Eşe Vurma Aşaması

By | 14 Eylül 2014

hasema

 

kadın-şiddet-ayıplamakBu merhale daha önceki adımların uygulanmasından sonra gelen bir aşa­madır. Ve umulur ki bundan sonra uyanır ve kendi maslahatına çalışmaya başlar. Kadına vurma, her ne kadar hakkında Kur’an’dan ayetlerin nazil olduğu mubah bir davranış olsa da şer’i açıdan beğenilen bir davranış değildir. Buna binaen, vurma yalnızca, terbiye ve düzelmelerinde vurmadan daha uygun bir vesilenin işlemediği belirli bazı kadınların tedavi şeklidir. Bu, bazı insanların anladığı gibi olağan dışı bir davranışta değildir. “Serkeşliğinden endişe ettiğiniz kadınlara öğüt verin, (vazgeçmezlerse) kendilerini yataklarında yalnız bırakın. (Yine sizi dinle­mezlerse incitmeden) onları dövün. ”25u Ayetindeki vurma, ne şekilde olursa ol­sun canının istediği şekilde bir vurma değildir. Bilakis bu nebevi sünnetin beyan ettiği üzere sınırlı bir vurmadır. Çünkü sünnet, Kur’an’m açıklayıcısı ve beyan edicisidir. Bu ayeti de sünnet iki kural ile sınırlamıştır:

Birincisi: Buna ancak zaruret halinde ve nasihat ve yatağı terk etme vesileleri denendikten sonra başvurulmalıdır. Bununla birlikte bunun hiç uygulanmaması daha iyidir. Peygamberimiz’in -sallallâhu aleyhi vesellem-, mü’minlerin anneleri olan eşlerinden hiçbirisine ne vurduğunun ne de el kaldırdığının naklolunmaması da buna delalet etmektedir. Bu nasıl böyle olabilir ki bizzat kendisi şöyle buyurmak­tadır: İman bakımından mü’minlerin en kamil olanı, ahlakı en güzel olanıdır. Sizin en seçkininiz, ahlak bakımından kadınlarıyla iyi geçinenlerinizdir.”

Buhari ve Müslim’de ise şöyle geçmektedir: “Sizden biriniz eşini köle dö­ver gibi dövmesin. (Eşini dövüp de) sonra da gece olunca onunla nasıl ilişkiye girebilir?”

ikinci kural: Ayette mezkûr olan dövme, her hangi bir uzvu kırmayacak ve yara yapmayacak şekilde hafif bir dövmedir. Bazı âlimler bu ayeti misvakla vur­ma ile açıklamışlardır. Ebu Davud ve diğerleri, Peygamberimiz’in -sallallâhu aleyhi vesellem- eşin haklarıyla ilgili olarak şu sözlerini rivayet etmektedirler: “Yediğinden onu da yedirmen, giydiğinden onu da giydirmen, yüzüne vurmaman ve ev hariç başka yerde onu yalnız bırakmamandır.”

Tirmizi’nin hasen sahih bir senetle, İmam Ahmed’in ve İbni Mace’nin ri­vayet ettikeri bir hadiste ise şöyle buyurmaktadır: “ Dikkat ediniz! Kadınlara iyi davranın. Zira onlar sizin yardımcılarınızdır. Onlardan eşlik görevinden başka bir şey istemeye hakkınız yoktur. Yalnız açık bir kötülük işlemeleri müstesna! Eğer böyle bir şey yapacak olurlarsa, yataklarını terk edin ve incitmeyecek şekilde dövün. Eğer size itaat ederlerse onlar hakkında başka bir yol aramayın.”

Bir kimse ancak ihtiyaç anında dövmeye başvurabilir. Zaten bu da örne­ğin misvakla vurmak gibi simgesel bir dayaktır. Allah’ın kitabında dayak en son merhalede zikredilmiştir. Ama en başta yapan bazı kocalar vardır. Kuşkusuz bu, Allah’ın kitabındaki eşini tedip etmedeki sıralamaya muhalefettir. Erkek dayağa ancak terk etmekten aciz kaldığı bir durumda başvurabilir. Eğer yataktan ayrılma imkânı varsa dayağa başvuramaz. Eğer dayağa başvurma zorunda kalırsa da incitmeyecek bir şekilde vurur.

Kadın itaatsizliğini sürdürdüğü zaman dayak hakkı doğar. O zaman da kadın gelir ve şikayetlenerek onurunun çiğnendiğinden bahseder. Eğer onurunu bu kadar düşünseydi bu aşamaya gelmezdi. Niçin itaatsizliğini sürdürmekte? Ger­çekten onuru adına bu kadar tedirgin olan bir kadın kocasını bu seviyeye getir­mez. İnsanlar itaat ve doğruluktan hoşlanır bir şekilde yaratılmışlardır. Saliha bir eşi olan dengeli bir kocanın eşini dövdüğüne veya hakir gördüğüne rastlaman neredeyse imkânsızdır. Kadın onurunu aramadan ve kocasının vurmasına izin vermeden önce ona kendisini ve kocasını bu seviyeye getirmemesini ve ikinci sınıf kadınlardan olmamasını öğütleriz “Serkeşliğinden endişe ettiğiniz kadınlara

Kocanın eşine vurması, eşinin katında ne derece büyük bir öneme sahip olduğunun iyi bir işareti ve alametidir. Zira koca, eşinden nefret ettiğinden dolayı ona vurmamaktadır. Bilakis onu sevdiğinden, ona değer verdiğinden ve onu kaybetmesini istemediğindendir bu. Vurmadan maksat, kocanın karısına şiddetli bir şekilde vurması değildir elbette. Ona acı vermeyecek şekilde vurması gerekir. Çünkü vurmadaki hedef, kadına tüm sınırları aştığına ve kendisini olmayacak bir konuma düşürdüğüne dair bir mesaj ulaştırmaktır. Adeta doğru yola ,vurma vasıtasıyla yönlendirilen bir kimse mesabesindedir. Veya sanki istenilen amaç, kadını derin sebatkârlığından uyandırmaya çalışmaktır. Çünkü bu vurmadan sonra kendi kendine oturacak ve niçin bu dereceye ulaştığını ve niçin kocası­nın kendisini dövme aşamasına vardığını sorgulayacaktır. Bizi yaratan Rabbimiz bizim için neyin en iyisi olduğunu çok iyi bilmektedir. Allah’u Teala şöyle bu­yurmaktadır: “Onlara vurun. Eğer size itaat ederlerse artık aleyhlerinde bir yol aramayın”

Kadının hatalı olduğu farz edilirse durum böyledir. Ancak erkek haddini aşar ve eşine zulmederse her insanın ve her mahlûkun birbirinden kısas aldığı bir günde âlemlerin rabbinden onu kim kurtaracaktır.

Allah’u Teala şöyle buyuruyor: “Kişinin kaçacağı gün; kardeşinden, annesin­den ve babasından, eşinden ve çocuklarından; O gün bunlardan her bir kişinin kendine yeter bir işi vardır. ’,