Eşit Olmadıkları Konular

By | 22 Ekim 2014

Kadın Ve Erkeklerin İç İçe Yürümeleri İbadet Etmeleri HaramdırÖzet olarak söyleyeceklerimize şu soruyla başlayalım: Eşitlik mi yoksa adalet mi tercih edilir? Kadın erkeğe eşit değildir, denince niçin bundan, erkeğin değil de kadının aşağılandığı anlamı çıkmıyor? İki şeyin birbirine eşit olmadığını söylemek, birinin diğerinden üstün olduğu anlamına mı gelir? Böyle olmadığı halde bundan kadının aşağılandığı anlamını çıkaranlar aslında bu tavırlarıyla eşitsizliği kabullenmişler demektir.
Vida somuna eşit değildir. Ama hangisi daha üstündür? Bir hüküm verilebilir mi? Ya da ikisinin görevi de aynı mıdır? İnek boyundurluğa koşulursa haksızlık edilmiş olunmaz mı? Burada davranmak mı daha akıllıcadır, yoksa adaletli davranmak mı? Kadının, hayatın zorluklarına tahammül edecek, ağır işleri görecek, makineleri ve yükleri indirip bindirecek gücü var mıdır? Bu işler kadına yaptırılırsa, fıtrata, yani tabii ve doğal olana karşı çıkmış olunmaz mı? Batılı bir düşünür, “Tüketim uygarlığı kıiılınları ikiye bölüyor, gittikçe de daha fazla bölecek: Tüketen fiilin, üreten kadın. Birincisi kadınlıktan, gün geçtikçe dişiliğe, dincisi kadınlıktan gün geçtikçe erkekliğe doğru kayıyor.” diyor. 15 Bu acaba iyi bir gidiş midir? dersiniz. Tüketen kadm, israf eden kadın  demek değildir. Üreten kadm ise her konuda erkekler gibi çalışan kadındır.
Zarafette, duygusallıkta, nezakette, şefkat ve merhamette erkek kadına yetişemez. Akli muhakemede, soğukkanlılıkta, fikrî tahlilde, yani çözümlemede de kadın erkeğe yetişemez. Tarihte; Arısto, Sokrat, Beydaba, Shakespeare, Mevlânâ gibi kaç tane kailin düşünür vardır? Hangi önemli buluşu kadınlar gerçekleştirmiştir? Uzaya kaç tane kadın gitmiştir? (Götürülmüş değil. Çünkü fare de götürüldü.) Dünyadaki iki yüze yakın devletten kaç ianesinin başı kadmdır? Demek ki bu konular da erkeğin görev sahasıdır.
Bazı kadınların erkeklere ait bazı işleri başarıp birçok erkeği geride bırakması, tamamen istisnai durumlardır. Ayrıca öne geçmekle öne geçirilmeyi birbirine karıştırmamak gerekir. Erkeklerin bir kadına ileri bir görev verip de “Bakın işte, kadınlar da bu makamlara yükselebiliyor” demeleri, kandırmacadır. Bu kadının değil, yine erkeğin başarısıdır.
Sorulan çoğaltabiliriz: On beş yaşından doksan yaşıma kadar teorik olarak her gün birkaç tane çocuğa sebep olma gücüne sahip olan erkeğin yanında bir kadm, yine teorik olarak ömrü boyunca en fazla kaç çocuk doğurabilir? Niçin dünyaca meşhur boksörler, güreşçiler, halterciler, futbolcular, kısaca sporcular hep erkektirler? Dünya devletleri kadm haklannı gasp ettikleri ve kadın-erkek eşitliğini tanımadıklan için mi? Eğer bundansa, niçin bu gücü erkekler elinde bulunduruyor da kadınlar değil?Tarih boyunca kadınların idareyi ele aldıkları imparatorluklar niçin hep yıkılıp gitmişlerdir? Örnek mi? Roma, Endülüs, Emeviler, Abbasiler, hattâ Osmanlılar… Bu durum aynı zamanda Peygamberimizin (sa) bir mucizesini de gösterir. “İdaresini kadınlara teslim eden hiçbir millet iflah olmaz.” Ama bunlar, erkeğin kadından mutlak/her bakımdan üstünlüğünü elbette göstermez.İki yüz yıla yakın süredir kadının erkeğe eşit olduğunu savunan zavallılar (zavallı diyorum, çünkü iddialarını ispatlama gücüne bir türlü kavuşamıyorlar) niçin hâlâ bunu ispatlayamadılar? İspatladılar da kasıtlı olanlar görmezlikten geliyor, denirse niçin hala tuvaletlerini “Bay”, “Bayan” diye ayınyorlar? Kanunlannda zorlayıcı bir hüküm bulunmadığı halde, niçin erkekleri ile ka¬dınları genellikle ayn elbiseler giyiyor? Kanunlanyla, kadınların çalıştığı genelevler kuruyorlar da, niçin erkeklerin çalıştığı genelevler kurmuyorlar, kuramıyorlar? Niçin dünya kupalarına kadın ya da karma sporcularla çıkmıyorlar? Fabrikalar niçin kadın işçi çalıştırmak istemiyor?