Esma’ül Hüsna’nın Keşfi

By | 1 Ağustos 2019

ESMÂÜ’L HÜSNÂ’NIN KEŞFİ

 Esma’ül Hüsnayı tam anlamıyla keşfetmek, imkansız denebilecek kadar zordur.

“Allah’ın isimlerinin Sırları”, çözebildiğimiz kadarıyla da olsa yapılan işi ve gayreti herkese takdir ettirdi. Her programcı ve sunucu aracılığı ile birçok telelevizyon programlarında konuşuldu. Her okuyup faydasını gören kimsenin eliyle ve diliyle yayıldı; dilden dile, gönülden gönüle ulaştı. Kabul etmeyenlere bile “acaba?” dedirttiğine de inaniyorum. Çünkü İşin aslına bakarsanız yaptığımız İşin Kur’ân ve Sünnette kesinlikle yerinin olmasına rağmen İnkâr edenler de çıktı; bunu da hazımsızlığa bağlıyorum. Başka bir nedeni olamaz çünkü. Esmâların tedavi edici özelliği asırlardır ve hatta “Erba-İn-i idrisiye” yani Hz. Idris (a.s)’a indirilen 40 (kirk) İsm-i Şerifi de göz önüne alırsak, yüzyıllar ötesine kadar uzanıyor. Hz. Idris (a.s). Peygamberimizden çok Once. Hz. Isa’dan, Hz. Musa’da hatta Hz. Nuh’tan (a.s.) da öncedir. Şimdi de ilgileneneler tarafından bilinen ve çok meşhur olan, etkisi de o derece fazla olan “Erbaîn-İ ldrîsi” adil “Esmâlar ve Duâlar” hakkında birçok İslâm Âlimi kitap yazmıştır.

ismi Azam kuvvetinde olan Hz.idris (a.s)’a indirilen bu 40 esmâ’i ilahi ile dünya ve ahiretle ilgili ne istenirse en hızlı şekilde gerçekleştirildiği kaydedilmektedir. Bu mübarek esmâları biz de kısaca bir bölüm ayırıp nakletmeyi düşündük. Böylece, yaptığımız İşin yeni ve bid’at bir İş, sonradan uydurulmuş bir şey olmadığı daha iyi anlaşılsın.

Ayrıca sadece Peygamber Efendimiz ve Hz. idris’e degil, Hz. Nuh, Hz. Lut, Hz. Eyyub, Hz. Yunus, Hz. Yusuf gibi (Allahın binlerce salatı ve selamı hepsinin ve Resûl-İ Ekem Efendimizin üzerlerine olsun), binlerce Nebi veya Resûl her peygambere koruyucu ve kurtarıcı, esmâ’i şerifler indirilmiş ve Özellikleri de bildirilmiştir. Bu esmâlarla duâ etmeleri İstenilmiştir. Bunların bir sırrı veya deyim yerindeyse açtıkları birer şifreli kapı olmasaydı neden gönderilsindi…

Esmâların tekrarları ve tekrarla gelen şifası veya şifalı esmâlar, eskiden beri biliniyordu. Ayrıca sadece şifa değil, kurtuluş, korunma, huzur, sükûnet vs. gibi yönleri de biliniyordu. Bunu Hiristiyani da Musevisi de Müslümanı da biliyordu. Ancak bilim camiası, Fransız ihtilaline kadar yaşadıklarıyla geçmiş, tahrif edilmiş Hıristiyanlık ve Musevilik deneyimlerinden dili yandığı İçin bu tür şeylere soğuk baktı ve dine karşı ateist bir tutum izledi. Bu ekolün oluşturduğu bilim çevreleri, adeta kendi “dinlerini” kurup, buna “bilim dini” mutaassıplıgı ve yobazlığı İçinde yaklaştılar Haliyle din ve dinden gelen hiçbir şeyi neredeyse üç asır diyebileceğimiz kadar, uzun süre kabul etmediler. Hatta bu da yetmezmiş gibi savaş açtılar. Dini, bilime karşıymış gibi gösterdiler. Dindara “gerici, geri kafalı, yobaz, örümcek kafalı vs.” gibi bir sürü aşağılayıcı ad ve Unvanlar takarak, hakaret edip hor baktilar. Bu arada yaratılış gerçeğini İnkâr edip bir sürü yalan ve uydurma tezden oluşan “Evrim Teorisi” aldatmacasına sarıldılar.

Bu çalışmamızda yine Allah’ın isimlerinin sırlarını araştırmaya devam edeceğiz. Ancak öyle şeylere şahit olduk ki, bizim bu sırrı çözmemiz İmkânsız ve bu yolculuk nereye kadar gider bilmiyoruz.

Kitabin bir bölümünde okuyacağınız tecrübelere siz de dudak Isıracak ve olmaz böyle bir şey diyecek ve teşbihinizi veya “zikir çekerinizi” elinize alıp çözülmez sandığınız problemleriniz İçin zikretmeye başlayacaksınız.

Bütün mahlukâtın dizgini elinde ve bütün kâinatın hâki’mi olan Allah’a hiçbir şey, hiçbir İş ve problem zor gelmez. Allah (c.c) hepsini göz açıp kapayıncaya kadar basitçe ve kolayca çözer; yeter ki biz o’na müracaat edip dertlerimizi açalım ve kapışına gidip müşkülümüzü anlatalım…

Kanaatimce yüce Rabbimizi yeteri kadar tanımıyor, bilmiyor ve açıkçası lafta kalan bir iman ve güven haricinde tam olarak gerektiği gibi güvenmiyoruz. Eğer o’na tam olarak güvenmiş olsaydık belki daha zikre ve duâya başlamadan önce istediğimiz şeyi elde edecektik ve Rabbimiz’ de bize fazlasiyla verecekti. Fakat üzülerek ifade etmeliyim ki, henüz bu seviyeyi ve bu ihlâsı, bu iman ve teslimiyeti yakalayamadik. Yakalayamadık; çünkü yakalayabilseydik zaten İslâm alemi bugünkü perişan durumunda olmazdı ve Müslümanlar birbirlerini yemezlerdi…

Diğer Dua Ve Havas Kitaplarımız