapılan bilimsel araştırmaların sonucuna göre midesi az asit üretenler (kan grubu “A”) kırmızı eti hazmedemez, sadece çürütür. Çürümüş et kalıntıları kılcal damarları tıkar, kanser, cüzzam, sedef, vitiligo, varis ve fil hastalığı gibi hastalıklara yol açar. Bu sebeple kan grubu “A” olanların daha az mide asidiyle parçalanan tavuk, hindi, keklik, oğlak, kuzu eti ve balığı tercih etmesi gerekir.
Her tür hayvanın genç, erkek, siyah ve yağlı olanı tercih edilmelidir. Omuz, sırt eti ile kemiğe sarılmış et daha lezzetli, daha hafiftir. Her hayvanın sağ tarafındaki et sol taraftakine göre daha lezzetlidir. Kırmızı koyunun eti siyah koyunun eti kadar lezzetli, sindirimi ise daha kolaydır. Beyaz koyunun eti hafif, gri koyunun eti ağırdır. Bir yaşındaki siyah, yağlı erkek keçinin eti lezzetli ve hafiftir. Kuzu, oğlak ve buzağı eti en iyi ve en hafif etlerdir. Bunların içinde en iyi hazmedilen ve en az kalıntı bırakan oğlak etidir. Kurutulmuş etin hazmı ağırdır, fakat buzlukta saklanan etten daha iyidir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) at eti yemeye izin vermiş, fakat eşek etini yasaklamıştır.
Etin cinsiyle beraber hayvanın nasıl kesildiği de son derece önemlidir. “Allah size ölü, kan, domuz eti ve Allah’tan başkası adına kesileni haram kıldı”. Bakara Suresi 173
Allah (c.c.) bu yasağı Kur’ân-ı Kerim’de birkaç yerde tekrarlamaktadır.
Elektroşok verilerek kesilen hayvanın eti ölü hayvanın eti gibidir, sadece bazı detaylar farklıdır. Bu şekilde kesilen etin zararını anlamak için şöyle bir misal verilebilir:
Mükemmel donanımlı bir ülkede savunma sistemi her tür hastalığa ve genetik mutasyona yol açan, akla gelebilecek her çeşit kimyasal ve biyolojik silahın bağlı olduğu çok güçlü tek bir bilgisayarla yönetiliyor olsa. Bu ülkeyi işgal etmek isteyen birisi, savunma sisteminin merkezi olan bilgisayar ile savunma birimleri arasındaki bağlantıyı keserek ülkeyi, hiç zarar vermeden bütün güzellikleriyle alır ve kullanır. Ancak akılsız biri direkt bilgisayarı bombalamaya başlasa bilgisayar bozulur ve buna bağlı silahlar kontrolsüzce şehir halkını ve yerleşim alanlarını tahrip eder. Halk zehirlenerek, şişerek, delirerek ölür veya yaralanır, yerleşim yerleri ise harap olur.
Bu örnekte bilgisayarın bağlantısını kesen doğru davranandır,yani beyne giden ana damar ve sinirlerin bağlantısını kesmek suretiyle hayvanın kanını akıtandır. Bu durumda beyin bir anda kansız kalarak bayılır ve hiçbir tepki veremez. Fakat kalp, bütün kan dışarı atılana kadar çalışmaya devam eder ve böylece hayvanın eti, kanda dolaşan ve eti zehirleyen tüm maddelerden temizlenir. Elektroşok ile bayıltılıp kesilen hayvanda ise elektroşok hayvanın kalbini durdurur veya korkunç bir aritmiye uğratır,fakat beyin çalışmaya devam eder ve bedeni savunmak için yüksek miktarda, farklı hormon ürettirir. Kan hareketsiz olduğu için içinde bulunan toksinleri, hormonları, atıkları, mikropları, kokuşmuş gazları etlere sızdırır, kemiklerde ve eklemlerde bırakır. Böylece et leş özelliği kazanır.
Yukarıda gördüğümüz gibi Allah (c.c.) kırmızı eti sadece yahudilere yasaklamış, ancak ölü hayvan etini, kanı ve domuz etini tüm insanlara yasaklamıştır. Araştırmalardan elde edilen verilere göre hiçbir insan topluluğunda domuz eti için sindirim sistemi olmadığı ortaya çıkmıştır.
Sosis, salam, pastırma, sucuk gibi işlenmiş et ürünlerini yemek mümkün değildir. Bu ürünler, farklı hayvanların eti ve yağı karıştırılarak hazırlanır,ayrıca, bütün işlenmiş et ürünlerinde katkı maddesi olarak sodyum nitrit, sodyum sülfit, aspartam ve gıda boyası kullanılır. (“Katkı Maddeleri” bölümüne bakınız.)
Bütün hayvanların sindirim sistemleri her birine özel olarak verilen rızka uygun yaratılmıştır. Bu sebeple hayvanlar, sadece onlara özel yiyecekleri hazmedebilir. Doğal beslenen hayvan sağlıklıdır, eti, yağı, kemikleri temizdir. Fakat günümüzde hayvanlar hormon, antibiyotik, protein ve vitaminlerle, rekombinant-DNA yöntemiyle üretilmiş katkı maddeleri ve koruyucular bozulmayı önleyiciler ve daha pek çok katkı maddesi, yemek artıkları, tarihi geçmiş cips, bisküvi, kek, vb. içeren yemlerle beslenmektedir.
Neticede insan gibi hastalanan hayvan, tıpkı insan gibi ağır ilaç tedavisi görmeye başlamaktadır. İlaç tedavisi gören hayvanın eti, yağı, kemikleri yukarıda anlattığımız faydalardan yoksun kalır, hatta sağlık için tehdit oluşturur. Bu nedenle et alırken, özellikle kemik, yağ, karaciğer, böbrek, kalp ve beyin tüketirken, bunlardan henüz etkilenmemiş genç hayvanların etini tercih etmek gerekir.
Gelişmeyi hızlandıran kortizon, östrojen, progesteron ve testesteron hormonları sığır, koyun, kümes hayvanları ve kültür balığı yemlerinde yaygın olarak kullanılmaktadır. “Östrojen”, “Testesteron” ve “Progesteron” cinsiyet hormonu olduğu için bu hayvanların et veya sütünü tüketen kadınlarda adet düzensizliği, erkeksi özellikler, kızlarda erken ergenlik, erkeklerde iktidarsızlık, kısırlık ve kadınsı özellikler görülmektedir. Amerika ve AB’de bu maddelerin kullanımı yasaktır.
Klonlanmış hayvanların etleri ve sütleri bazı üçüncü dünya ülkelerinde ucuz ürün olarak uzun zaman satıldıktan sonra ilk olarak 2007 yılında, ABD marketlerinde görülmeye başlamıştır. Klonlanmış inek, domuz ve keçiler konusunda yetkililerin savunduğu tez, bu hayvanlardan elde edilen ürünlerin, her gün tükettiğimiz normal ürünlerle aynı kalitede olduğu ve hiç bir zararının olmadığıdır. Üstelik bilim adamları bu tip ürünlerin hangi yolla elde edildiklerini ambalajda belirtmeye gerek olmadığını savunmaktadır.
Klonlanmış hayvanlar üzerinde çalışan bilim adamları insanların yıllardan beri renklendirici, aroma, tatlandırıcı, GM soya kıyması ve sentetik protein gibi yapay gıda tüketmeye alıştığını ve sentetik yiyeceklerin insanlara hiçbir zarar vermediğini iddia etmektedir.
Bununla birlikte, Hollanda’da domuzdan alınan kök hücrelerin çoğaltılmasıyla hayvan yetiştirmeden doğrudan et üretilmiştir. Hollanda’nın yanı sıra ABD, İskandinavya ülkeleri ve Japonya’da da bunu geliştirerek biftek veya pirzola şeklinde istenilen kalitede istenilen eti üretebilmek için çalışmalar yürütülmektedir.
Sonuçlan tam araştırılmadığı için, bu ürünlerin vereceği maddi zarar henüz belli değildir, ancak manevi zararı açıktır. Nisa Suresi 118-119. Ayet’te anlatılan usulle yetiştirilen hayvanların eti ve sütü muhakkak haramdır. (Maide Suresi 60. ayet ve “GMO” bölümüne bakınız.)