Dünyanın bütün nimetleri, sevinç vesilesi olan şeyler için harcanır. Bütün dünyanın insanlarının aynı zevkli hayatı yaşamaları mümkün değildir. Dünya hayatı Allah’ın takdirine göre yaşatılmaktadır.
Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
“Rabbinin rahmet dilediklerinin dışındakiler muhalefet etmeye devam ediyorlar.” (Hud/118-119)
Bazı tefsir alimleri dedi ki:
“Ayette geçen “muhalef” (ayrılmaya) devam edenlerden maksat, insanların zengin fakir, kanaatkâr ve tamahkâr gibi sınıflara ayrılmasıdır. Şayet bir kimsenin durumu müsait olduğu halde, dünya nimetleri kendisine verilmesine rağmen bunların şükrünü yerine getirmesi, Allah’a iyi amellerle yönelmesi ve mağrur olmaması vaciptir.”
Nitekim Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
“Dünya hayatı sizi aldatmasın. O aldatıcı (şeytan) sizi Allah hakkında (onun yumuşak davranmasına mühlet vermesine güvendirerek) aldatmasın.” (Lokman/33)
“(Mü’minler) derler ki, evet ama siz kendi canlarınıza kötülük ettiniz beklediniz (hemen tevbe etmediniz) kuşkulandınız, kuruntularınız sizi aldattı. Allah’ın emri gelinceye kadar. O çok aldatıcı (şeytan) sizi (Allah’ın affıyla) aldattı.” (Hadid/14)
Onların gururları, (münafıkların) iman etmelerine engel oldu.
Rasûlüllah (s.a.v.) buyurdu:
“Akıllı insanların uykuları ve iftarları ne güzeldir, onlar gösteriş yapanların, ahmakların oruçlarına ibadetlerine gıbta etmezler. Takva sahibinin zerre kadar ameli, mağrurların dünya dolusu ibadetlerinden faziletlidir.”
Yine Rasûlüllah (s.a.v.) buyurdu ki:
“Akıllı -uyanık- insan nefsini küçültür. Ölüm sonrası için iyi ameller hazırlar. Ahmak insan, nefsi arzularına uyar ve Allah’tan boş yere temennilerde bulunur.”
Küçük birşey için dünyayı öven Yarın üa dünyası onu kötüler!
Dünya için küçük bir şey oluşturmaya çalışıp Dünya onu bitmez dertlere böler!
Dünya bize kalsa elden ne gelir.
Peşinden gidene esirsin denir!
O rızık bize korku, şüphe getirir,
O nasıl nimet ki zelillik verir.
İbni Besem şöyle dedi:
Dünyanın günlere baştan of olsun Onlar hüzün için yaratılmışlar Dertleri bir saat dinmeyi bilmez Dünya derdi bütün cihanı kaplar.
Şaşarım dünyanın budur ahvali,
O insana düşman olsun sevgili.
Günler, Kisrâ ile Kayser’e sordu:
Köşk ve sarayları bilmem nettiniz?
Aranızda sürdü kin ve düşmanlık,
Ne gayeye ne de huzura yettiniz!
Bir bedevi, bir çadıra konuk olur. Çadır sahibi onu iyi bir şekilde yedirerek, içirerek hürmetle ağırlar. Bedevi çadırda güzelce uyur. Fakat sabahleyin, çadır sahibi çadırını söker alır ve gider. Bedevi güneş kızgınlığıyla uykudan uyanır ve şu şiiri söyler:
“Dünya bir çadırın gölgesi gibi,
Bir gün bakarsın ki o da bitermiş,
Dünya tüccar alan yolcuya benzer,
O da birgün gelir sona erermiş!
İbni Mesud (r.a.) dedi ki:
“— Allah korkusu ilim olarak yeterlidir. Allah’a karşı mağrur olmakta cahillik için yeterlidir.”
Rasûlüllah (s.a.v.) buyurdu ki:
“— Dünya sevgisiyle mutluluk duyan kişinin kalbinden ahiret korkusu yokolur gider!”
Ehli hikmetten birisi:
“İnsan ulaşamadığı, yapamadığı ameller için hüzünlenirse hesaba çekilir. Yaptığı amellerden dolayı sevinirse de hesaba çekilir, dedi.
İlk müsiümanlar helaldan dahi, bugünün müslümanlarının haramlardan sakındıklarından daha çok sakınırlardı. Bugün zararsız kabul edilen nice şeyler varki; onlar, onları zarar verici ve onları helâk edici şeyler olarak kabul ediyorlardı.
Ömer İbni Abdulaziz çok kere Mısâr İbni Kaddem’in şu şiirini okurdu: Ey mağrur gündüzün uyku ve gaflet,
Geçen se uykundan helâk olmaktır…
Hayal ve hevestir sevincin sevin,
Seninki rüyayla gururlanmaktır!
Böyle bir hayattan yoksa nefretin,
Bu hayat sadece hayvana haktır!